Bölüm 14 - Juicy Jealousy

139 21 29
                                    

KARLA

Dansçılarla vedalaşıp soyunma odasına doğru ilerledim. Yorucu ama verimli bir prova yapmıştık. Yaklaşan turneyle yoğunluğum artmıştı. Eve sadece uyumak için gidebiliyordum, günümün çoğu şirkette geçiyordu. Bunun iyi yanlarından biri de Jennie ile eskisinden daha da yakın olmuştuk. Olanları arkamızda bırakmıştık ve eskisinden bile güçlü bir arkadaşlık bağı kurmuştuk.

Her şey yolundaydı. Romi ile sadece 2 kere yüzyüze görüşebilmiş olsak da her akşam bir saat telefonda konuşuyorduk. Gün içinde de zaman buldukça haberleşiyorduk. Mutluydum.

Stori de hızlı bir şekilde atlatmıştı partide olanları. Eski haline dönmüş gibiydi. Tek bir farkla... Jungkook. O malum olaydan beri Jungkook'un adının geçmediği konuşmamız olmamıştı sanırım. "Jungkook ne kadar da yakışıklı biriydi, ne kadar da yardımseverdi...." Sanki onunla ilk defa tanışmış gibi davranıyordu. Ben de sürekli konuyu değiştirmeye çalışıyordum. Ama o her konudan Jungkook'a pay çıkarabiliyordu. Onun ağzından Jungkook'u dinlemekten bıkmıştım ama hiçbir şey diyemiyordum.

Sadece Stori için mutluydum fakat bunun bir savunma mekanizması olmasından korkuyordum. Ona kendisine biraz zaman vermesini söylesem de beni dinlememişti. Olanları, düşüncelerini bastırıp içine atmaması için elimden geleni yapıyordum. Ama iyi olması için gereken şey Jungkook'sa yanında olabilir miydim bilmiyorum. Sonuçta Jungkook da benim arkadaşımdı ve onu da düşünmeliydim. Korumalıydım.

Romi'den duyduğum kadarıyla Timi pek iyi değildi. Romi depresyonda olduğunu düşünüyordu. Açıkçası bence bu hak ettiklerinin yanında hiçbir şeydi.

Yarın yine yoğun bir gün beni bekliyordu. Bir buçuk ay sonra başlayacak olan dünya turnesi neredeyse 2 aydan fazla sürecekti. 18 şehirde 30 konser. Bütün bu çabalarım beni bekleyen hayranlarım içindi. Jessie'nin söylediğine göre biletler tükenmek üzereydi.

Akşam için Stori ile plan yapmıştık. Yorgunluktan ölmeme rağmen yemek için geçen sefer sözde üç kişi olacağımız mekana gidecektik.

Her zamanki gibi ben erkenden mekana varmış ve geç kalmış Stori'yi bekliyordum. Onu beklerken guruldayan karnımı görmezden gelmeyerek bir şeyler söylemek zorunda kalmıştım. Küçük lokmalar almaya çalışsam da kendimi yemeğe kaptırmıştım. Stori geldiğinde kafamı suçlulukla kaldırıp lokmamı yuttum.

"Aa beni beklemedin mi?" Dudaklarını büzerek karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. "Aşk olsun."

Telefondan saati göstererek "Sana da merhaba, aa ben de seni özledim, iyiyim sağol sorduğun için. Aa ne geç kalması canım alt tarafı bir saat." dedim.

Küçük bir kahkaha atarak "Alıngan mıyız biraz bugün?" dedi. Cevap vermek yerine gözlerimi devirdim. Karşımda eski günlerine kavuşmuş, çok şık giyinmiş Stori vardı.

"Sen neden bu kadar şık giyindin? Bir yere mi gideceğiz burdan sonra?" Üzerimdekiler de şıktı ama onunkiler kadar değildi.

"Her zamanki halim Karla." sesi bıkkın çıkmıştı. Kendini sandalyede dikleştirip bana yaklaştı "Nasılım sence?"

"Güzel. Harbiden cevap vermedin, bir yere mi gidiyoruz?" Şüphelenmiştim. Gözümü kısarak koluna vurdum. "Ne işler çeviriyorsun sen?"

"Sen değil ben. O da kesin değil. Aman sen de anladık koruyucu arkadaşsın da abartmıyor musun? Bitti gitti işte." Alındığımı belli etmemeye çalışsam da yüz ifademi gizleyememiştim. Ben onun için Romi ile geçireceğim vakitten feragat ediyordum. "Çok da alıngan oldun." dalga geçer gibi konuşuyordu.

Fakat sonra pişman olmuş olacak ki sesini yumuşatmıştı. "Ki bunun için teşekkür ederim. İyi ki varsın tontişim."

"Stori! Yapma şunu. Bu konuda takıntılı olduğumu biliyorsun."

Gölgelerdeki SessizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin