Bölüm 39 -The Surprise?

107 9 40
                                    


Eveeet ben pazar günü bölümü yükledikten sonra üzerinde minicik bir değişim yapmıştım. O sırada taslağa çekmiştim, orada da kalmış. Aslında bölüm pazar günü yayımlanmıştı :D Bu da böyle bir anı :D

KARLA

Rosé ile Jungkook birlikteliğinin şirketler tarafından onaylanmasından yana sadece bir gün geçmişti. Fakat, hayranların bazıları "bu çift" için ölüp bitiyordu. Diğer bir kısmı ise karşı çıkıyor, bunu onaylamadıklarını sonuna kadar gösteriyorlardı. Açıkçası ben de bu hayranları destekliyordum.

Her ne kadar gerçek bir ilişki olmadığını bilsem de onları yakıştıran yorumları, videoları izlerken sinirlenmeme engel olamıyordum. Rosé'den bile nefret etmeye başlamıştım. Davranışımın çocukça olduğunu kabul ediyordum. Fakat, kendime engel olamıyordum, ister istemez Jungkook'a da tavır koymaya başlamıştım. Tabii onun bundan haberi yoktu.

Sabahtan beri bir kere bile mesaj atmamıştı beyefendi ve benim bütün gün yaptığım tek şey ondan haber beklemek olmuştu. Aramak istiyordum ama geçen gece olanlar yüzünden cesaret edemiyordum. Ya akşam gelirse, ya bu sefer telefon çalmazsa... Kalbimin yine ritmi bozulmuş yüzüm sıcacık olmuştu. Aynı zamanda endişeye kapılmıştım. Çünkü kendimi bu aralar hiç güzel hissetmiyordum.

Aynanın karşısına geçtiğimde üzerime bir beden büyük gelen kıyafetlerimi çıkarıp fırlattım. Şok içinde kendimi incelerken ne kadar kilo vermiş olduğumu fark ediyordum. Evde tartı olmadığı için emin olamıyordum ama neredeyse 5 kilo vermiş olmalıydım. Bacaklarım birer çubuk gibi dururken popom neredeyse yok olmuştu.

Gelir miydi bilmiyordum ama küçücük olan bu ihtimale karşı bile hazırlanmak istiyordum. Belki ona yemek bile yapabilirdim.

***

Hey! Bugün geç oldu ama görüşmek ister misin? Yürüyüşe ne dersin? :)

Karla

Yorgunum. Yarın konuşalım mı?

Jungkook

Soğuyan yemekleri yerine yerleştirdikten sonra yatağıma yerleşip gözlerimi kapattım. Gelmemişti. Mesajda da soğuk gibiydi. Yaşadığımız yakınlıktan pişman olmuş olabilir miydi?

"Ahh." diye bağırarak oturduğum yerde dikeldim. Durduk yere kendi kendimi yiyordum ve uykum da yoktu. Saat daha 10'a geliyordu.

Hızlıca üstümdeki yorganı atıp ayağa kalktım. Üzerime bir şeyler geçirip çantamı aldım.Daha fazla kimseyi beklemeyecektim. Onu görmek istiyordum ve şu an istiyordum. O istediği gibi gelebiliyorsa ben de gidebilmeliydim, değil mi? Tek sorun evinin adresini bilmiyordum.

Aradığımda meşgule attığı için 10 dakika beklemeye karar verdim. İkinci aradığımda yine meşgule atınca artık sinirlenmeye başlamıştım. Üçüncü aradığımda telefonuma şaşkın şaşkın bakarken "Meşgule atacak kadar ne yapıyor bu." cümlesine birkaç da küfür ekleyerek söylenmeden edememiştim. Kapımın önünde oturmuş her geçen saniye kendime de küfrediyordum.

Yaptığımdan pişman olacağımı biliyordum. Daha şimdiden sapık gibi üç kere aramıştım. Sadece artık sonunu düşünmeden yaşamak istiyordum. Zaten birbirimizden yeteri kadar uzak kalmıştık. Ve çıkacağı dünya turnesi yüzünden onu artık sürekli göremeyecektim.

Daha fazla vakit kaybetmemek için Tae'yi aradığımda Jungkook'un aksine anında telefonu açmıştı. Ona Jungkook için hediye aldığımı ve sürpriz yapmak istediğim için evin adresine ihtiyacım olduğunu söylediğimde hiç sorgulamadan adresi verdi.

Gölgelerdeki SessizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin