3

11K 906 550
                                    

Herkese yeniden selamlar.

Kuşlarım minoşlarım bölümde herhangi bir kopukluk veyahut hata görürseniz kibar ve ince bir dille özelden yazmanızı rica ediyorum. Bu sayede hikayeyi birlikte düzenlemiş oluruz. Eğer bilerek yaptığım bir şeyse zaten açıklarım neden böyle yazdığımı.

Sizi Seviyorum.

Şimdiden Teşekkürler!

İyi Okumalar!


Saat gece yarısına geliyordu. Ben bugün yine okula gidememiştim. Fareden korkup, Baran'ın üzerine atlamam da çabasıydı sanırım. Birinin bana saldırdığını düşünmesi özellikle... Tam bir komedi. Aklıma geldikçe gülerdim büyük ihtimalle. Tabi, içinde bulunduğum ihanet silsilesi olmasaydı. Tüm gün sadece gülmek beni çok yormuştu. Ben en yakın dostumu kaybetmiştim. Gülmek için bir neden bulmaya çalışmak benim ahmaklığım olabilir.

Tam bir aptal olduğum gerçeğini.

Gözümden çeneme doğru yol çizen yaşı elimin tersiyle sildim. Ben bunları hak etmedim. Damla'nın ihanetini hak etmedim. Onunla olan anılarımın geceleri gözümün önüne gelmesi normal miydi?

"Seni onu sevmiyorsun, o da seni belli ki. Neden hala birliktesiniz? Bence ayrılın!" Bu cümlesi beynimin içinde devamlı yankılanıyordu. Fakat onun beni düşündüğünü sanmam benim aptallığımdı. "Sen benim dostumsun. İyiliğini istiyorum. Daha iyisini bulabilirsin. Sevmediğin bir adamla sırf alışkanlıklar yüzünden devam ettirmen, saçmalık! Anıl sana göre biri değil." Buruk bir tebessüm yayıldı yüzüme hatırladığım cümlesiyle. Alt dudağımı ısırırken gözyaşlarım değdi dudaklarıma.

Yatağıma bağdaş kurmuş hemen yanındaki camdan dışarıyı izliyordum.

Telefonumun sesi odayı doldurdu. Telefonumu elime aldım ve mesaja baktım.

Gönderen: Bilinmeyen Numara

Erva, ben Anıl. Beni engellemekte haklısın. Ama İstanbul bana dar geliyor. Seni çok özledim sevgilim. Damla'yla artık görüşmüyoruz. O da beni suçluyor. Belki haklıdır, belki değil. Lütfen bir şans daha ver bu sefer bok etmeyeceğim. Söz veriyorum.

Sinirden çığlık atmak istedim. Ancak sessiz çığlıklarım doldurdu içimi. Verdiği hiçbir sözü yerine getirmeyen adam gelmiş yine söz veriyor. Görüşün, görüşmeyin bana ne! Neden inatla peşimi bırakmıyorsunuz?

Sinirimi atmak için bir şeyler yemeye karar verdim.

Mutfağa indim ve buzdolabını açtım. Patates salatasını alıp masaya oturdum.

Çay, akşamdan kalmaydı. Onu ısıtıp içmemem için bir engel olmadığına göre, kalktım ve ocağın üzerine koydum. Mutfakta ağır bir yemek kokusu sezinlediğim için camı açtım.

Mutfak camı, Melike teyzelerin evinin girişini gösteriyordu. Bahçeye giren Baran'ı gördüm. Bir anda bana bakmasıyla şok oldum. Bu hissediyor mu ne yapıyor. Ne zaman pencereye çıksam dan diye bakıyor. Bu iki oldu, insan korkuyor canım. Hayır, Allah etmeye yolunu gözlediğimi düşünse yeridir. Yine de hafifçe gülümseyip selam verdim. Gözlerini kısıp bir süre bana baktı. Bense etrafa baktım. Daha çok dikkat çekiyor ve bildiğim halde hala etrafa bakıyorum. Başıyla selam verip eve girmesiyle, derin bir nefes aldım.

Suçüstü yakalanmış gibi davranmamın pek bir mantığı yoktu. Gerçi, ben de mantık hiç yoktu. O yüzden sorun olmadığını düşündüm. Isınan çayı bardağıma koyup, tüm hırsımı zavallı patates salatasından çıkartmak için çatalı hızla batırdım. İple boğup, intihar süsü versem yerler miydi acaba? Ah ne güzel olurdu hayallerim gerçek olsa. Yapacak götüm olmadığını biliyordum. Ama hayal kurmaktan zarar gelmez değil mi?

Sevda KurşunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin