Son kâğıt ev yandığında,
Sonuncu baş kaldıran kuş can verdiğinde,
Son kelebeğin kanadı kırıldığında,
Kalbimi cehennem ateşlerinde yakacaklar.
AFRA YAKUT
🎵Sub Urban- KMS🎵
🎵Sub Urban- Spring Fever🎵
🎵 Agness Obel - It's happening again🎵
🎵Cor Meum- 8 th floor wide🎵
Kalbimde kağıtlardan kurduğum kentlerim vardı benim, bir gün ummadığım anda geldiler ellerinde ateşten meşaleler vardı, her yeri ateşe verdiler durduramadım kâğıttan kentimin yok olmasını izledim, vazgeçmedim onlar yaktıktan sonra bin kez daha yaptım onlar bin kez daha yakmaya doyamadı.
"Etrafta küller uçuşuyor..."
"Etraf ateşler içinde yanıyor."
Kalbimde bin bir çeşit renklerle bezeli kuşlarım vardı benim, onları yakalayıp kafese tıktılar bazıları baş kaldırdı onlara, bazıları can verdi ellerinde.
"Kafesler kan kokuyor."
"Kafesler baş kaldıran cesetlerle dolu..."
Kalbimde kelebeklerim vardı uçmaya doyamıyorlardı, bir gün yine onlar havada süzülürken geldiler hepsini alıp götürdüler. Bir tanesi karşı çıktı onun kanadını kırıp bıraktılar...
"Etraf günah kokuyor..."
"Kanadı kırık kelebek onlara ahını bırakıp sonsuzluğa gözlerini yumuyor."
Bu kaçıncı susuşumuz, neden her olayda susan hep benim? Neden bir kez de ben haklıyım diye bağırmıyorum? Neden hep göz yaşı akıtan taraf benim?
Acı çekmeyi kimse istemez, ağlamak sevilmez, gözyaşları sevinç kokmaz, cenazelerde gülünmez. Eğer bunların tersini yapıyorsan insanların hemen sana yapıştıracağı damga hazır oluyor. 'Deli' diyorlar adını koyamadıkları zihinlerinde doğru bir kalıba uyduramadığı şeylere ve sonra korkularını gizlemek için dalga geçiyorlar sizinle. Oysa ki o deli dedikleri insanın nasıl o hale geldiğini düşünüp sormuyorlar bile. Ya çektiği acıya daha fazla dayanamayıp dudakları bir kahkaha koy verdiyse acısını dağıtmak için, ya fiziksel acı çektiriyorsa kendine zihnindeki sesleri susturmak için, ağlamayı sevmeyi öğrendiyse yalan tebessümler yerine, yalan kokan o gülüşler yerine onun gözyaşları sevinç kokuyordur belki de.
"İnsanlar çok gaddar."
"İnsanlar artık insanlık nedir unutmaya başlamışlar."
Ama ben bu tüm kalıplara rağmen zihnimdeki tüm kalıpları kırmıştım önce dinlerdim neler yaşadığını sonra yargılardım eğer yargılanacak bir şey varsa.
Üzerime gümüş rengi kruvaze, derin olmayan v yaka, yarasa kollu uzun bir elbise giydim etekleri bileklerime kadar uzanıyordu altına giydiğim ince bantlı gümüş rengi topuklu ayakkabı beni daha da zarif göstermişti. Yüzüme yaptığım doğal makyaj ve tarayıp bıraktığım sarı dalgalı saçlarım kombini tamamlamıştı. Fazla bir şeye gerek yoktu aynadaki görüntü beni tatmin etmişti. Gümüş rengi küçük çantama telefonumu yerleştirip kapattım ve odamın kapısını açıp aşağıya indim. Merdivenler gözümde uzayıp giderken ben onları bitirip kapının önünde durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂŞEKA:VİRAN
Teen Fiction"Cennetteki ayak basılmamış ak toprağı kirleten her kötülüğe..." *** Korkuyorum . Dinmek bilmeyen çığlıklarımı duyan yok mu? Korkuyorum. Duyuyor musun baba? Korkuyorum. Orada kimse var mı?