xxxiv.

292 33 26
                                    

the chainsmokers - this feeling

-

“Jae Bum?”

Genç kadın elindekileri yere bırakıp kapıyı kapatırken karanlık daireye doğru bir kez daha seslendi. Evde yok muydu? Çantasını çıkarıp askıya astı ve yerdeki torbaları alıp karanlık oturma odasını geçerek mutfağa ilerledi. Dirseğiyle ışığı açıp elindekileri bırakmak için masaya döndüğünde dudaklarından şaşkınlık ve korku karışımı küçük bir çığlık kurtuldu.

“Jae Bum.” dedi aldığı nefesi verirken. “Beni korkuttun.”

Ancak adam tepki vermeden elindeki telefona baktığını fark ettiğinde girdiği şaka modundan sıyrılıp tereddütle yanına ilerledi. Gözlerini adamın elindeki telefona çevirmeden önce bir kez daha seslendi.

“Jae?”

Yine hitabına bir karşılık bulamadığında bakışlarını telefona indirdi. Ekran karanlıktı. Yavaşça sandalyeyi çekip oturdu. Uzanıp elinden telefonu aldı. Ellerini yüzünün iki yanına yerleştirip yüzünü kendine çevirdi.

“Jae Bum? Ne oldu?”

Dış dünyadan soyutlanmış gibi bakıyordu.

“Jae Bum, beni korkutuyorsun.”

Sonunda bir yaşam belirtisi göstererek gözlerini kapattı. Derin bir nefes alıp geri verdi. Ardından kadının ellerini kendinden uzaklaştı. Göz teması kurmaktan kaçınarak alçak; fakat net bir sesle konuştu.

“Gitmeni istiyorum Yeo Reum.”

“Jae B-...”

Bu kez gözlerine baktı Jae Bum, soğuk gözlerle. Soğuk bir ses tonu ile yeniden konuştu.

“Gitmeni istiyorum. Bunu anlamak bu kadar zor mu? Git.”

Boğazında hissettiği acı tadı gidermek için yutkunmaya çalıştı. Yapamadı. Yavaşça ayağa kalktı. Sakin adımlarla kapıya ilerledi. Çantasını alıp kapıdan çıktı. Asansörü çağırdı ama onu bekleyecek kadar sabırlı değildi. Koşarak merdivenlerden indi. Kendini sokağa attığında bir duvara çarpmış gibi durdu. Olduğu yere çöktü.

Çizgi film karakterleri gibi başına düşen bir örs ile yerle bir olmuş gibi hissediyordu. Kollarını dizlerinin etrafına sardı ve alnını koluna dayadı. Önce düzgün nefes alıp vermeyi başarabilmeli, sonra da gözlerinden süzülen aptal gözyaşlarını silebilmeliydi.

Sakin ol Reum-ie.

Ne kadar daha orada öylece oturmuş sakinleşmeye çalıştığını bilmiyordu. Bu sırada bir kez bütünüyle nefes almayı unutmuş bir kez de o aptal ağlama krizlerinden birini geçirmişti. Neyi vardı böyle? Durup dururken ağlamaktan artık iyice sıkılmıştı. Ayağa kalktı ve evine doğru yürümeye başladı.

Eve geldiğinde doğruca yatak odasına gitti. Çantasını yerde bırakıp üzerindekilerden kurtuldu. Ardından iç çamaşırlarıyla yatağa tırmandı. Biraz uyursa daha iyi hissedecekti. Gözlerini kapattı.

Gecenin bir yarısı uyandı. Yataktan kalkıp banyoya ilerledi. Makyajını temizledi, İç çamaşırlarından kurtuldu ve kendini suyun altına attı.

Odasına geri döndü. Külotunu giyip üzerine bir tişört geçirdi. Makyaj masasının üstündeki bilgisayarını aldı ve yatağa oturdu. Maillerini kontrol etti. Mail ile ona gönderilen sunumlara göz attı. Ardından bilgisayarını kapatıp biraz kitap okumaya çalıştı. Ancak zihninin bir kenarında hep o dönüyordu.

Stopline | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin