Gözlerimi yeniden baş ağrılı bir güne açmıştım. Yüzümü buruşturarak doğruldum. Ayağa kalkıp banyoya ilerlediğim sırada dün giydiğim elbisemin hala üzerimde olduğunu gördüm. Komidinin üzerinden benim için koyulmuş olduğunu düşündüğm tayt ve sweati alıp yeniden banyoya ilerledim. Aynadaki görüntüm gerçekten berbattı. Rimelim dağılmış ve çizgiler halinde çeneme doğru ilerlemişti.
Suyu açıp yüzümü yıkadım ve makyajımı temizleyip üzerimi değiştirdim. Saçlarımı topuz yapıp odadan çıktım. Berk mutfakta bir şeylerle uğraşırken Ekin masaya kafasını koymuş uyuyordu. "Günaydın." dedim masaya otururken.
Berk çatık kaşlarıyla bana döndü ve Ekin'i işaret etti. "Şu sarışın bir uyansın, soracağım size." Oflayarak arkama yaslanırken Berk elindeki su bardağını bir anda Ekin'in yüzüne fırlattı.
Ağzı bir karış açık olarak Ekin anında uyanırken ellerini iki yana açtı. Berk gülerek tezgaha yaslanırken Ekin bir bana bir Berk'e dehşetle bakıyordu. Seslice güldüğüm sırada Ekin bir küfür savurdu. "Deli misin yoksa rol mu yapıyorsun?" dedi sinirle. Berk dediğini umursamayıp önümüze bir sandalye çekip oturdu ve kollarını göğsünde bağladı. "Anlatın şimdi. Gecenin bir saatinde, benden habersiz, yalan söylerek, bara gidip sarhoş olmak. Niye?"
Sert çıkan sesi irkilmeme neden olurken Ekin'e döndüm. O da aynı şekilde 'şimdi sıçtık' şeklinde bana bakıyordu. Anlatmaya başlamak için rahat bir pozisyon alırken elimi sweatin cebine atmamla parmaklarım sert bir şeyle temas etti.
Bunun ne olduğunu çok iyi biliyordum.
Korkuyla Berk'e döndüm. "Not." diye fisıldadım. Yüzü şaşkınlığa bürünürken yanıma geldi. Cebimden çıkardığımda bunun gerçekten not olduğunu gördüm. Titreyen parmaklıklarımla kağıdı açtım.
Şehirler saltanatlar çöker,
İyi insanlar her hikayede sonsuza dek yaşar.
Zaman doldu, hikaye çürüdü, iyi insanlar öldü.Parmaklarım mümkünmüş gibi daha da titrerken Berk elimden kağıdı alıp okudu. Ekin'de yanımıza doğru gelirken kağıda gözlerini gezdirdi.
Korkuyla yerimden kalkıp bir sağa, bir sola ilerlemeye başladım. "Ne diyor lan bu?" dedi Berk gözlerini kağıttan ayırmazken. "Bizim öldüğümüzü söylüyor. Bir şey yapacak Berk. Kan dökecek." Gözlerim dolmuştu. Ellerimle yüzümü kapatıp sakinleşmeye başladım. Berk elimden çekip beni tekrar sandalyeye oturdu. "Sakin ol Güneş. Bu şerefsiz her kimse bulacağız. Yanındayım tamam mı?"
Gözümden bir damla yaş akarken kolumu masaya yaslayıp avucumu alnıma yasladım. Sonra birden Berk'e doğru döndüm. "Notu cebime koyduğuna göre... Gece eve girmiş."
Berk hiddetle doğrulurken yumruğunu duvara geçerdi. "Oro-" Ekin Berk'in ağzını kapatırken hepimiz hala şoktaydık aslında. "Kim bu adam?" diye sordum yerimden kalkarken. "Bizden ne istiyor? Annem niye yanında? Bu notlar ne anlama geliyor?" Ardı arkası kesilmez sorularımın ardından masanın üzerindeki telefonum çalmaya başladı. Gözlerimi ekrana kaydırdım. Bilinmeyen numara...
Berk'e döndüm. "O." Berk benden önce davranıp telefonu açtı ve hoparlöre aldı. "Lan oros*pu çocuğu! Amacın ne senin? Açık açık konuşsana! Gizemi niye oynuyorsun?!"
Birkaç saniye sessizlik olduktan sonra aklımdan çıkmayan adamın sesi duyuldu. "Amacım mı? Önemli olan amacım değil. İnanın bana, olacak o kadar şeyden sonra sizin nedenlerinizin hiçbir önemi kalmayacak."
"Aileme dokunursan-" Berk'in sözünü gülerek kesti. "Dokunacağım."
Titrek bir nefes aldım. Dokunacaktı. "Ne yapacaksın!" diye bağırdım. "Öldürecek misin bizi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar (1)
Teen FictionBedenimi kendine çekti. Geriye kaçamıyordum, hapsolmuştum. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. İliklerime kadar hissettim korkuyu. Titredim, içim çıkana kadar ağlamak istedim. Hareket etsem beni öldürecekti. Nefes bile alamadım. "Ne istiyorsun?" Sesime korku...