vii.

360 47 59
                                    

ashe - moral of the story

+

Sesin geldiği yöne baktı. Tanıdık; fakat yirmi dört saat önceye göre daha hasarlı olan bu yüzü gördüğünde kaşlarının endişeyle çatılmasına engel olamadı. Genç adamın elmacık kemiğindeki yara daha da açılmış, burun kemiğinde ise yeni bir yarık oluşmuştu. Dudağının kenarı bu akşam yeniden patlamıştı. Yeo Reum taze kanı orada görebiliyordu.

"Ne oldu?" diye sordu Yeo Reum, kendini tutamayıp. Daha önce kaşları ile kendini çoktan belli etmiş endişesi şimdi sesine de sinmişti.

Jae Bum başını önemli değil, der gibi iki yana sallayarak genç kadının yanındaki bar taburesine yerleşti. Bu sırada elini sol kaburgasının üzerine koyup yüzünü buruşturmuştu. Derin bir nefes aldı ve aldığı nefesi geri verirken "Bir de diğerini gör." diye mırıldandı.

"Bu kez kazandın mı?"

Soruyu soran barın arkasındaki Ruby’ydi. Yüzünde alaylı bir gülüşle Jae Bum’a bakıyordu. Onun bu haline üzülmüş ya da şaşırmış gibi görünmüyordu. Yeo Reum neyi kazanmış olabileceğini merak ederek bakışlarını Jae Bum’a çevirdi.

"Çaylaktı. Alnında para için buradayım, yazıyordu."

Neden bahsediyorlar? Yeo Reum bakışlarını merakla Ruby’ye çevirdi.

"Ah, senin alnında yazdığı gibi mi?" dedi Ruby alaylı tavrını sürdürerek. Jae Bum, abartılı ve yapmacıklığı tınısından bile hissedilen bir kahkaha attığında Yeo Reum dikkatini yeniden ona çevirdi.

"Çok komik." dedi ve önüne dökülen ıslak saçlarını geriye iterek Yeo Reum’a döndü.

"Kötü bir gün mü?" diye sordu, çenesiyle Ruby'nin bar masasının üzerinde hazırladığı kokteyli işaret ederek.

Yeo Reum bakışlarını önündeki kokteyl bardağına çevirirken omuz çekti.

"Seninki kadar değil sanırım."

Adamın güldüğünü duyduğunda yeniden ona baktı.

"İnan bana buradaki kimsenin günü, Jae'nin herhangi bir günü kadar kötü değildir. O, esas kaybeden."

Konuşan yine Ruby’ydi. Jae Bum’un gözlerini devirerek "Ah. İşine bak Su Jung." demesi üzerine Ruby sırıtarak Yeo Reum'a göz kırpıp kokteylleri önlerine itti ve barın diğer tarafındaki müşteriye doğru yürüdü. Yeo Reum bir süre Ruby’yi izlemeye devam ettikten sonra hafifçe boğazını temizleyerek bakışlarını önündeki bardağa indirdi. Kokteylinden küçük bir yudum alırken Jae Bum'a kaçamak bir bakış attı. Bu sabah konuşmak istediği kişi o değil miydi? Şimdi neden bildiği bütün kelimeleri unutmuş gibi davranıyordu? Yeniden boğazını temizledi. Bakışlarını ellerindeki kokteyle indirdi. Kokteylden aldığı birkaç yudumun ardından nihayet konuşabildi.

"Dün gece için özür dilerim."

"Ne için?"

"Birden çekip gittiğim için."

Adamın iç çektiğini duyduğunda yeniden ona baktı. O da tıpkı Yeo Reum gibi önündeki kokteyle bakıyordu. Henüz bir yudum bile almamıştı. Elinin hala kaburgasının üzerinde olduğunu fark etti Yeo Reum. Orada daireler çiziyordu. Bakışlarını yeniden yüzüne çıkardığında kendisini izleyen bir çift yorgun göz ile karşılaştı.

“Sorun değil. Sadece endişelendim, iyi görünmüyordun.”

“İyiyim.” diye mırıldanırken önüne döndü.

Stopline | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin