xxii.

315 32 37
                                    

risso x jida - lullaby

+

“O cümleyi aklından silmek için ne yapabilirim Yeo Reum-ah?”

Adamın parmağı alt dudağında karıncalanmaya neden olacak kadar yakındı hala. Bakışları ise kadının dudaklarındaydı. Jae Bum bir kez daha kadının dolgun dudaklarının, dudaklarında nasıl hissettireceğini düşündü. Gayriihtiyari dili alt dudağını gezindi.

Gözlerini kadının gözlerine çıkardı ve kadının sakin bakışları ile karşılaştı. Ancak bakışlarındaki bu sakinliğe rağmen gözbebekleri büyümüştü. Bununla beraber hızlanan nabzını saçlarının açıkta bıraktığı boynu ele veriyordu. Genç kadın yutkundu. Dudakları aralandı ve aralanan dudaklarından titrek bir nefes döküldü.

Jae Bum bakışlarını yeniden gözlerine çıkardı. Aklından biraz önceki düşünceyi silmeye çalışırken “Bu yanlış,” dedi, kendi kendine. Ardından yavaşça ona doğru döndü. Diğer elini uzatıp kadının gözlerini rahatsız eden kaküllerini düzeltti. Ardından tıpkı onun gibi yüz üstü yatıp ellerini çenesinin altında birleştirdi. Gözlerini yerdeki nilüfer çiçeğine çevirdi.

“Bu sorunun cevabını bulacağım.” diye fısıldadı.

“Neden?” diye fısıldadı, kadın.

Jae Bum bakışlarını ona çevirdi. Sadece... Sorunun cevabını kendi içinde bile cevaplayamadı. Bakışlarını kaçırıp konuştu.

“Arkadaşlar,” diye başladı, “...birbirleri hakkında endişelenir Yeo Reum.”

Ama, diye devam etti içinden, insan arkadaşının dudaklarının nasıl hissettirdiğini merak eder mi?

Genç kadın bir süre daha sessiz kaldığında yeniden ona baktı Jae Bum. Aynı pozisyonda uzanmaya devam ediyordu kadın. Sadece artık yanağını koymuştu ellerinin üzerine. Çenesinde biraz önceki baskıdan dolayı hafif bir kızarıklık vardı şimdi. Sol elinin üstü de hafifçe kızarmıştı. Kadını taklit etti. Yanağını ellerinin üzerine yatırdı.

Sakindi. Kadının iki haliyle tanışmıştı zaten halihazırda. Ya çok sakindi ya da histerik. Jae Bum merak ediyordu, sergi salonunda ya da birkaç saat önce karşılaştığı o afacan kız çocuğunu bir daha görebilir miydi? Görmek istiyordu.

Bünyesindeki alkolün de etkisiyle mayışmaya başladı. Göz kapakları artık yarı kapalı hale gelmişti. Görüşü netliğini kaybediyordu. Neden hep böyle oluyordu? Kendi evinde, sadece ona ait gecelerde uyku neden onu bulmuyordu? Bilinci bu ve buna benzer sorularla karanlığa çekilirken kulağına kadının hırıltılı nefesi çalındı. Dudakları belli belirsiz yukarı kıvrıldı. Genç kadın uyuyordu.

-

“Jae Bum?”

Çenesi ağrıyor ve avuç içi sızlıyordu. Ya kaburgaları? Onu saymıyordu bile. Gözlerini bir kez daha kendine hitap eden ses ile araladığında karşısında Yeo Reum’ı buldu.

“Uyan hadi. Ah, elinin üstüne yatmışsın.” dedi, azarlar gibi bir ses tonuyla.

“İyiyim,” derken aynı zamanda yüzünü buruşturarak doğruldu.

“Ben geç kalıyorum. Hazırlanıp hemen çıkacağım. Sen istersen biraz daha uyuyabilirsin. Dolapta yiyecek bir şeyler var.”

Yeo Reum bunları sıralarken yatak odasına doğru gidiyordu. Kısa bir süre sonra akşamki kıyafetleriyle geri döndü. Sadece makyajını tazelemiş ve saçlarını ensesinde topuz yapıp kaküllerini düzeltmişti. Çıkış kapısına ilerlerken yeniden konuşmaya başladı.

Stopline | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin