Bu sefer arayı açmadan geldim kabul edin 😆 Nasılsınız Can Apartmanımın Sakinleri? Beni sorarsanız iyiyim. Evde olmak bana yaradı. Hikayeye bölüm atabiliyorum bu sayede 😅 Umarım tez zamanda bu süreci atlatırız yine de. Malum düğün. Neyse 😆😅
Keyifle okumanız dileklerimle. Sizi seviyorum ❤
Beni bilirsiniz mutlu olduğumda ağzımı kapatmakta zorlanırdım. Şu an yanımda müstakbel sözlüm - daha isteme olmadı ama sonuçta teklifi aldığım için müstakbel sözlüm demem de bir sakınca yok bence - ile evlerine gelmek üzereydik. Şu otuz iki diş halimi düzeltmek için ağzımı şekilden şekile soksam da faydası yoktu. Beni üzecek bir şey düşünmeye çalıştım ama yok beynim bana mısın demiyor, mutlusun mutlusun sinyalleri vermeye devam ediyordu. Musmutluydum, oldu mu? Tamam mı? Ağzım da düzelmesin! Sırıtmaktan ağrıyan yanaklarım öylece sırıtık sırıtık kalsın!
Soluma dönüp mutluluğumun sebebine baktığımda onun da benden farksız olduğunu gördüm. Sanki daha fazlası mümkünmüşçesine daha fazla sırıtmaya başladım. Yarın büyük ihtimalle yanaklarım acıyacaktı. En son lise mezuniyetimde böyle olmuştum. Okulda yaptığımız çekimlerde tebessüm etmekten yanaklarım acımıştı. Henüz üniversiteden mezun olamadığım için mezuniyet fotoğrafı çekme merasimine dahil olamamıştım. Bu durumlar söz konusuyken mezuniyetten önce düğün fotoğrafı çekilecek bile olabilirdim. Ay şimdi daha da fazla sırıtıyordum.
Gözlerimi kapatıp içimden İstiklal Marşını okumaya başladım. Gözlerime ve aklıma mukayyet olmam gerekiyordu. Ben kaynanasıgille tanışmak üzere olan cennetten düşen bir taze gelin damlasıydım, ay adayıydım işte.
Bendeki bu mutluluk ve heyecandan dolayı kimse mantıklı cümle kurmamı beklemesindi.
"Şu an aklından geçen ne? Hemen düşünmeden cevap vermeni istiyorum." Diyen komiserciğime hızla döndüm.
"Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır,atanı!" Dememle canımcım şaşkınlıkta level atladı. Şaşkınken de ayrı yakışıklı olduğunu itiraf etmeliydim.
"İçimden İstiklal Marşını söylüyordum da." Şirince gülümserken ben, kahkaha attı.
"Beni her zaman şaşırtacak bir şey buluyorsun. Ömrümün geri kalanı hiç sıkıcı geçmeyecek." Dedi halen gülen bir ses tonuyla.
"Tabii ki benimle olduğun müddetçe. Aksi takdirde sıkıntıdan ölürsün." Diye karşılık verdim biraz triplice.
"Öyle bir ihtimali düşünmedim bile." Vitesteki elini çekip şefkatle yanağımı okşadı. "Ama aksi takdirde öleceğim konusunda haklısın, yalnız sıkıntıdan değil hasretinden ölürdüm." Diye devam etti sözlerine.
Tutamayıp kendimi emniyet kemerinin izin verdiği kadarıyla koltuktan aşağı doğru kaydırdım.
Oğuz eliyle kolumu tutup yukarı çekmeye çalıştı.
"Allah aşkına! Napıyorsun?" Diye sordu dayanamayıp.
"Eriyorum şu an canım benim. Sen napıyorsun?" Diyerek tatlış bir şekilde karşılık verdim.
Yüzünde oluşan gülümsemeyi görmeniz lazımdı. Ya da yok görmeyin! Niye görüyorsunuz? Allah Allah! Ben görürüm sadece ve de bir kez daha aşık olurum o gülümsemeye.
Arabayı çiftliğin önünde bir anda durdurunca heyecandan ne yapacağımı şaşırıp direk kapıyı açtım. Oğuz kapıyı açan kolumdan tutup kapıyı kapattırdı. Ön panelde duran minik kumandadaki bir tuşa bastıktan sonra büyük kapı otomatikmen yana doğru kaymaya başladı.
"İçerde ineceğiz." Demesini başımla onayladım. Konuşamayacak kadar gerilmeyi yalnızca bir saniye içinde başarmıştım. Ya patavatsızlık yaparsam? Ya kendimi tutamayıp iğrenç esprilerimi onlarla paylaşırsam? Benden nefret ederlerse? Aklıma üşüşen sahnelerden en fenası annesinin beni kolumdan tutup evden atmasıydı. Ondan önceki sahnede de babası beni çalışma odasına çekip "Oğlumun peşini bırakmak için ne kadar istiyorsun?" Diye soruyordu. Kafamı iki yana sallayıp görüntülerden kurtulmaya çalıştım. O sırada Oğuz Murat çoktan arabadan inmiş benim inmem için kapımı açmıştı. Hemen atılıp inmeye çalışsam da bir türlü inemememin sebebini bulmaya çalıştım. Bir şey inmeme müsaade etmiyordu. Gülerek üzerime eğilen komiser kafasını içeri sokup emniyet kemerimin tokasına uzandı. Kemeri açtıktan sonra artık inmekte özgürdüm.
"Ha, o muymuş?" Diye ağzımdan istemsiz fırlayan şaşkınlığımı duyan Oğuz Murat bu sefer sesli bir kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Apartmanı Sakinleri (Tamamlandı)
HumorSöz verdiğim gibi canlarım sizin için... Bu hikaye tamamen eğlence amaçlıdır. Drama, duygusallığa yer yok dersem yalan söylemiş olurum. Hayatın içinde ne varsa burada da karşınıza çıkabilir. Yüzünüzde bir tebessüm oluşturabilme ümidiyle :)