xxx.

344 35 23
                                    

michl - better with you

+

Kadının, göğsüne çarpan sıcak nefesi ile uyandı. Burnuna şampuan kokusu dolarken gözlerini yavaşça araladı. Dudakları gayriihtiyari yukarı kıvrılırken yüzünü kadının saçlarına biraz daha gömdü. Kollarının arasındaki narin bedeni biraz daha sıkı sardı. Biraz kıpırdandığında uyandığını düşünse de kadının, yüzünü göğsüne biraz daha gömdüğünü ve elini omzuna çıkardığını fark ettiğinde sadece kolları arasında kendi yerini aldığını anladı. Diğer eli göğsünün üstünde birer yumruk haline geldi. Hızlanmaya başlayan kalp atışlarının onu uyandıracağından korktu Jae Bum.

Kaçmadı, diye düşündü. Gözlerinde o değişimi görmedim. Bunun yanında kadının çıplak bedeni, kolları arasındaydı. Tamamen kokusuyla sarmalanmış durumdaydı.

Bu olayı hiç kimseye anlatmamıştı. O sıralar Şangay'da olan Jackson bile olanları onun ağzından hiç dinlememişti. Ailesine bile anlatamamış ki. Onları en son görüşünün üzerinden kaç ay geçmişti? Telefonlarına bile dönmüyordu. Nasıl olmuştu da bu kadına anlatabilmişti? Kaçıp gidebilirdi. Daha ilk kelimeler ağzından çıktığında oradan kaçıp gitmek istemişti. Daha o anda pişman olmuştu o kelimelerin ağzından çıkmasına izin verdiği için. Belki de ilk kez kadının bakışlarında o yargıcı görecekti. Ya onu bir daha göremezsem? Kalbi bu düşünceyle ezilmişti.

Yeo Reum kolları arasına kıpırdandığında geri çekilip ona baktı. Genç kadın yüzünü ona çevirmişti şimdi. Dudakları aralanmış ve aralanan dudaklarından yine her zamanki melodi dökülüyordu. İşte hala buradasın, diye geçirdi içinden kadının kaküllerini düzeltirken.

Bu kadın ona iyi geliyordu. Bütünüyle. Peki ya ona karşı gerçekten ne hissediyordu? Ondan hoşlanıyor muydu? Bu kadar basit değil. Kadına karşı hissettiği şeyleri tanımlayamıyordu. Bir süreliğine hayatının merkezine koyduğu Eun Ha ile ilk zamanlarında ona karşı hissettiği şeylerden farklıydı. Eun Ha... Nereden gelmişti şimdi aklına? Eun Ha'yı aklından savuşturdu.

Gözlerini yeniden Yeo Reum'a çevirdi. Dudaklarını yavaşça alnına yaklaştırıp oraya hayalet bir öpücük bıraktı. Sırt üstü yattı ve gözlerini duvardaki üç Monet'e dikti. Nilüferler. Buraya taşındığı günü hatırladı, genç kadının. O güne ait anılar zihnine doluştu. Eline, yüzüne ve hatta kıyafetlerine boya bulaşmış, o haliyle afacan bir çocuğu anımsatan genç kadını anımsadığında yeniden gülümsedi. O günden bugüne fazla anı biriktirmemişlerdi; ancak onu uzun bir süredir tanıyor gibi hissediyordu.

Yeo Reum'ın onun yeni yatış pozisyonuna uyum sağlamak için kıpırdandı. Genç kadın bir bacağını onun bacağının üstüne atarken başını göğsüne yerleştirdi ve kolunu gevşekçe beline doladı.

Yüzünde gülümseme ile gözleri yavaş yavaş kapanırken uzun zaman sonra ilk kez bu kadar huzurlu hissediyordu.

-

Gözlerini açtığında yatağında tek başınaydı. Nerede? İçine çöken huzursuzluğu ile doğruldu. Sadece çekip gitmiş miydi? Yataktan çıkıp yerdeki külotunu ve bluzunu giydi. Pantolonunu ve sutyenini alıp banyoya gitmek için odadan çıktığında öylece kalakaldı.

Gitmemiş.

Ona sırtı dönük bir şekilde tezgahta bir şeyler yapan adama şaşkınlıkla bakmaya devam etti. Oysa daha yatağındayken evi saran vanilya kokusuna dikkat etseydi evde başka birinin var olduğunu fark edebilirdi. Şaşkın bakışları biraz sonra adamın şaşkın bakışları ile karşılaştığında gözlerini birkaç kez kırpıp hafifçe öksürerek boğazını temizledi.

Stopline | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin