the weeknd - hurt you
+
Aparkat.
Burnundan genzine akan kanı hissedebiliyordu. Bunun yanında sol kaburgasının çatladığını da. Çıt sesinin uğultuların arasından kulaklarına dolduğuna yemin edebilirdi. Lanet olsun, diye geçirdi içinden. Daha yeni iyileşiyordu, bunu neden kabul etmişti? Beyni bile başka telden çalıyordu, bir türlü odaklanmak bilmiyordu.
Sol kroşe.
Rakibinin, sağ elmacık kemiğine inen sol yumruğunun orada bir yarık oluşturduğunu söyleyebilirdi. Evet bunu da lanet olası kalabalığa rağmen duyabiliyordu. Bu akşam bunu kabul etmek hiç iyi bir fikir değildi, göt herif.
Sağ kroşe.
Gözlerini kapatıp kafasını iki yana salladı. Dişliğine rağmen dişlerinin kırılıp kırılmadığını merak etti.
Gözlerini rakibinin gözlerine çevirdi. Bu akşam bana acımaya ne dersin? Bu bakışların sahibi elbette bunu yapmayacaktı. O bakışlar kan akıtmaktan duyulan hazzı barındırıyordu.
Can havliyle bir yumruk daha savurdu. Rakibi bunu savurup sol kaburgasına bir yumruk daha salladı. Darbenin etkisiyle öne doğru eğildiğinde çenesine bir darbe daha aldı. Ardından başına, karnına, boşluklarına peşpeşe inen darbelerin ardından yere yığıldı.
Yanağı ıslak beton ile buluşurken gözleri kapandı. Dudakları duyduğu küfürler ve ıslıklar ile yukarı kıvrılırken bilinci yoğun bir karanlığa çekildi.
Uyandığında bir arabanın arka koltuğundaydı. Bu arabanın kime ait olduğunu gözlerini açmadan bile söyleyebilirdi. Arabanın içine dolu lanet olası Bombshell hakimdi.
Şakaklarını ovarak doğrulduğunda ön koltukların arasından kendisine uzatılan su şişesini ve ağrı kesici, öyle olduğuna inanmak istiyordu, drajeyi alıp arkasına yaslandı. Ağzına attığı drajeyi bir yudum suyla midesine yolladı ve gözlerini kapatıp kendini biraz sonra duyacağı azarlara hazırladı. Şimdi kendisiyle savaşıyordu. Jae Bum bunu oturduğu yerden hissedebiliyordu. Sonunda her zaman olduğu gibi, susup oturmak ona göre değildi, ağzını açtı ve yaşadığı hayal kırıklığını şu iki kelimeye sığdırdı.
"Söz vermiştin."
"Paraya ihtiyacım vardı."
Hala uğuldayan kulaklarına alaycı kahkahası doldu.
"Kazanabildin mi bari?"
Gözlerini açıp ona baktı. Yorgun görünüyordu. Yorucu bir gün geçirmiş olmalıydı. Yorucu bir işte çalışıyordu. Onun yerinde olsaydı kendini beğenmiş piçin teki olan patronuna bir dakikadan fazla sabredemezdi. Onun yerinde olsaydım...
Ellerini sarı saçlarından geçirip görünüşüne hiç yakışmayacak bir küfür savurdu. Bu küfür Jae Bum'un bile oturduğu yerde kıpırdanmasına neden oldu. O nadiren küfrederdi. Ve... Nadiren çığlık atardı. Ama şimdi ellerini birkaç kez direksiyona indirirken bütün öfkesini gırtlağından kopan bu beş saniyelik çığlığa sığdırmıştı. Ardından alnını direksiyona dayayıp birkaç derin nefes aldı. Biraz önceki tavırları sergileyen kendisi değilmiş gibi doğrulup duruşunu düzeltti. Boğazını temizledi ve gözlerini dikiz aynasına çevirip oradan gözlerini buldu. Gözyaşlarıyla parlıyordu.
"Bunu daha fazla yapamam." dedi ve başını iki yana salladı. "Bunu daha fazla yapamam Jae."
"Eun Ha..."
"Ben gelecek istiyorum Jae."
Dudakları bir şeyler söylemek için aralandı. Ancak havaya karışan nefesi sesler oluşturamadı. Dudaklarını birbirine bastırıp başını önüne eğdi. Bir şeyler söyle. Seni terk ediyor. Bakışlarını kaldırıp ona baktı. Parmaklarının gezinmekten asla usanmayacağı saçlarına baktı. Ardından bakışları parmak uçlarının gezinmekten büyük bir keyif aldığı yanaklarına çıktı. Beyaz teninin üstünde süzülen göz yaşlarını gördüğünde uzanıp silmek istedi; fakat çekindi. Bunu şaşkınlıkla fark etti.
"Bunu değiştirebilir miyim?" diye sordu, sadece.
Eun Ha başını öne eğip kafasını iki yana salladı.
"Sen sensin ve ben benim. Üzgünüm."
Üzgünüm.
Genç adam başka hiçbir şey söylemeden kapıyı açtı ve kendini ılık yaz yağmurunun altına attı.
Azur mavisi Golf, oradan uzaklaşırken arkasından bakmaya devam etti. Terk edildin.
Dizlerinin üstüne düşüp başını geriye attı. Daha ne kadar düşebilirsin?
Doğruldu ve o akşamdan kazandığı para ile bir taksi tutup eve döndü. Oturma odasına açılan kapıdan girip ayakkabılarını çıkarmadan ilerledi ve kendini en yakın koltuğa atıp gözlerini kapattı. Bilinci kapanmadan önce kendine okkalı bir küfür savurdu.
+
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stopline | Jae Bum
Fanfiction"Yah! Ölmek mi istiyorsun?" Genç adam arkasını dönüp gitmek üzereyken duyduğu bu soru üzerine elindeki bir çift boks eldivenini yerdeki su birikintisine fırlatıp iki adım ötedeki genç kadına yürüdü. Ellerini kadının yanaklarına yerleştirdi ve yüzün...