6

30.9K 1.9K 2.5K
                                    

"Ne demek söyleyemedim lan! Seninle dalga geçtiğimi mi düşünüyorsun?"

Telefonu açmamla kulağımdan uzaklaştırmam bir olmuştu çünkü o kadar çok bağırıyordu ki sağır olmak üzereydim.

"Şartlar öyle gerektirdi. O yüzden söyleyemedim, bir de şey..."

"Ne var, ulan?"

Dudaklarımı ısırdım. "Çıkışa, kavgaya çağırdı. Sevgilimi de getirmemi istedi."

"Yani?"

Sessizce bekledim. Ne istediğimi anlamış olacak ki küfür savurdu ortaya. "Unut onu, gelmeyeceğim."

"Ama-"

"Cidden sinirleniyorum Mete. Sana yalanla diyorum sen beni çağırıyorsun. Kibar davranıyorum diye mi bu kadar gevşeksin lan? Siktir git söyle şunu artık." Telefonu suratıma kapattıktan sonra oflayarak yerimde tepindim. En fazla 1 hafta sürecekti bu yalan zaten beyin nazını yapıyordu.

"Geliyor mu?" Ayaz'a başımı iki yana sallayarak karşılık verdim. Daha sonra Efe'ye döndüm. "Lan piç, hani gelirdi?"

Efe ağzındaki sakızı çöpe attıktan sonra omuz silkti. "Ben gelir diye düşünüyordum. Ayrıca hala öyle düşünüyorum abi, gelecek o kavgaya bak görürsün."

"Bok gelir." Çantamı sırtıma geçirdikten sonra beraber sınıftan çıktık. Okulun ilerisinde garaj vardı, bizi oraya davet etmişti. Sinirle okuldan çıkıp garaja ilerledim. Köşeyi dönüp sokağa girdiğimde beşten fazla kişi vardı ve Barış garaja yaslanmış sigarasını içiyordu.

"Adil mi bu orospu çocuğu? Burada en az on kişisiniz ve kavgaya çağırıyorsun." Sinirle konuştuktan sonra çantamı kenara attım. Aras, Ayaz, Yağız ve Efe de beni taklit edip yanıma geldiklerinde Barış gülmeye başladı.

"Adil oynayacağız demedim." Sigarasını yere attıktan sonra üzerime doğru gelmeye başladı. Ben ona sinirle bakmaya devam ederken bir kaç adımda çoktan ayaklarımızın ucu birbirine değmişti.

"Bu yaptığına şerefsizlik derler, koçum." Dediğime güldükten sonra omuz silkti. "Senin yaptığına da ibnelik diyorlar, ben sana bir şey diyor muyum?"

Hızla yakalarından tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdım. "Bak doğru konuş benimle. O yüzünü dağıtırım senin."

Benim sinirle konuşmamı umursamadan rahatsız olmuş gibi ellerini koluma sardı. "Abi, bu kadar yakın olma bana. Malum, aşık olursun ya da beni öpersin falan şimdi."

Ellerimi yakasından çektiğinde arkasındaki piçler gülüyordu. Sinirle soluklandıktan sonra kaşlarımı çatarak ellerimi yumruk yaptım. "Şimdi sıçtım ağzına," bir şey demesini beklemeden çenesine attığım yumrukla geriye sendeledi. İçlerinden biri bana hızla gelmeye başladığında Ayaz benden önce davranıp çocuğun karnına tekme atmıştı.

Kısa zamanda hepimiz birbirimize girmiştik. Sayıca fazlalardı ancak Ayaz iki kişiyi dövüyordu. Ben bana doğru atak yapanlara karşılık veriyor, Barış'a saldırıyordum. Arada karnıma yediğim yumruklar yüzünden nefesim kesiliyordu ama eğer düşersem kalkamazdım. Düşmemem gerektiğini kendime hatırlatırken ayağıma takılan çelmeyle yeri boylamıştım.

Evren beni hiç sevmiyordu.

Kalkmaya çalışırken Barış malı yüzünden tekrar yere düştüğümde yüzünü hemen dibimde görmüştüm. Alaylı yüzünde patlayan kaşından çizgi halinde aşağı doğru inen kan vardı. Başımı elleriyle yere sabitlediğinde sinirle ona bakıyordum. Diğerleri neredeydi amk?

tesadüf [texting] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin