23

19K 1.2K 373
                                    

Yağız

"Neden bilerek öldürdün kendini!?" Efe hızla odama daldığında şaşkınca ona bakıyordum. Cidden evime geleceğini söylemişti ama ben ciddiye almamıştım.

"Sen... Cidden geleceğini düşünmemiştim. Tuvalete gideceğim dedim ya sana niye evinden buraya geliyorsun?"

"Sen işeyeceksin diye bombaladın kendini aptal çocuk. Arkandan da ben öldürüldüm. Yazık değil mi parmaklarımıza kaç saattir oynuyoruz?"

"Uzun sürdü işte o yüzden çişim geldi." Sakince söylediğim şey Efe'yi güldürmüştü. Saçma diyaloğumuz sona erdiğinde kitapların başından kalkıp kendimi yatağa attım. "Ellerini yıkayıp gel sende, beraber uyuyalım."

"Ama annem-"

"Ben annene yazarım şimdi. Ne diyecek sanki amk hep bizde kalıyorsun alışkın kadın." Efe gülerek odamdan çıktığında bende kendi telefonumdan annesine yazmıştım. Bana görüldü atıp üç dakika boyunca yazıyor olarak görüldükten sonra tamam yazmış ve uygulamadan çıkmıştı.

Efe odaya girip kapıyı ve ışığı kapattıktan sonra yatağa atlamıştı. Neyseki yatağım genişti ve iki kişi sığabiliyorduk. Yorganın altına girip bana döndü. "Tek yastık var nasıl uyuyacağız?"

Gülerek yastığımı ortaya aldım. "Gel bir yastıkta kocayalım." Bana bir kaç saniye boş boş bakışlar atmış daha sonra gülerek başını yastığa koymuştu. Saçlarından öpüp bende yastığa yattım. Efe her beraber yattığımızda yaptığı gibi sağ elimi almış parmaklarımla gereksiz şeyler yapıp oynamaya başlamıştı. Dediğine göre ellerim çok güzelmiş ve oynayası geliyormuş. Çocukluğundan beri yapıyordu bunu.

"Şu parmaklarını kırdığın günü hatırlıyor musun? Dönen kapıya sıkıştırmıştın." Elime bakarak konuştuğunda o güne gitti aklım. Sekiz yaşındaydık ve babamın şirketinden çıkıyorduk. Babalarımız ortaktı bizde bu yüzden beraberdik. Babam önde olduğu için Efe ile arkasından yavaşça gidiyorduk. Dönen kapılardan geçerken tasmalı bir köpek kapıların arasına atlamıştı. Tasması dönen kapıda sıkışınca hızla yanına gidip tasmasını çıkarmaya çalışmıştım. Tasmayı çıkarmıştım ama elimi yanlış bir yere koyduğumdan dönen kapı geçmek için inatlaşarak parmaklarımı kırmıştı. Hastanedeki röntgen sırasını ve alçıya alınma anını hiç unutmuyordum.

"Hatırlıyorum tabii. Ama en azından köpek kurtulmuştu." Bana dönüp kafa sallamış sonra tekrar parmaklarıma dönmüştü. "Hem artık düzeldiler. On sene oldu acısını bile hissetmiyo-." Birden parmaklarımı dudaklarına bastırdığında sözümü kestim. Küçük bir öpücük koymuştu kırılan parmaklarımın üstüne.

"Benim o gün canım çok yakmıştı. Sen ağladıkça ben de ağlıyordum. Hele bağırarak parmaklarını gösterdiğin an... Çok korkmuştum. Sekiz yaşında pek duygu bilmesemde deli gibi korkmuştum." Gülümseyerek başımı kaldırdım ve alnından öptüm. Başımı yastığa koymak yerine omzuna yerleştirip oynadığı elimle onun elini kavradım. Elinin üstüne de bir öpücük koyduktan sonra ellerimizi göğsünün üstüne bıraktım.

"Biz küçüklükten beri birbirimizin anıları içindeyiz. Sensiz o kadar nadir anılarım var ki... Hatta onlar anı olarak kalamıyor hafızamda. Senin olduğun her şey bir anı gibi beynimde yer ediniyor. Neden bilmiyorum ama beynim seni unutmamaya ve her an kaydetmeye pragramlanmış gibi. Buraya gelip beni öptüğünde beynim duracak sanmıştım ama o, o anı her detayına kadar kaydetmiş hafızama. Sen bana çok iyi geliyorsun Efe. Üzerimdeki etkini biliyorsun ama beynimde bıraktığın etkiyi tahmin bile edemezsin."

Sessiz kalıp derin bir nefes aldım. Ona bir şeyler anlattıkça içimde oluşan huzurun tarifi imkansızdı. Anlattıkça anlatasım geliyordu. Bir süre sonra Efe hareketlenmişti. Başımı yastığa yerleştirip yatakta bana dönen ve koluyla başını desteklemiş olan sevgilime baktım. Gözleri parlıyor gibiydi ve suratında aptal gülümsemesi vardı.

"Neden seni daha önce öpmediğimi düşünüyorum böyle zamanlarda. Ya da daha önce sana o gözle bakmadığımı. Kabul bu biraz saçma bir şeydi ama sonuçta sen de bana o gözle bakmış ve hoşlanmışsın. Bunu bende yapsaydım daha erken kavuşabilirdik... Her neyse, geç olsun güç olmasın."

