33 🦋

15.2K 900 430
                                    

Ege ile olma ihtimalimiz çok düşükmüş, öyle söyledi... Ben de o zaman şu ikiliyi sevenleri mutlu edeyim dedim 🤧🦋

+diğer bölümde Osmanlı gibi çöktük nedenini bilmiyorum niye öyle olduk 🤧

----

Ege

"Ege! Kapıya baksana biz film izliyoruz." Babamın seslenmesiyle önümdeki baklavayı ağzıma attım ve mutfaktan çıktım. Ne? Aşırı aşırı aşırı seviyordum baklavayı.

Kapıyı açtığımda karşımda Berk vardı. Mutsuz lan bu. Şaşkınlıkla ona bakmaya devam ediyordum. Bir şey diyemiyordum çünkü hala ağzım doluydu... Bunun Mert ile olması gerekmiyor muydu? "Sen zahmet etme ben içeri girerim. Hoşbuldum bu arada." İçeri girip ceketini çıkardığında kapıyı kapattım. Saat sekizi geçiyordu, yasak geri gelmişti ama bu neden dışarıdaydı?

Ağzım sonunda huzura erip boşaldığında Berk'e döndüm. "Senin Mert ile olman gerekmiyor muydu? Hani bu akşam bir şekilde buluşacaktınız?"

"Buluştuk zaten."

"Ama buradasın?" Hala anlam veremediğim için şaşkınca bakmaya devam ediyordum. Berk derin bir nefes alıp ellerini omuzlarıma yerleştirdiğinde başım refleks olarak omuzlarıma eğildi. "Sen az önce yediğin şeyden bize koysana. Ben de seni odandan bekleyeyim. Anlatacağım." Bir şey dememi beklemeden koridorda hızlıca yürüyüp odama geçti. Ne olduğunu anlamak için mutfağa gidip tatlı tabağını kaptığım gibi odama uçtum. Kapıyı arkamdan kapatıp odama baktım. Berk çoktan yatağıma yatmış tavanı izliyordu. Benim geldiğimi görünce derin bir nefes alıp doğruldu ve yatak başlığına yaslanıp oturdu.

"Anlat bakalım neler oldu?" Tatlı tabağını yandaki komodine koyduktan sonra ben de yataktaki boş yere oturdum. Berk getirdiğim baklavadan bir tane ağzına atıp telefonunu cebinden çıkardı ve tabağın yanına koydu. Onun tatlı yemeyi bitirmesini beklerken kalktım ve camımı açtım. Hava soğuktu ve gök gürlüyordu. Birazdan yağmur yağacaktı...

"Biz buluştuk, konuştuk... Konu bize geldi bir şekilde. Ben çok mutluyum ama sürekli gülüyorum böyle. Sonra... bizden olmaz dedi." Olduğum yerden ona bakıyordum. Son söylediği cümleden sonra gözlerini kaçırdığında hızla yanına gidip yatağa oturdum. Elimle çenesinden tutup yüzünü kendime çevirdim. "Neyin varmış senin? Niye olmaz dedi? Gayet güzel konuşuyordunuz niye öyle dedi bir anda?"

"Ona göre fazla çocuksuymuşum. Henüz liseli bir çocuğum normal değil mi bu üstelik aynı yaştayız nasıl bir olgunluk bekliyorsun dedim. Daha olgun ve ciddi insanlar tercihiymiş." (y/n: Bunu yaşamış olmam...)

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldığında istemeden çattığım kaşlarım yüzünden başım ağrımıştı. Berk çocuksu ve eğlenceli biri olabilirdi evet ama bu onun yeri gelince olgun ve ciddi olduğu gerçeğini değiştirmezdi. Üstelik çocuksu insanların da bir kalbi vardı ve birine bu şekilde davranılması benim de Berk'in de en nefret ettiği şeydi. Şimdi ona bu şekilde davranılması kalbinde geçmeyecek yaralar açmıştı. Tabii bunu ben ve o hariç kimse bilmeyecekti...

"Gel buraya küçük adam." Kollarımı açıp ona biraz daha yaklaştığımda hiç düşünmeden kollarımın arasına girip başını omzuma yasladı. Başımı başına yaslayarak elimi sırtında gezdirmeye başladım. Belki iyi hissettirirdi. "Demek ki düşündüğün kadar iyi biri değilmiş. Tanıyamamışsın iki haftada. Yetmemiş süre."

"Keşke seni dinleseydim. Belki kırılmazdım."

"Biliyorsun, bazı şeyleri yaşayarak öğrenmen gerekir. Mesela ben... Kandırıldım. Bunu yaşayacağımı hiç düşünmemiştim ama yaşadım işte. İnsanların güvenleriyle oynayıp sonra gidiyorlar. Bundan sonra daha dikkatli olacağız, o kadar." Elini kolumun altından yüzüne çıkardı. Ağladığını anlayabiliyorum ben kimi kandırıyorsun?

tesadüf [texting] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin