KARLA
Evin içinde sanki duvarlar üzerime geliyor nefes alamıyordum. Aklıma akşam geldikçe sanki unutmamı sağlayacakmış gibi kafamı sallıyordum. İşe yaramıyordu. Mutfaktan aldığım biramı yudumlarken karanlık salonumda dışarıyı izliyordum.
Kal diye ısrar etmesini beklemiştim. Ne kadar da meraklılarmış yalnız kalmaya. Başta aralarında bir şey olmadığını düşünmüştüm ama şimdi bakınca sanki fazla yakınlardı. Arkadaşlıktan biraz fazla...
Tanrım çıldıracağım. Kendimi rahatlatmak için piyanomun başına geçtim. Biramı üstüne koyarak en sevdiğim parçayı çalmaya başladım. Parmaklarım tuşların üzerinde gezinirken gözlerimi müziğin akışına bırakmıştım. Ara ara durup biramdan bir yudum alıyordum.
Rastgele bir şeyler çalmaya başladım. Alkollüyken gerçekten üretken oluyordum. Aynı zamanda da unutkan. Her zaman aynı yerde bulunan defteri aldığımda son sayfasına kadar doldurduğumu gördüm. "Aman ya!" diye söylenerek yere oturdum. Yazabileceğim bir yere ihtiyacım vardı. Öyle rastgele bir kağıt parçasına yazamazdım, hakaret gibi bir şeydi bu. Bakışlarım odama kaydığında, hızlıca kalkıp defterimi kapıverdim başucumdaki komidinden.
Her ne kadar bunu veren kişi kim bilir neler karıştırıyorduysa biriliriyle... Bak yine aklıma gelmişti. "Sakin ol Karla, sakin.. Seni ilgilendirmez. İkisi de arkadaşın mutlu ol." diye mırıldandım. Gerçi bu yüzden endişeliydim zaten. Stori kesin Jungkook'un kalbini kıracaktı. Bundan emindim.
Deftere beş tane çizgi çekerek çaldıkça eklemeye başladım notaları. Her şey akıyordu gerçekten. Kafamın iyi olmasıyla beraber mırıldanırken sesimi de kaydetmek için telefonumu açmıştım. İkinci, üçüncü bira derken beş biranın sonunda yatağıma gittim. Çalan telefona cevap verecek kafam yoktu.
İyi geceler sevgilim. Çok yorgundum, yarın konuşalım.
Karla
Sabah kalktığımda ağzımda iğrenç bir tat başımda ise inanılmaz bir ağrı vardı. Yavaşça yatakta doğrulup komidinin üzerinde bulunan sudan içtim. Telefonumu alarak perdeleri açmak için ayağa kalktım. Saat daha yediydi.
Güzelim sesini duyamadan uyumak istemiyordum ama bu seferlik affediyorum. Kıyamam sevgilime. Bu arada seni yarınki davet için aramıştım. Beraber gideriz değil mi? Desteğine ihtiyacım var.
Romi
Gerçekten çok şapşal bir sevgilim vardı. Bu saate uyanık olmasını umarak aradım.
"Sevgilim, günaydın." uykulu bir sesle konuşmuştu. Mesaj atmadığım için pişman olmuştum.
"Bir tanem uyuyor muydun? Hemen kapatayım uyu sen. Uyanınca konuşalım." Hızlı hızlı konuşmuştum. Uykusunu kaçırmak istemiyordum.
"Yok sevgilim uyanacaktım zaten. Sen hayırdır yoksa beni mi gördün rüyanda? Yoksa çıplak mıydım?"
"Sabah sabah aklın hep oralarda değil mi senin?" Yapmacık bir sesle azarlamaya çalışmıştım ama karşımdaki kişi bunu umursayacak biri değildi.
"Konu sen olunca tutamıyorum kendimi ne yapayım?" Sesi derinleşmiş cümlesini bitirdiğinde nefesini vermişti.
"Bak bak." Kıkırdamamı tutamamıştım. "Ya konuyu saptırma. Ne daveti bu? Saat kaçta bir de?"
"Jennie'nin yaza merhaba partisi. Saat akşam 8 gibi orda oluruz diye düşündük." Doğru ya, şirkette karşılaştığımızda bahsetmişti.
"Düşündük derken? Kiminle düşündünüz?" İçimdeki rahatsızlık hissi yükselmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerdeki Sessizlik
FanfictionKarla Kore'deki müzik sektörünün zorluklarıyla mücadele eden bir idol. Birçok kez başarısızlıklarla yüzleşen Karla'nin başarılı insanların gölgesindeki çığlıklarını kimse duymazken hayati yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Yakın arkadaşlarından biri...