Girdiğim şoktan çıkıp yere baktığımda her yer camdı ve çıplak ayak durmayı seven Derya ablanın ayağında terlik falan yoktu.
" Abla, dur yaklaşma. Ayağına cam batar. Allah korusun." Diye durdurdum bana yaklaşan Derya ablayı.
" Ya bırak şimdi bardağı, camı. Ne demiş Oğuz komiser?" dedi ablam. Meraklı gözlerle bana bakıyordu. Allahtan fazla yaklaşmamıştı. Eğilip büyük cam kırıklarını elime topladım. Dikilip elimdekileri çöpe attım. Süpürgeyi almak için mutfaktan çıkarken,
" Abla süpürgeyi alıp geliyorum. Dur olduğun yerde iki dakika." Dedim.
Hızlıca mutfağa geri dönüp bardağın düştüğü yeri süpürdüm. Hoş, bu cam parçaları her yere sıçrıyordu. Kabaca her yere süpürge tutup bıraktım olduğu yere makineyi. Telefonu Derya ablama uzatıp ne tepki vereceğini görmek için gözlerimi yüzüne diktim. Sakinleşip ne yazacağıma karar vermemiz gerekiyordu.
Ablamın önce gözleri kısıldı. Sonrasında bugünlük batmış olan güneş yüzünde tekrar doğdu.
" Ben sana sabret diye boşuna söylemedim, Hatçem." Dedi sarılarak. Sevinmişti. Bense şaşırmaktan sevinme kısmına geçememiştim henüz.
" Ne yazacağım peki şimdi?" nasıl cevap verirsem bi haftadır telefonun çalmasını beklediğimi anlamazdı? Hiç umurumda değil gibi de yazmamam lazımdı. Ay acil durum toplantısı!
" Sakin ol önce sen. Bulursun ne yazacağını."
" Kızları çağırıyorum hemen." Dedim. İçeri doğru depar attım resmen. Çocuklar kendi aralarında oynarken kızların dördü de orta sehpanın etrafında sohbet ediyordu. Başlarına gelip dikilince,
" Kız gözlüğünde gözünde. Nasıl bir sakarlık yapıp da kırdın bir şeyleri?" dedi dişi kartalım.
" Ha-ha! Bırak kız dalgayı. Olay var, kalkın mutfakta toplanıyoruz." Dedim. Hepsi birden ayaklandı. Mutfağa geçince ablam telefonumu kaldırıp kızlara gösterdi.
" Bakın Hatçe'ye kim mesaj atmış?" dedi. Tüm yüzler bana dönünce ilk anda vermem gereken tepkiyi şimdi verdim. Yerimde çılgınlar gibi tepinmeye başlayıp soruyu cevapladım.
" Oğuz'dan mesaj geldi. Kendisinin de belirttiği gibi Komiser olan Oğuzdan." Deyip sevinç çığlığı attım. Herkese teker teker sarıldım. Zeyno'ya fazla sarılınca tarihçi çekti beni kenara. Hiç bozuntuya vermeden dişi kartalıma sarıldım dördüncü kez. Yandan Halimem yandan.
" şaşkınlığınızı hemen üzerinizden atın kızlar. Ben girdiğim şok yüzünden fazla zaman kaybettim. Ne yazmalıyım?" aldığım nefesi tutarak yanakları şişirdim. Seslice dışarı verdim sonra.
" Kim yazmış, ne yazmış?" dedi yavru kartal. Garibimin pek olaylardan haberi yoktu. Zeyno'nun da öyle.
" önce mesajı atalım. Anlatacağım." Dedim. Telefonu dişi kartalıma uzattım. Telefon elden ele geçerek herkes tarafından okunduktan sonra telefonumu geri aldım. Sanki mesaj her an kaybolabilirmiş gibi ekran görüntüsü çekip işimi garantiledim. Neden bilmiyorum dürtüsel olarak yapmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Apartmanı Sakinleri (Tamamlandı)
MizahSöz verdiğim gibi canlarım sizin için... Bu hikaye tamamen eğlence amaçlıdır. Drama, duygusallığa yer yok dersem yalan söylemiş olurum. Hayatın içinde ne varsa burada da karşınıza çıkabilir. Yüzünüzde bir tebessüm oluşturabilme ümidiyle :)