Müziği açmayı unutmayın :)
Boynum gıdıklanıyordu. Hafif bir rüzgar vuruyor gibi hissediyordum. Daha sonra bir baskı ve ardından yumuşak bir dürtüyle kıpırdandım. Yumuşaklığın yerini ıslaklık alınca istemsizce tebessüm ettim. Gözlerimi ağır ağır kırparak açtım. Güzel Adam'ım hemen yanımda duruyordu. Bir elini saçlarıma götürdü ve yavaşça okşamaya başladı.
"Günaydın güzelim."
Gülümsedim. "Günaydın." Bir elimi yanağına koyup yeni çıkmaya başlamış sakallarını okşadım. Elimi huylandırsa da çok güzel hissettiriyordu. Aras'ın yanımda olmasını yeni kavrayan beynim sinyaller verirken donup kaldım. Geri çekilip tekrar doğruluğunu teyit etmeye çalıştım.
"Aras!" Gece gitmemişti... Buradaydı. Sorun burada olması değildi, sorun ev doluyken burada olmasıydı.
Aras yüzünü buruşturup yatakta geri kaydı. "Hep böyle bağırmak zorunda mısın?"
Bağırdığım için kendime kızıp tekrar Aras'a döndüm. "Herkes evde biliyorsun değil mi?"
Bileğimden tutup tekrar yatağa çekti. "Kimse evde değil. Çok sevgili babaannen diğerlerini de alıp İstanbul'da ki bütün akrabalarını gezmeye gitti."
"Sen bunu nereden biliyorsun?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Eve kapıyı çalarak girecektim bu sefer-"
"Ne!" diyerek kestim sözünü. "Babaaannem evde Aras! Sana bizi görmemesini söylemiştim."
"Sakin ol. Zaten sonra senin için vazgeçip balkonu tırmandım yine. Kapının önünden konuşmaları duydum. Oradan biliyorum."
Derin bir nefes vererek tekrar yatağıma oturdum. "Okula gitmeliyiz." dedim somurtarak. Burada yatarsam 3 gün uyurdum herhalde.
"Gitmeyelim, ne gereği var?" dedi Aras bir elini yanağıma koyarak. Başımı eline yasladım. "Üniversite sınavına gireceğiz biliyorsun değil mi? Dersleri kaçırmak istemiyorum. Hadi kalk."
"Senin yanındayken dışarıdaki dünya pek umurumda olmuyor." Gülümsedim. "Nasıl," dedim doğrularak. "13 yıldır nasıl vazgeçmedin?"
Gözlerimin en derinine baktı sanki. Suratı ifadesiz bir hal aldı ilk önce. Sonra dudağının bir kenarı yukarı kıvrıldı. "Bir yerde okumuştum; insanlar dünyaya yarım bir elma olarak gelirlermiş. Diğer yarılarını bulmak için. Bulamayanlar ölmüş, bulup da kaybedenler intihar etmiş. Bulanlar sonsuza kadar yaşamışlar. Ben seni buldum. Sen benim yıllarca aradığım diğer yanımsın. Önceki hayatımda, şimdi ki hayatımda... Sen benim her şeyimsin. Senden vazgeçmeyi istedim, ama yapamadım. Senden vazgeçmek, ölüme kendi ellerimle gitmekti. Sensiz ölmeyi bile istemedim."
Nutkum tutulmuş bir şekilde baktım Aras'a. İşte bu yüzden o benim Güzel Adamım'dı. Kalbi güzeldi, ruhu güzeldi. O bu dünya için fazla güzeldi.
"O kum havuzunda diğer yarımı bulmuştum ben aslında. Şimdi sen yanımdasın, ve ben artık yarım değilim. Anlıyosun değil mi beni?"
Titrek bir nefes aldım. Gözlerim dolmuştu. "Sen," dedim hala titreyen seslimle. "Benim mucizemsin." Ellerimi yanaklarına koyup yavaşça okşadım. Ben yüzünü severken elimin üzerine bir öpücük kondurdu. Duygularımız bizi sarıp sarmalarken bir bütün olduk. Orada bir kez daha anladım; dünyaya bir yarım olarak geliyorduk. Biz tamamlanmıştık. Birbirimizi kaybedersek, bu bizim ölümümüz olurdu.
***
Yazar'dan:
Genç kız son birkaç gündür yaptığı gibi deniz kenarına geldi yeniden. Burası onu rahatlatıyordu. Yüzüne çarpan rüzgar onun gerçekleri yoksaymamasını sağlıyordu. Kaçmıyordu. İyi geliyordu işte. Gerisini konuşmaya ne gerek vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar (1)
Teen FictionBedenimi kendine çekti. Geriye kaçamıyordum, hapsolmuştum. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. İliklerime kadar hissettim korkuyu. Titredim, içim çıkana kadar ağlamak istedim. Hareket etsem beni öldürecekti. Nefes bile alamadım. "Ne istiyorsun?" Sesime korku...