sara farell - dancing with a stranger
+
“Sen anlat.”
Ellerinde birer kap dondurma ile parkın içindeki patikada yürüyorlardı. Banklarda, çimlerin üzerinde oturan insanlar, oyun oynayan çocuklar ve onlar gibi patika boyunca yürüyen insanlar vardı. Hava bir yaz akşamına göre biraz serindi. Esen rüzgar Sharon gülünün kokusunu onlara taşıyordu.
“Neyi anlatayım?”
Jae Bum’un sorusu üzerine plastik kaşığa aldığı kavunlu dondurmayı ağzına atıp ona baktı.
“Hımm.” dedi ve onun bir adım önüne geçip ona bakarken geri geri yürümeye başladı. “Barmaid arkadaşın, Ruby yani Su Jung,...” dedi ve yeniden önüne döndü. Jae Bum’un bir adım önünde ayaklarına bakarak yürürken devam etti, “...günlerinin bardaki herkesin günlerinden daha kötü olduğunu söylemişti. Neden öyle söyledi?”
“Abartmayı seviyor.”
“Alınma ama yüzüne baktığımda sana inanmaktansa ona inanası geliyor insanın.”
Yeo Reum, onun gülüşünü duyduğunda arkasına baktı. Duruyor olduğunu gördüğünde o da durdu.
“Son birkaç aydır pek iyi günler geçirdiğimi söyleyemem.”
“Neden?”
“Lisansımı kaybettim. Sanırım o kadar berbat birine dönüştüm ki kız arkadaşım, Eun Ha, beni terk etti.”
“Eun Ha? Like Eun Ha?”
Jae Bum başını salladı.
“Terk edilenlerin resmi sponsoru.”
Yeo Reum başını sola yatırıp güldü. Ancak hemen sonra dudaklarını birbirine bastırıp başını önüne eğdi. Gözlerini kapatıp yutkundu. Kulağına dolan kelimeleri duymazdan gelmeye çalışarak aklına ilk gelen soruyu sordu.
“Lisansını nasıl kaybettin?”
Jae Bum’un aldığı nefesi sıkıntılı bir şekilde geri verdiğini fark ettiğinde ona baktı.
“Bu...” dedi ve duraksadı. “Bu sanırım şu an anlatmak istediğim bir şey değil.”
Yeo Reum dikkatle onun yüzünü inceledi. Sonra anlayışlı bir ses tonu ile “Anladım,” dedi ve adımlarını izlemeye koyuldu.
“Bisiklet sürmeyi sever misin?”
Kafasını kaldırıp önce Jae Bum’a sonra Jae Bum’un baktığı yöne baktı. Boylarına ve renklerine göre sıralanmış bisikletleri fark ettiğinde durdu.
Bisiklet sürmeyi sever miydi? Bayılırdı. Eskiden. Onuncu yaşının yaz tatiline kadar. O zamandan beri bisiklet ona; kırık sağ kolunu ve sol bacağını, çatlamış köprücük kemiğini ve zehir olmuş yaz tatilini anımsatıyordu. Ama ona bunları anlatmak yerine yüzünü buruşturup kısaca hoşlanmam, dedi.
“Neden?”
Omuz çekti. Psikolojik olarak köprücük kemiğinin acıdığını hissederek sol elini oraya götürdü.
“Bilmem.”
Çantasından telefonunu çıkarıp saate baktı. Ağzı şaşkınlıkla açılırken ona döndü.
“Saat on bire geliyor.”
Jae Bum kaşlarını kaldırıp saatine baktı.
“Eve gitsem iyi olur.” dedi, Yeo Reum belirgin bir isteksizlikle. Bunun sebebinin ne olduğunu düşündü. Evinin onda uyandırdığı hisler mi yoksa genç adamdan ayrılma isteksizliği mi? Sağına soluna bakınıp parkın tam olarak neresinde olduğunu anlamaya çalışırken. Evinin buraya on – on beş dakikalık yürüyüş mesafesinde olduğunu fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stopline | Jae Bum
Fanfiction"Yah! Ölmek mi istiyorsun?" Genç adam arkasını dönüp gitmek üzereyken duyduğu bu soru üzerine elindeki bir çift boks eldivenini yerdeki su birikintisine fırlatıp iki adım ötedeki genç kadına yürüdü. Ellerini kadının yanaklarına yerleştirdi ve yüzün...