Elleri titrerken büyümüş gözleri bir sağa bir sola gidiyordu Jisung'un. Önünde duran menünün kapağını açmaya korkuyordu
Șu anda bir Fransız restoranındaydılar ve Minho karşısına geçmiş bacak bacak üstüne atarken şarabını yudumluyordu
Gözlerini restoranda gezdirip buradaki en ucuz şeyin kaç bin dolar olabileceğini düşünüyordu Jisung. Kesinlikle alışık olmadığı bir yerdi, ona çok yabancıydı. Ama Minho gayet rahattı. Menüde gözlerini gezdirip Jisung'un nasıl telaffuz edildiğini bile bilmediği bir yemekten iki tane sipariş etti. Menüdeki en pahalı yemeği sipariş etmemiş olması için dua ediyordu Jisung
Garson menüleri alıp yanlarından ayrılırken gülümseyerek Jisung'a döndü Minho. Aşırı gergin olmasına rağmen gülümsemeye çalıştı Jisung da
Öğle saatlerinde Minho aramış ve bu akşam onu yemeğe çıkarmak istediğini söylemişti. Bunu Jisung yapmayı planlıyordu aslında ama onun planına göre böyle zengin işi bir yere falan gitmeyeceklerdi. Küçük ve şirin bir aile restoranı hayal etmişti Jisung, fiyatları makul bir restoran en azından....
Şimdi Minho ortadan ayırdığı ve tel tel görünen, onu daha da yakışıklı gösteren kızıl saçları ile karşısına geçip ona üstün olduğunu belli eden bakışlar atınca yerinde gittikçe küçülüyordu Jisung. Buraya geleceklerini tahmin etmediği için basit bir tişört giyip yuvarlak gözlüklerini takmıştı o, Minho'nun ise her zaman ki haliydi
Aslında Minho'yu bu halde görmek hoşuna gitmişti. Birkaç gündür çok dalgın ve çökmüş görünüyordu ama şu an kendinde gibiydi
Yerinde rahatsızca kıpırdanırken "Keşke buraya geleceğimizi söyleseydin" diye mırıldandı "Daha iyi giyinirdim..."
"Gerek yok" șarabından bir yudum aldı "Zaten yeterince yakışıyorsun buraya"
Aniden gelen gülme isteği ile kapattı yüzünü Jisung. Minho geri gelmişti, hem de flörtçü Minho...
Bıyık altından gülerken tekrar şarabını içti Minho. Bardağını masaya bırakıp dirseklerini masaya yasladı
"Konuşmak istediğim bir şey var"
Iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek gergin görünen Jisung'a baktı
"Daha önce hiç ralli izledin mi?"
Bakışları aşağıya kayarken "Kazanın old-" diye başladı ama Minho saniyesinde elini kaldırıp "Tamam sus" dedi
"Başka izledin mi?"
Bir süre düşündü Jisung. En sonunda masum bakışlarını Minho ile buluşturdu
"Şimşek McQueen?"
Bir süre Jisung'un yüzüne ciddi mi diye baktıktan sonra iç çekerek alnına vurdu Minho. Kendi kendine söylenirken saçlarından geçirdi ellerini. Sakin kalmaya çalışarak "İzlemek ister misin peki?" diye sordu
"Olabilir" ensesindeki saçlarla oynarken cevapladı Jisung. Bunu neden sorduğunu bilmiyordu ama yarışlar ve arabalar çok ilgisini çekmese bile hoşuna giderdi
Yutkundu Minho. Derin bir nefes alıp "Iki hafta sonra yarışlar başlayacak, gelmek ister misin?" diye sordu
"Nerede olacak?"
"Incheon"
Jisung'un yüzüne en parlak gülümsemelerinden birisi yerleşti "Incheon mu?"
Minho onu başıyla onaylayınca "Ben aslında Incheon'luyum" diye açıkladı kendisini. Bunu duymak Minho'nun da hoşuna gitti. Minho ile gelmesi için bir neden daha vardı artık
"Iki hafta sonra için izin almam gerekiyor o zaman" diye kendi kendine mırıldandı
"Iki hafta sonra için değil. 3 gün sonra"
"Ne?"
Jisung yüzüne boş gözlerle bakınca ne demek istediğini anlamadığını fark etti Minho
Jisung'u yarış izlemeye falan davet etmiyordu o. 1 ay boyunca yanında olması için davet ediyordu
Açık olma kararı aldı Minho. Jisung'un gözlerinin içine baktı
"Turnuva süresince yanımda olmanı istiyorum. Hatta turnuvayı kazanırsam Dünya Kupasına katılacağım. O zaman da benimle gelmeni istiyorum"
Ağzını açtı Jisung ama pek mantıklı bir şey söyleyemedi. Birkaç kekelemenin ardından "Bü-Bütün yılda sadece 1 ay iznim var" diyebildi "Yani gelmeyi isterim ama o kadar kalamam"
"Anlıyorum..." başını salladı. Yemeklerini getiren garsona kısa bir bakış atıp sustu. Yemekler masaya dizildiğinde konunun öylece kapanmasını istemedi Jisung. Minho kalbi kırılmış gibi görünüyordu
"Yarışların olduğu günleri bana söylersen senin için gelebilirim ama" Minho yüzüne bakmadan yemeğe başlayınca durumu kurtarmak için elinden geleni yaptı "Y-yani Cuma iş çıkışı gelirsem hafta sonu ve 5 gün saysak toplam 9 gün falan kalabilirim seninle"
Minho başını kaldırmadan ona baktı etini keserken
"Dünya Kupasına katıldığın zaman da 10 gün izin alırım, 16 gün kalabilirim o zaman seninle"
"Dünya Kupasına katılamayabilirim"
"Kore'dekini kazanacaksın. Eminim kazanacağından"
Bir süre düşündükten sonra suratına aptal bir sırıtış yayıldı Minho'nun. Etini ağzına atıp zevkle çiğnerken "Tamam o zaman" dedi
Derin bir nefes alıp rahatladı Jisung. Sonunda önüne konan yemeğe bakabildi. Minho'nun tuhaf bir şey sipariş etmemesine sevindi. Lezzetli görünen bir biftekti ve doyurucu görünüyordu
Jisung da eti kesmeye başlayınca bir yandan yemeğini yerken diğer yandan Jisung'u izledi Minho. Bıyık altından gülüyordu
Kalbi kırılmış numarası işe yarıyordu gerçekten de. Hyunjin'den daha fazla taktik almalıydı
Gülmesini bastırıp yemeğine devam etti. Yemek yerken kendinden geçen Jisung "Çok lezzetli" diye mırıldanınca güldü
"Bir de benim yemek yediğimden emin olacaktın"
Aniden Jisung'un ağzına attığı et boğazına kaçtı. Öksürerek ve göğsüne vurarak çıkarmaya çalışırken ona peçete uzattı Minho. Etten kurtulur kurtulmaz büyümüş gözlerle Minho'ya döndü "E-Efendim?!"
Minho bir şey söylemek yerine gülünce açık ağzıyla arkasına yaslandı Jisung
Jisung'un saçlarını öptüğü aklına gelince dudağını işaret etti Minho "Buradan öpmeliydin hem, neden saçımı öptün ki?"
Yanakları kızarmaya başlarken "Çok adisin!" diye sesini yükseltti Jisung
"Ne adiliğimi gördün? Gözlerimi dinlendiriyordum sadece"
Minho'ya küfretmek için yeltendi Jisung ama bulunduğu ortamı fark edince usul usul yemeğine döndü. Kopardığı parçayı sinirle ağzına attı
Kızmış bir çocuk gibi etini çiğneyen tombul yanaklı gence göz ucuyla baktı Minho. Yuvarlak gözlüğünü ortasına işaret parmağının arkasını bastırarak geriye iterken dudağını dilinin ucuyla temizledi Jisung
Kıkırdadı Minho. Șarabından bir yudum alıp mırıldandı
"Çok sevimlisin"
Bu sefer adilik yapma sırası Jisung'daydı. Duymamış gibi yaptı
__________________
Faln
Nasıl gidiyor bebeklerimBu arada sık sık bölüm atamıyorum fark ettiyseniz, dershane başladığı için yazmaya vaktim olmuyor. Bir de annem bi anda gardiyan kesildi, ders çalışmaya zorluyor dmemdmsmdmf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Go Live [Minsung]
FanfictionParalar, altınlar, kadınlar ve düşünebileceğiniz her şey... Yarışçı Lee Minho istediği her şeye sahip olmasına rağmen kendisini sokak yarışlarındaki tutkuya karşı zapt edemiyordu Aynı şekilde memur Han Jisung'a da Minsung, ChanLix, SeungIn, ChangJin