Grup toplanmıştı ve arabalara dolușuyordu. Her zamanki düzenlerinde koltuklarına geçtilerinde Jisung moralinin bozuk olduğu aşırı belli eden Minho'ya bakmış ve gülümsemesini işaret etmişti. Ancak aldığı tepki iç çekiş ve arabayı çalıştırma olmuştu. Diğerlerinin yanında mutlu gibi davranabilirdi, şu an baş başalardı ve kendisini bunun için kasma ihtiyacı gütmüyordu. Ki aslında baş başa değillerdi ama arka koltuktaki Seungmin vr Jeongin ikilisi oynașmaktan kendilerine bakmıyordu. Başka bir evrende gibiydiler onlar
Jisung'un tavsiyesi ile buranın en güzel mekanlarından birisine gelmișlerdi. İçkiye yatkın olmadığı için bu tür yerlerden anlamazdı aslında Jisung ama sabahlara kadar sarhoş olmaktan büyük bir zevk alan eski dostları, içmek için her fırsat bulduklarında onu buraya getirir ve ne kadar güzel bir yer olduğundan bahsederlerdi
3 masayı birleştirip kendilerine köşede kurdukları alana geçip masayı Jisung'un adını bile bilmediği marka içkilerle doldurdular. Herkes şişeleri havada kaparken Minho Jisung'a kaçamak bakışlar attı
En son bu kadar boktan hissedip içmeye çalıştığında Jisung bütün içkilerine el koymuştu
Dikkat çekmemeye çalışarak kaşla göz arasında kendisine bir viski kaptı. Tam bardağından bir yudumu boğazından geçirmenin sevincini yaşıyordu ki Jisung'un kendisine baktığını fark edince panikle geri bardağa boşalttı ağzındakini. Öksürük krizlerinin arasında sinirli sincaba baktı ve zar zor "Efendim?" diyebildi
"Hiç"
Umursamaz bakışlarını önüne çevirip iki şişeyi aynı anda içmeye çalışan Jinwoo'yu seyretti Jisung. Minho hemen sincaba yanaştı "Trip atma..."
"Atmıyorum"
Omuzları düşerken iyice dibine girdi ve en yumuşak ses tonunda konuştu "En azından sadece bugün içeyim, lütfen..."
Kollarını bağlamış otururken kaçamak bir bakış attı Jisung. Minho'nun oldukça masum baktığını ve gözlerinin de 'buna ihtiyacım var' diye yalvardığını görünce "Tamam" dedi ama yanağını öpen kızıla tepki vermedi yine de
Aslında bu ekibin sarhoş hali ile ayık hali arasında pek bir fark yoktu, her iki türlü de manyağın önde gideniydiler. Özellikle Myungjun'un şu anda kovaya doldurup - kovayı nereden bulduğu meçhul - shot atmaya çalışması sıradandı veya Jinwoo'nun kolonya diye Hyunjin'in ellerine bira dökmesi fazlasıyla normaldi. Normalde sinirli olan Hyunjin içince pamuk gibi birisine dönüşüyordu. Aksi takdirde şu anda Jinwoo'yu boğazlamamasının, hatta ellerine dökülen kolonyayı - birayı- yüzüne de sürmesinin başka açıklaması olamazdı
Hyunjin'e göre daha ayık olan Changbin panikle hemen çocuğa yapışıp elini yüzünü ıslak mendille temizledi. Yüzünü silerken Hyunjin pek uslu durmamış ve bir çocuk gibi ağlamıştı ama bitirdiği zaman kucağına uzanıp uyumaya çalışması sevimliydi
Youngmin ve Donghyun sadece içiyorlardı. Donghyun aşırı içmiyordu ki Youngmin'i taşıyabilsin ama Youngmin'in böyle bir kaygısı olmadığı için direkt kafaya dikiyordu içecekleri
Seungmin ve Jeongin ise... Normalde kavga ettiklerini göremeyeceğiniz ikili kavga ediyordu. Seungmin düzgün kurabildiği tek cümle olan 'sen içki içemezsin' i bağırarak söylerken çoktan içtiği için sarhoş olan Jeongin 'seni bile içerim' diye masaya vuruyordu. İçerim - içemezsin diye devam eden kavganın sonunun öpüşme olması şaşırtıcı değildi tabi
Chan ve Felix sarhoş değildi. Chan kolay sarhoş olan birisi değildi zaten ve Felix ile sohbet ediyordu. Her 10 dakikada içkilerinden bir iki yudum aldıkları için hala kafaları yerindeydi. Oldukça da iyiydiler. Bir haftadır süren kötü atmosferin sonunca barışmış ve çıkmaya başlamışlardı ki iyi de anlaşıyorlardı, kimyaları uyuşuyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Go Live [Minsung]
FanfictionParalar, altınlar, kadınlar ve düşünebileceğiniz her şey... Yarışçı Lee Minho istediği her şeye sahip olmasına rağmen kendisini sokak yarışlarındaki tutkuya karşı zapt edemiyordu Aynı şekilde memur Han Jisung'a da Minsung, ChanLix, SeungIn, ChangJin