Birazdan oturup ağlayacaktım sanırım. Babaannemle salonda oturmuş, hayırsızlığımızın nedenini anlatıyorduk. "Babaanneciğim bak, belki yüzüncü defa söylüyorum ama ben kaçırıldım. Ölüyordum ya ben." dedim tekrardan.
"Ölmemişsin işte Zilli. Hala sapasağlamsın. Ha benim bir gözüm toprağa bakıyor da haberiniz yok. Hayırsızlar." deyip bastonunu bize salladı.
"Haklısın Sultanım." diye atıldı Atalay. Hemen yanaşıyordu pis.
Berk, normalde bütün vücudunu yaydığı kanepemde şuan dimdik oturuyordu.
"Çakır!" Bir de bu vardı. Babaannem doğduğu ilk günden beri Berk'e Çakır diyordu. Dedemin ismini yaşatmak istiyordu aslında. O yüzden o bir, Berk Çakır Demirel'di. Elbete bunu kimse bilmiyordu. Berk ölümüne kadar saklayacaktı büyük ihtimalle.
Berk omuzlarını dikleştirdi. "He babaanne?"
"Sen hala işsiz misin? Tüh tüh, yaban ellere gitti Çakırım. Yavrum üzülme ben seni yanıma alacağım. Eveririz sizi hatceynen."
Ben gülmemek için dudaklarımı birbirini bastırırken Atalay hiç gülmekten çekinmiyordu.
Berk homurdanarak bize bakarken arkasına yaslandı. "Everme beni babaanne. Ayrıca işim gücüm var benim. Sen al bunu," diyerek beni gösterdi. "Boş olan o çünkü."
Sıra yine bana geldiğinde korkarak babaanneme baktım. Hem suçu bana atma diyordu, hem de kendisi yapıyordu. "Zilli?"
"He babaannem?" dedim sakince.
"Sana koca buldum!" dedi babaannem gülerek. Cümleyi idrak edebildiğim an gözlerimi kocaman açtım. "Ne yaptın?" dedik Berk'le aynı anda.
"Ee, yaşın geldi geçiyor artık. Senin yaşındayken babanı doğrudum ben."
Gözlerimi birkaç saniye kapatıp açtım. "Babaanne, ben daha 18 yaşındayım."
Babaannem burun kıvırdı. "Ben onu bunu bilmem zilli. Yarın geliyor görücü. Babanı ben ikna ettim. Everecem seni."
Avucumun içiyle alnıma vurdum. "Sana inananamıyorum babaanne! Ben evlenmek istemiyorum ya." dedim yakınarak.
Babaannem bastonuyla dizlerime vurdu. "Boş konuşma zilli. Onlar geliyor, ha bende seni veriyorum."
Berk ve Atalay'a umut dolu gözlerle baktım. İkiside ciddileşmişti. "Pembem-" Berk konuşmaya kalmadan babaannem sözünü kesti. "Sakin ol Çakır. Sana da bulacam ha bi hayırlı kısmet. Ama bu kuduruku önce verecem."
"Kim bunlar?" dedim sinirle. Birazdan Pembe Sultana'a olan bütün saygımı yitirebilirdim.
"Ha bu Cemal'in oğlu vardı ya, Çınar. Onu alacağım sana."
Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Berk'le aynı anda "Sidikli Çınar mı?!" diye bağırdık. Babaannem bunu yapmış olamazdı... Çınar çocukluğunda sürekli altına yaptığı için Sidikli Çınar diyordu çocuklar sürekli. Tamam, birkaç kere bende dedim ama daha fazlası değil yani.
"O ne biçim söz öyle?" diyerek bastonunu savurdu. "Çınar bir beyefendi." dedi dikleşerek. Babaannemin birisi için kullandığı 'beyefendi' kelimesine mi, yoksa şuan ki duruşuna mı gülsem bilemiyordum.
Atalay boğazını temizledi. "Güneş pek boş sayılmaz Pembe Sultanım."
"Evet!" diyerek öne atıldım. "Benim görüştüğüm var babaanne. Olmaz yani, everemezsin beni!"
Babaannem kaşlarını çattı. "Kız kuduruk!" Kaşlarımı kaldırarak baktım bu sefer. Hiçbir şeyi beğenmiyordu kadın.
"Rahat duramadın demi? Sen çocukken de böyleydin. Koca meraklısı seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar (1)
Teen FictionBedenimi kendine çekti. Geriye kaçamıyordum, hapsolmuştum. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. İliklerime kadar hissettim korkuyu. Titredim, içim çıkana kadar ağlamak istedim. Hareket etsem beni öldürecekti. Nefes bile alamadım. "Ne istiyorsun?" Sesime korku...