Ciddi konuşmasından dolayı gülemiyordum. O öyle güzel konuşuyordu ki aptal şey, kalbime işliyordu dedikleri. Onu bu kadar çok sevmek çok güzel hissettiriyordu.

Efe ellerinden birini saçıma çıkardı, "bu güzel saçların," ardından elini yüzüme indirdi, "yakışıklı suratın, tatlı gözlerin ve mükemmel dudakların," ellerini dudaklarıma sürterek boynuma, oradan da göğsüme ulaşmış elini kalbimin olduğu yere koymuştu, "ritmik atan ama beni görünce hızlanan kalbin," ardından elimi tutmuştu, "ve bu tapılası ellerin... Güzelliğini hep görmeme rağmen sana aşık olmayacağımı düşünüyordum. Halbuki sanırım ben başından beri seni seviyormuşum. Arkadaştık ama biliyorsun, sana hep söylüyordum, duygularım bir arkadaşa besler duygular gibi değildi. Sana o gözle bakmadığımı düşünürken bile belki de sana o gözle bakıyordum... Hiç bir fikrim yok ama iyi ki hep hayatımdasın. Asla çıkmaman için de elimden ne gelirse yapacağım. Bak, sana burada söz veriyorum. Bu oda, bu yatak, masadaki kitaplar hatta yorgan da şahit olabilir."

"Seni seviyorum aptal Efe." Bu kadar lafın üstüne bunu demiş olsam da o tüm duygularımı ve diyeceklerimi ezbere biliyordu. Bu yüzden dediğime güldükten sonra yavaşça yüzüme eğilmiş, dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.

"Yağız, hala olmamış gibi duruyor bu. Boşuna karıştırıyorum ya." Elindeki şeye bakıp gülerek ona döndüm. "Biraz daha hızlı yap."

Saat gecenin üçüydü ama biz kahve yapıyorduk. Efe dalgona denen kahveyi merak ettiği için bir anda kendimizi mutfakta bulmuştuk. Şimdi ise karıştırdığı kahverengi şeye bakıp söyleniyordu.

"Üzgünüm manit ama yapmak isteyen sendin. Yine de sana biraz yardım edeyim." Elinden alıp sandalyeye oturduktan sonra karıştırmaya başladım. Efe çok sabırsız olduğu için dayanamıyordu. Ben karıştırmakla uğraşırken Efe videomu çekmiş manitle dalgona denemeye çalışıyoruz gibi saçma şeyler dedikten sonra instagram durumuna atmıştı.

Yaklaşık on dakika sonra elimdeki şeye bakıp güldüm. "Bak oldu işte." Yaklaşıp bakmış ardından gözünden kalp çıkarcasına gülmüştü. Hazırladığım sütlerin üzerine elimdekini döktükten sonra bardağı ona uzattım. Pipetle karıştırdıktan sonra ilk yudumunu aldı. Merakla onu izliyordum.

"Güzel." Sandalyeye oturup içmeye devam ettiğinde kendi bardağımı da alarak yanına oturdum. Gecenin üçüydü ve biz uykumuz olmasına rağmen kahve içiyorduk. Elimizdeki kahveler bardağın yarısına inmişti. Biz ikimiz telefondan La Casa De Papel son sezonu izlemeye dalmıştık. Beraber izleyelim diye ona son sezonu izlememiştim. Götüm uyuşmuştu ama sorun etmiyordum. Başımı Efe'nin omzuna yaslamıştım.

Birden mutfağın kapısı açıldığında ikimiz de irkilerek başımızı kapıya çevirmiştik. Babam yarı açık gözlerle bize boş boş bakıyordu. "Ne yapıyorsunuz gece gece?"

"Kahve içiyoruz." Elimdeki bardağı gösterip sırıttım. Bunu babama da yapmıştım ve sevmişti. Yanıma gelip bardağın dibindeki son yudumları içerken Efe de kendi kahvesini bitiriyordu. Saate baktığımda dört buçuğa geldiğini görmüştüm. Babam elindeki bardakla birlikte Efe'nin bardağını da alarak makineye koymuştu. Ardından ikimize döndü. "Tamam kumrular, yatağa şimdi."

Babama kafa sallayıp ikimiz de mutfaktan çıkarken iyi geceler demiş daha sonra odama girmiştik. Efe üzerindeki hırkayı çıkardıktan sonra yatağa yatmıştı. Peşinden bende yatıp ona sarıldığımda başımı kendi göğsüne yerleştirmişti. Bu hareketi beni etkilerken tam göğsünün üzerine öpücük bıraktım. Kalp atışları artarken kulağıma çok güzel ritim olarak geliyordu.

"İyi geceler Efe." Bir eli saçlarımda gezerken o da saçlarıma öpücük koymuştu. "İyi geceler sevdicek."

----
İftardan sonra güzel gider diye düşünerek bölüm atıyorum 🦋 bu saatte hiç atmazdım ama sahura kadar uyanık olduğumuz için atayım dedim

Diğer bölüm BerMet geliyor 🍻👌🏻

tesadüf [texting] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin