thomas daniel - since u been gone
+
Yeo Reum o sabah uyandığında bir süre içindeki sıkıntının nedenini anlamaya çalıştı. Neden, komodinin üzerindeki telefonuna uzattığı elinin yüzük parmağındaydı işte. Gülüşüne bile tahammül edemiyorum artık. Yeo Reum telefonuna ulaşamadan elini geri çekti ve diğer eliyle birlikte yüzüne götürdü. Boğazına yerleşen yumruyu yok etmek için yutkundu. Ancak bu, daha ziyade gözlerinin dolmasına neden oldu. Ellerini saçlarından geçirip ensesinde birleştirirken derin bir nefes aldı ve nefesi titrek bir şekilde geri karışırken havaya, gözlerini pencereye çevirdi. Hava o sabah yağmurluydu.
Yeo Reum neredeyse sürünerek yataktan çıktı ve enkaz halindeki bedenini banyoya sürükledi. Üzerindekileri çıkarıp kirli sepetine attı. Dün gece çıkarmaya üşendiği makyajını temizledi ve kendini suyun altına attı. Bir süre öylece bekledi. En azından bir gün bekleyebilirdin, öyle değil mi? Bu günü geçirmesini bekleyebilirdi. Bugünün onun için önemini biliyordu.
Yeniden derin bir nefes aldı ve aldığı nefesin vücudundaki yolculuğuna odaklandı. Bunu birkaç kez tekrarladıktan sonra duş başlığına odaklandı. Önce saçlarını yıkadı. Sonra vücudunu yıkadı. Durulandı ve küvetten çıkıp duvardaki metal raftan havlusunu aldı. Kurulandı. Saçlarını kurutup kahküllerine bigudi taktı ve odasına geri döndü. Dolabının önünde durdu. Elleri bir alışkanlığın getirisi ile boynundaki kolye ucuna dokundu. Sonra birden ne yaptığını fark etti. Gözleri aynada parmak uçları arasındaki kolye ucuna takıldı. O an içinden yükselen öfkeyle kolyeyi çekip aldı boynundan. Zincirin etrafında bir yumruk haline gelen eli, gücü çekilmişcesine yanına düşerken gözleri aynadaki aksini buldu, dudaklarına takıldı. Gülüşüne bile tahammül edemiyorum artık.
Genç kadın kahkahalara boğuldu.
Dakikalar sonra oturduğu yerden alarm sesiyle kalktı. Biraz önce ve adımlarını oraya yöneltti. Bu sırada avcunu açıp kolyenin yere düşmesine izin verdi. Akşam eve geldiğinde bu kolyenin yine karşısına çıkacağını görrmezden gelerek telefonunu aldı ve alarmı kapatıp dolabın önüne geçti. Askıdan mavi, keten etek-ceket takımını çıkardı. İçine beyaz, ip askılı, saten bir bluz seçti. Bunlarla birlikte seçtiği iç çamaşırı takımını da yatağın üzerine bırakıp makyaj masasına ilerledi.
Şeftali tonlarının hakim olduğu hafif bir makyaj yaptı. Saçlarını topladı ve kahküllerindeki bigudiyi çıkarıp düzeltti. Çantasını ve telefonunu alıp robotik adımlarla mutfağa ilerledi.
Kahvaltı için kendine yeşil çay demledi ve yanına iki gece önce yaptığı meyveli kekten aldı. Mutfak barına ilerledi ve tabureye yerleşti. Çayını yudumlarken telefonunun tezgahın üzerinde titrediğini duyduğunda kekine uzanan elini telefona çevirdi. Telefonu alıp ekrana baktı.
Kimden: Grup Lideri Hyuk-sshi
"Hyun Bin-sshi toplantıyı bir akşam yemeğinde yapmak istediğini söyledi. Bir randevu ayarlayabilir misin?"
Sesini duyamasa bile bıkkınlığını hissedebiliyordu Yeo Reum. Neden dünyanın bütün sorunlu insanları bu ajansı buluyordu? İç geçirdi ve Cha Hyuk'a bir mesaj attı.
Kime: Grup Lideri Hyuk-sshi
"Her zamanki yerde?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stopline | Jae Bum
Fanfic"Yah! Ölmek mi istiyorsun?" Genç adam arkasını dönüp gitmek üzereyken duyduğu bu soru üzerine elindeki bir çift boks eldivenini yerdeki su birikintisine fırlatıp iki adım ötedeki genç kadına yürüdü. Ellerini kadının yanaklarına yerleştirdi ve yüzün...