Eveeeeet yeniden geldim :D Sadece 1 günü 3 bölüm olarak yayımladım her ne kadar istemesem de. Ama çok vakit ayıramıyorum. Bundan sonra buna dikkat edeceğim. Aşağıda buluşuruz, iyi okumalar güzellerim.
"Böyle işte." Dedi ekin anlatmayı bitirirken.
"Vay be." Şaşırmıştım. "Adımı bile hatırlamadığına eminim Güneş. Vicdan yaptığı için yanımda oldu. Umutlanan benim.
"Böyle düşünme." Hafifçe gülümsedim. "Sen çok iyi birisin. Çok iyi ve çok güzel. Masumsun, temizsin. Seni sevmemesi için hiçbir sebep yok." Ekin de gülümsedi. "Öyle mi dersin?"
"Elbette." Kollarımı açtım ve sıkıca sarıldık.
Ekin'le biraz oyalandıktan sonra o eve gitti. Ben de kısa bir duş alıp üzerimi değiştirmek için dolabımın karşısına geçtim. Aras 9'da geleceğini söylemişti. Nasıl bir yere gideceğimizi bilmediğim için ne giymem gerektiğini de bilmiyordum. Tam o sırada telefonuma mesaj geldi. Yatağın üzerinden alıp mesajı açtım.
Kimden: Aras
Mesaj: Hazırlan. Seni güzel bir mekana götüreceğim.Gülümseyerek telefonu bıraktım. Üzerime siyah, askılı ve dizlerimin üstünde biten deri bir elbise giydim. Ayakkabı olarak siyah stilettolarımı tercih ettim. Üzerime siyah deri ceket ve onu tamamlayacak siyah bir askılı çanta aldım. Saçlarımın uçlarını maşa yaparak açık bıraktım. Makyaj olarak da eyelenir, rimel ve parlatıcı tercih ettim. Siyahlar içinde açık kumral saçlarım parlıyordu. Güzel görünüyordum.
Aras mesaj atarak geldiğini söylemişti. Berk ve Atalay evde olmadığı için hesap verme derdinden kurtularak evden çıktım. Aras arabasına yaslanmış ve sigara içiyordu. Kendisi de benim gibi simsiyah giyinmişti. Beni görünce sigarasını yere atıp ayağıyla ezdi ve başını kaldırarak ağır ağır süzdü. Hızlı adımlar atıp tam karşısında durdum. Dudaklarını yaladı. "Çok güzel görünüyorsun. Çok, çok güzel." Ben ne olduğunu anlamadan elimden tutup bir kere çevirdi ve sırtımı göğsüne yasladı.
"Bu güzelliği kimse görmesin istiyorum. Seni kendime saklamak istiyorum." Kulağımın altına bir öpücük kondurdu. Kendimden geçmeden önce kolları arasından çıktım. "Geç kalıyoruz." Arabaya doğru yürümeye başladım. Nefes alışverişlerim sıklaşmıştı. Aras'ın arkamdan güldüğünü duysam da ona dönmedim. Benden sonra Aras da yanıma oturunca sessiz bir şekilde ilerlemeye başladık.
Kısa bir süre sonra Aras bir bar'ın önünde durdu. Burası... Burası Berk'in barıydı!
"Ne?!" Sesimi alçaltma gereği duymadan bağırdım. "Ne bağırıyorsun kızım ya?" diyerek yüzünü buruşturdu Aras. "Bunu yapış olamazsın. B-burası Berk'in barı!" Aras sırıttı. "Biliyorum." dedi kayıtsız sesle. İnanamayan gözlerle ona baktım. Sonra omzuna geçirebildiğim en güçlü yumruğu geçirdim. "Ah!" diyerek diğer eliyle kolunu sıvazlamaya başladı. "Sen manyak mısın? Kendini öldürtmeye mi çalışıyorsun?!"
"Bebeğim, ilk öncelikle bağırma, kulaklarım sayende duyma yetisini kaybetti. İkinci olarak, abartma. Ben senin arkadaşın değil miyim? Ayrıca kocaman bar. Abin bizi görse bile bir açıklama yaparsın."
"Atalay da orada. Ayrıca senden hoşlanmıyor." Başını önüne çevirip bir şeyler mırıldandı ama anlamadım. "Hadi, gidiyoruz." diyerek arabadan indi ve yanıma gelip kapımı açtı. "İn Güneş."
"Hayır. Ölmek için gencim tamam mı?"
"Sırtlarım. Ya kendin gel ya da ben kendi yöntemimi uygulayayım."
"Yapamazsın!"
"Öyle bir yaparım ki." Oflayarak arabadan indim. Parmakları parmaklarıma temas edince irkilsem de geri çekilmedim. Girişe doğru yürümeye başladık. Siyahlarla çevrili girişin önünde iki kolon vardı. Yukarıda ise kocaman bir DARK yazısı vardı. Kapıda iki koruma ve önlerinde upuzun bir kuyruk vardı. Ben tereddütle bar'a bakarken Aras oldukça rahat bir şekilde yürüyordu. Kuyruğu geride bırakıp en öne geldik. Adının Selahattin olduğunu bildiğim iri yarı adam konuştu. "Aras bey, Güneş hanım, hoşgeldiniz." Önü açıp geçmemiz için yol verdi. Aras beni sürüklerken ben düşünüyordum. Burada tanınıyor muydu? Hol de yürürken aklımdaki soruyu sordum. "Burada tanınıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar (1)
Teen FictionBedenimi kendine çekti. Geriye kaçamıyordum, hapsolmuştum. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. İliklerime kadar hissettim korkuyu. Titredim, içim çıkana kadar ağlamak istedim. Hareket etsem beni öldürecekti. Nefes bile alamadım. "Ne istiyorsun?" Sesime korku...