48

6.9K 515 301
                                    

Yağız

Efe'nin evine gelmiş, ailesiyle kısa bir konuşma yaptıktan sonra odasının önünde duruyordum. Kapıyı birkaç kere açmaya çalışmıştım ama açılmamıştı. Arkasında durup itiyordu kapıyı manyak çocuk.

"Efe! Babanı çağırırım bak aç şu kapıyı."

"Ben sana gelme dedim niye geliyorsun? Açmak istemiyorum."

"Neden?"

"Sebebi yok..." Normalde asla yapmayacağı şeyler yapıyordu ve sebebi yok diyordu. İnanacağımı mı sanıyorsunuz?

"İyi gidiyorum." Birkaç adım sesi yapıp gittiğimi sansın diye sessizce bekledim. Kapının arkasında birkaç dakika daha beklemiş sonra kapıyı açmıştı. Kapıyı hafif aralıkken elimle itmiş ve hızla içeri girmiştim. Kapıyı kapatıp ona döndüğümde şaşkınca bana bakıyordu.

"Dış kapının sesini duymadan niye açıyorsun kapıyı?"

"Ya Yağız, mal mısın?"

Onu dinlemeden yanına gittim ve ellerini tuttum. Siniri anında yok olurken gözlerini kaçırdı. Bu durumda bana daha fazla yaklaşması ve sırıtarak saçma sapan şeyler söylemesi gerekiyordu. Gülmemek için kendimi kasarken başımı eğip yüzüne baktım. "Ne oldu sana?"

"Ne olmuş bana?"

Derin bir nefes aldım. "Döndüğümüzden beri utanıyorsun benden. Nedenini merak ediyorum..." Uzun uzun gözlerime bakıp ofladığında ellerimi ellerinden çekip yüzüne yerleştirdim. "...Anlat sevgilim."

"Gülmek yok bak."

"Söz."

Efe bir süre susmuştu. Söz vermiştim ama bir süre sessiz kalmıştı. Sakince ve sabırla onu bekledim. Ellerini üzerindeki eşofmanın ceplerinden çıkarıp bileklerime sardı. Nihayet göz göze geldiğimizde gülümsedim. "Ben bir rüya gördüm."

"Eee?"

"Sen vardın, ben vardım... Normalde de bizi görüyorum ama şey, bu farklıydı biraz..." Merakla ona bakmaya devam ediyordum. O ise bakışlarımı fark ettikten sonra tekrar oflamış ve başını boynum ve omzum arasına koymuştu. Yüzündeki ellerimi omuzlarına sarıp ona sarıldığımda Efe de belime sıkıca sarılmıştı. "...Etkileneceğim bir rüyaydı Yağız. Gülme bak, zaten hala şoktayım."

"Ne gördün tam olarak?"

"Yağız, sen... Christian gibiydin. Neyse sus söyletme." Dudaklarını üzerimdeki sweate bastırıp sustuğunda hiçbir şey anlamamıştım.

"O kim?"

"Gri'nin Elli Tonu'nu beraber izledik nasıl hatırlamıyorsun? Oradaki adam işte. Oyun odan vardı, Yağız... Tanrım, aklıma gelince utanıyorum." Dayanamayıp birden gülmeye başladığımda Efe'nin kelimelerini umursamıyordum.

Dişlerinin denk geldiği herhangi bir yeri ısırdığında acıdan inleyip onu kendimden uzaklaştırdım. "Bana diyene bakar mısın? Boynumu acıttın."

"Gülme demiştim sana." Kollarını bağlayıp önümde dikilmeye devam ettiğinde elimle boynumu okşamayı bırakıp Efe'nin yanaklarını sıktım. Dudakları öne doğru uzanmıştı ama umursamadan yumuşak yanaklarını sıkıp oynamaya başladım.

"Ocoyor boroğk" Garip sesler çıkarttığında gülerek yanaklarını sıkmayı bıraktım ve yaklaşıp yanaklarını öptüm. Parmak izlerim yanaklarında çıkmıştı. Umursamadan öptüm ve tekrar dayanamayıp ısırdım. Isırılmaktan nefret ediyordu. Bir anda kendini geri çekip eliyle yanağını tuttuğunda dudaklarımı ıslatıp güldüm.

tesadüf [texting] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin