iii.

486 52 18
                                    

a.harlana - my dear, i will think of you

+

“Bu yeni. Bunu denemelisin.”

Kaşlarını çatıp önündeki uzun bardağın içindeki kokteyle baktı genç adam. Ardından dalgın bakışlarını barın gerisinde beklenti ile ona bakan kişiye çevirdi. Tepesinde sıkı bir şekilde topladığı yakut kırmızısı saçları bu bar ışığında daha dikkat çekici duruyordu. Gözleri üzerindeki beyaz gömleğin yakasındaki rozete kaydı.

Ruby.

Yakut.

Oh Su Jung’un son dört yıldır bu saç renginde ısrar etmesinin nedeni buydu. Daha bara girer girmez fark ediliyordu. Bu da onu barın simgesi haline getiriyordu. Jae Bum birkaç defa bu bardan kırmızı saçlı kızın barı olarak bahsedildiğini duymuştu. Oysa barın sahibi bile değildi.

“Beynine fazla darbe almış olmalısın.” dediğinde gözlerini yeniden Su Jung’a çıkardı. Ona boş gözlerle baktığında Su Jung bir kahkaha atıp kokteyl bardağını işaret etti.

“Nasıl içeceğini mi unuttun?”

Jae Bum sekiz yıllık arkadaşlıklarının bir ödevi olarak bu esprisine güldü ve kafasını iki yana salladı. İç geçirip bardağı kavradı ve kokteylden bir yudum aldı.

Su Jung neşeyle ellerini çenesinin altında birleştirip sordu.

“Nasıl?”

“Nasıl olduğunu biliyorsun.” dediğinde genç kadının yüzünde geniş bir gülümseme belirdi. Ona, benzer bir gülümsemeyle karşılık verip kokteylden bir yudum daha aldı.

İlk içildiğinde damağa tatlı gelen; ancak mideye olan yolculuğuna gırtlağında yakıcı bir his bırakarak devam eden bir karışımdı. Su Jung, bunun adını diğer kokteyllerine koyduğu şaşalı isimlerin aksine Like Eun Ha koymuştu ve şöyle eklemişti:

“İçtiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın.”

Anlamıştı.

Jae Bum, şu anda Eun Ha’yı bundan daha iyi anlatamazdı.

Su Jung diğer müşterilerle ilgilenmek için onu bir süreliğine yalnız bıraktı. Ve işte yine oradaydı. Teorik olarak ayrıldıkları yer olarak kabul ettiği dairesinin kapısının ağzındaydı. Barın uğultularına kulakları şu kelimeler ile kapalıydı: Umarım artık kendine iyi davranmaya başlayabilirsin Jae.

Gözlerini kapatıp başını iki yana salladı ve kokteylinden bir yudum daha aldı. Vay be, diye düşündü kokteyl gırtlağından kayarken. Votkanın gırtlağındaki yakıcı hissin nedeni olduğunu biliyordu ama damağındaki tatlılık nereden geliyordu? Onu kokteyli hazırlarken izlemeliydi. Ama bir süredir olduğu gibi beyni yine ona yüklenen sorumluluğu yerine getirmiyordu.

Gözleri barın köşesinde bir çifte kokteyl hazırlayan Su Jung’u buldu. Yüzünde gururlu bir gülümseme ile elindeki shakerı sallıyor ve onlara bir şey anlatıyordu.

Eun Ha'yı buraya getirdiği ve Su Jung'la tanıştırdığı geceyi hatırladı. Eun Ha, şu an merakla Su Jung'u dinleyen kadın gibi değildi. Daha çok burada ne işimiz var, diye bağıran bakışlarla Jae Bum'a bakıyordu.

Stopline | Jae BumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin