xxiii.

359 35 40
                                    

kim feel - hallelujah

+

“Aç mısın? Sana bir şeyler hazırlayacağım.”

Cevabını beklemeden mutfağa yönelen Yeo Reum’ın peşinden ilerledi. Aç olmalıydı. En son sabah Su Jung’da bir şeyler atıştırmıştı. Ama aç hissetmiyordu. Yine de sessiz kalıp bar masasına ilerledi ve bar taburesine oturup genç kadının sadece tezgah altı lambalarının loş bir aydınlatma sağladığı mutfakta gezinen siluetini izlemeye başladı. İnce fiziğini, içinde neredeyse kaybolduğu ince bir tişörtün ardına gizlenmişti. Bu, bedenini olduğundan daha ufak ve daha kırılgan göstermişti. Tepesinde topuz yaptığı saçlarından birkaç tutam ensesine dökülmüş, kakülleri ise her zamankinin aksine düzensizdi.

Uyuyordu beyinsiz herif, herhalde öyle olacak.

İçinden kendine bir küfür daha savurdu. Burada ne yapıyordu? Neden buraya gelmişti? Jin Young ile Jackson’ı bulabilirdi. Duymak istemediklerimi söylemekten kaçınmazlardı, diye hatırlattı kendine. Bu yüzden buradaydı işte. Gecenin bir vakti onu uykusundan uyandırmış olmasına rağmen bunun hakkında sitem etmemiş, onu sorguya çekmemişti. Şimdi de kalkmış -Yeo Reum’ın ağzını kocaman açarak esnemesiyle dikkati dağıldı, ki bu kaçıncı esneyişiydi sayamamıştı- uykusuzluktan ölmesine rağmen ona sandviç hazırlıyordu.

“İşte hazır,” dedi ve streç filme sarıp ikiye böldüğü sandviçi önüne bıraktı. “Hepsini bitir,” diye uyarırken dolaba ilerledi ve bir kutu süt çıkarıp tezgahın üstündeki kupa askılığından bir tanene biraz koydu. Ardından bunu mikrodalgaya koyup biraz ısıttıktan sonra Jae Bum’un önüne koydu.

“Ilık süt. Annem uyuyamadığımda süt ısıtırdı. Hala iyi geliyor.”

Önündekilere öylece bakmaya devam ettiğinde Yeo Reum yeniden konuştu.

“Jae Bum?”

Gözlerini birkaç kez kırpıp ona endişeyle bakan Yeo Reum’a baktı.

“Teşekkür ederim.”

Yeo Reum karşısındaki bar taburesine oturup dirseklerini masaya dayadı ve yüzünü elleri arasına aldı. Esnemelerini gizlemeye çalışarak orada oturdu. Jae Bum, ona uyumaya devam etmesini söylemek istedi. Ancak hemen sonra bunu istemediğini fark etti. Genç kadının yanında kalmaya devam etmesini istiyordu. Bu yüzden sandviçini bitirene kadar tek kelime etmedi.

“Yatmalısın Yeo Reum.” dedi, sütün son yudumunu içip. “Ben de gideceğim şimdi.”

Yeo Reum hala ellerinin arasında tuttuğu başını iki yana salladı.

“Uykum yok.”

“Gözlerini zor açıyorsun Yeo Reum.”

Genç adın gözlerini biraz daha açıp sırtını dikleştirdi.

“Gitmeni istemiyorum. Gidersen uyuyamayacağım. Çünkü aklım sende kalacak.”

Gerçekten de eğer şimdi giderse genç kadının onun hakkında endişelenmeye devam edip etmeyeceğini merak etti Jae Bum.

“Ben iyiyim. Endişelendirdiğim için özür dilerim. Bu saatte buraya gelmemeliydim.”

“Ama buradasın değil mi?”

Stopline | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin