Bölüm 7 - Irresistible Dessert

218 31 18
                                    

Arkadaşlar okuma sayısı ve beğeni sayısı arasındaki farkı görünce üzülüyorum. Gerçekten beğenileriniz ve yorumlarınız beni motive eden şeyler (beni eleştirin!).Ne düşündüğünüzü merak ediyorum. Karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz bilmek istiyorum. Hatta bana özelden bile yazabilirsiniz.

Eğer böyle devam ederse daha fazla yazacağımı düşünmüyorum, bunu üzülerek söylüyorum.  Çok güzel fikirlerim var lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

KARLA

Araba, Romi'nin parfümü kokuyordu. O binmeden derin bir nefes alarak kokusunun başımı döndürmesine izin verdim. Sinirlerimi yatıştırmak için aldığım bu nefes tam tersi etki yapmıştı. Bu akşamki amaç Romi ile başbaşa kalmadan birbirimizi tanımaktı. Ama Stori buna izin vermemişti. Kafamda dolaşan bir sürü soru vardı. Romi onunla tekrar yatmamı beklediği için mi beni eve bırakmayı teklif etmişti? O yüzden mi gitmemişti diğerleriyle? Yarın erken kalkacak olması da mı yalandı?

İçimi kaplayan şüpheye engel olamıyordum. Onunla tanışır tanışmak beraber olmak bir hata mıydı? Beni basit bir kadın olarak mı görüyordu?

Düşüncelerimle boğuşurken Romi arabayı çalıştırıp yola çıkmıştı bile. "Evet..." dedi beklentili bir şekilde gözlerini bir saniyeliğine yoldan ayırıp bana dönerek. Evet mi? Ne eveti? Evet ne?

Sonuncusunu farkında olmadan sesli söylemiştim. "Bana adresini söylemeyecek misin? Yoksa seni bir varış noktamız olmadan şehirde gezdirmemi mi istersin?" yüzünde her zamanki gibi çekici bir gülümseme vardı. Rahattı. Düşüncelerim beni içten yerken o neden bu kadar rahattı? Benim huzursuzluğumun farkındaydı. Bunu bana yandan attığı bakışlardan anlamıştım.

Kendimi toparlamaya çalışarak "DNKnight'ın lideri bu geceliğine benim özel şoförüm, öyle mi?" dedim gülerek. 

"Sadece bu gece değil sen ne zaman istersen, güzelim." gözlerini yoldan ayırmadan konuşuyordu. Sahi nereye gidiyorduk? Beni istediği yere götürebilirdi, itiraz etmezdim. Farkında bile olmazdım.

Başbaşa kaldığımızda bütün beynimi ve düşüncelerimi ele geçiriyordu. Çekici biriydi. Bunu biliyordu. Ne zaman ne diyeceğini de iyi biliyordu. Etkileyiciydi. Ve ben onun karşısında dilim tutulmuş kalıyordum. Geçen gece nasıl bir özgüven patlaması yaşamıştım, o genç kadın olmak istiyordum yine. Ama yarın sabah gerçekten erken kalkmalıydım.

"Ne kadar baştan çıkarıcı bir teklif olsa da sabah olmam gereken bir yer var." diyerek adresimi söyledim. 

"Ama bana bunları telafi etmen gerekecek. Önce film izleme teklifimi geri çeviriyorsun. Ardından beni dışarıya çağırıp rakibim olan bir grup çocukla aynı masada oturtuyorsun. Neyse ki Namjoon'u severim. Muhabbeti iyi, zeki bir insan. Ama tabii ki seninle muhabbet etmeyi tercih ederdim."

"Bunu duyduğuma sevindim. Bir an Namjoon Hyung'u kıskanmak üzereydim. Onunla nasıl kapışabilirdim." dedim gülerek. Romi de kendini tutamayıp güldü. Bütün gecenin oluşturduğu stres bedenimden kahkaha olarak çıkıyordu. Derin bir nefes alarak kendime geldim. Gözümdeki yaşları sildim.

"Seni böyle görmek güzel." dedi Romi. Bir elini direksiyondan çekip yüzüme düşen saçlarımı arkaya itti. Eli birkaç saniye oyalandı. Parmakları saçlarımın arasında, yanağım avcundaydı. Elinin sıcaklığı içimi de ısıtmıştı. Elleri tekrar direksiyonu bulduğunda evime yaklaşmıştık. Yolun daha uzun olmasını diledim. Onunla daha uzun zaman geçirmek... Arabada sanki farklı bir dünyadaydık. Sadece ikimizin olduğu, onun kokusuyla dolu bir dünya.

Parmağımla sokağımı işaret ettim. Apartmana yakın boş bir yere park etti arabasını. Kemerimi açtım ama inmeye yeltenmedim. Koltukta yüzüm ona bakacak şekilde döndüm.

Gölgelerdeki SessizlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin