44

9.9K 624 383
                                    

Şimdi size uzun ve eğlenceli bölüm yazmaya karar verdim, güler misiniz öyle okur musunuz bilmiyorum ama herkesin gönlü olsun diye bir çok aktivite birleştirdim. Öneriler için teşkür ediyorum sizlere ♡ 🦋

Profilde akım başlattım -ilk kez yaptım hdhsjzje- #özlediğimanılar diye... Olum aşırı iyisiniz çok eğlenceli yazılanları okuyorum siz de yazabilirsiniz beklerim sizden de bir şeyler zghsjzjzjksf 🦋

----

"Efe, kanka bunları da yer misin? Yersin tabii ki niye soruyorsam." Aras tabağındaki tavukları Efe'nin tabağına aktarırken Efe'nin patlayıp patlamayacağını düşünüyordum. Yaklaşık 15 kanat yemişti ve hala yiyordu. Sırf çok yiyebilmek için hatta sabah kahvaltıda az yemiş ve başka bir şey yememişti.

Tavuğa olan aşkı Yağız'a olan aşkı ile karşılaştırılsa belki de tavuk aşkı büyük çıkardı, kim bilir.

Ben yemeyi bırakıp masadan kalktım ve ellerimi yıkamaya banyoya gittim. Ellerimi ve ağzımı temizledikten sonra bahçeye geri döndüm. Efe ve Berkay mangalı yaparken biz dışarıdaki masayı hazırlamıştık. Daha sonra Ege semaver çayını çok sevdiğini söyleyip semaver yakmıştı. Bu evde her şeyi bulabildiğimiz için işimiz kolaydı. Yoksa kim neresinden çıkaracaktı semaveri vs.

"Çay koyar mısın bana?" Ege'nin önündeki bardağı alıp semaverden çay doldurdum. Tek doyan ve elleri temiz olan bendim. Üstelik tek çay içmeyen de... Mangal ile kola içilir çay ne? Masaya götürüp önüne koydum. "Teşekkür ederim canım." Ege'yi bırakıp manitimin yanına gittim. Bana göz ucuyla bakıp göz kırptığında omuz silktim.

"Ne çok yediniz ya sıkıldım. Yemekten sonra yapalım bir şeyler."

"Oyunları koyduğumuz odaya baksana. Orada var bir kaç şey, seç sen içeri hazırla biz yiyene kadar." Ellerimi birbirine sürtüp sırıtarak kalktım. İçeri girmeden saçlarının arasına öpücük koydum ve içeri öyle girdim. Bu kattaki odaya girdiğimde etrafı inceledim. Büyük bir odaydı, kütüphane gibi raflarla doluydu ama tek sorun kitaptan çok oyun vardı. Berkay burayı daha çok kendi evi gibi donatmıştı. Belki bir gün kendi arkadaş grubu ile geleceğini düşünüp odaları öyle dizayn ettiğini anlatmıştı. Bu kadar oyunun sebebi de çeşit olmasıymış. Dışarıdaki salıncak, havuz ve niceleriyle ilgilenmek varken oyun bana saçma gelmişti ama dün akşam oynadığımız Tabu'dan sonra her şey mantıklı gibiydi.

İçeri girip oyunlara baktım. Uno kartlarını, belki ondan sıkılırız diye iskambil kartlarını, gördüğüm Monopoly kutusunu da alarak üst üste yerleştirdim. Raflar arasında gezerken bir kaç kitap gözüme takılmıştı. Kırmızı kapaklı kitabı açıp içini inceledim. İngilizce'ydi. Yüzümü buruşturarak kitabı yerine geri koydum. Onun yanındaki ciltli kitabı açtığımda normal bir romanla karşılaşmıştım. Sayfaları öylesine çevirip tekrar yerine koyduktan sonra en üstteki rafta duran kitap ilgimi çekmişti. Uzanıp onu aldıktan sonra kapağını açtım. Anında yere küçük, beyaz bir şey düşerken başımı refleksle yere çevirdim. Düşen beyaz kağıdı alıp ne olduğuna bakarken arkasını çevirdim. Gördüğüm yüz duraksamama sebep olmuştu. Berkay'a oldukça benzeyen bir kadın vardı.

Onun gibi kıvırcık saçlar, kaş ve burun yapısı ve güzel dudaklar... Bu Berkay'ın annesiydi.

İçimdeki yoğun duygu karmaşası yüzünden ellerim titrerken kitabı rafa bırakıp iki elimle de fotoğrafı tuttum. Küçüktü ama bana sunduğu anlam oldukça büyüktü. Bu kadın hayatımda en değer verdiğim kişinin en değerlisiydi. Onu bana bahşeden kadındı ve en önemlisi annesiydi. İkisi oldukça benziyordu. Annesine benzediğini tahmin etmiştim ama bu kadar çok benzediğini bilmiyordum. Parmaklarım fotoğraf üzerinde kayarken yüzümde gülümseme oluşmuştu. En son Anneler Günü'nde onu görmeye gitmiştim. Berkay benden sonra gitmiş miydi bilmiyordum ama gittiğine emindim.

tesadüf [texting] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin