🎵 Furkan Bozdemir- Ne Doğru Ne Yanlış 🎵
🎵 Hande Yener- Pencere 🎵
🎵 Gökçe- Bu Kalp 🎵
🎵Bilal Sonses, Rozz Kalliope- Geç Değil🎵
Benimki imkânsızlıkların içinde hayata tutunmaya çalışmaktı.
AFRA AMBER
Nefes almak zor geliyor bazen,
Yorgun ve bitkin hissediyorum.
Artık çok acıdı bir daha acımaz dedikçe daha çok acıyor,
Korkmuyorum son zamanlarda, artık korku denen kelime bir anlam ifade etmiyor.
Geçirdiğim son günler beyhude ve kimsesiz.
Yanıma gelen yok, halimi hatırımı soran yok.
Onları görmek istediğimden de emin değilim aslında.
Bazen gelip kapıyı tıklatıyorlar adımı sesleniyorlar ses çıkarmıyorum.
Onlarda üstelemiyorlar, gidiyorlar.
Evet, evet gidiyorlar.
"Dur." diyemiyorum.
Günlerdir yaptığım gibi sadece camın önündeki geniş olan ve üzerine minder koyduğum duvara oturuyorum.
Elimi cama doğru rüzgarla beraber esen kar tanelerine dokunduruyorum. İçerinin sıcaklığına rağmen kalbim üşüyor.
O gece aklımdan çıkmıyor.
Asaf'ın nefes alamıyorum dediği gece.
Burnunu köprücük kemiklerime bastırdığı ve benim oksijenim sensin sensiz aldığım nefesler boş geliyor dediği gece.
Gözünden bir damla yaşın düştüğü gece.
Günlerdir o anı düşünüyordum.
Ondan sonraki günler birbirimizden kaçmaya başlamıştık. Varlığını hissetsem başka bir yola sapıyordum. O da öyleydi.
Ev büyük bir labirentti ve biz nasıl oluyorsa birbirimizi bulmayı başarıyorduk.
Amber'lerin malikanesi bizimkinden çok daha büyüktü. Ev krem rengi, beyaz ve gold rengiyle çevriliydi.
Doğduğumdan beri şu söze inanıyordum.
"Her ailenin bir rengi vardır."
Amber'lerin ailesinin rengi beyazdı ve benim gibi karanlığa bulanmış bir insanı beyaz kabul etmezdi.
Beyaz kusur kabul etmezdi. Ve ben hiç beyaz olamamıştım.
Asaf'ın odasına da bütün eve hâkim olduğu gibi açık krem rengi bir renk hakimdi ama Asaf kapının karşısındaki yatağın arkasından duran duvara bir resim çizmişti.
Asaf mimardı. Ve bazı geceler yatmayıp projeyi yetiştirmeye çalıştığı oluyordu. Ben de yatmayıp onu izliyordum. Ona bir gün kahve getirdiğimde kahvenin tadını sevmediğini öğrendim ama içince de sade içiyormuş. Çay'a tek şeker atıyordu. En sevdiği yemek yaprak sarmasıydı.
Duvardaki resime baktım.
Bir duvarı boydan boya kaplıyordu resim. Mavinin her tonunu barındıran bir deniz ve masmavi bir gökyüzü vardı. Güneş bulutların ardından parıldıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂŞEKA:VİRAN
Genç Kurgu"Cennetteki ayak basılmamış ak toprağı kirleten her kötülüğe..." *** Korkuyorum . Dinmek bilmeyen çığlıklarımı duyan yok mu? Korkuyorum. Duyuyor musun baba? Korkuyorum. Orada kimse var mı?