3.8

13.9K 1.7K 1.4K
                                    

Chan'ı belli bir yere kadar sürükledikten sonra dönüp arkasına baktı Felix. Jisung ve Minho'nun baş başa kaldığını, kendilerinden de baya uzakta olduklarını görünce yavaşladı. Hala daha kolunu tuttuğu Chan'a dönerek "Yeterli sanırım" dedi ama Chan'ın sorgulayan bakışları ile karşılaştı

Tek kaşını kaldırarak Felix'in kolunu - daha doğrusu pazusunu - tutan minik eline baktı. Bakışlarının noktasını fark edince panikle elini çekti Felix. Gözlerini kaçırıp elini pantolonuna silerken "Özür" diye mırıldandı

"Dileme"

Ufak adımlarla yürümeye başlarken gözlerini devirdi. Chan arkasına dönüp ikiliye baktı "Niye böyle bir şey yaptık ki?"

"Çünkü Minho aptalı Jisung'dan kaçıyor gibiydi"

Önüne dönerken oldukça kısık bir seste mırıldandı Chan "Keşke başkalarının ilişkileri kadar kendine de dikkat etseydin"

Duydu ama duymamazlıktan geldi. Sessizce yürüdü, Chan resimler ile ilgilenirken bile boş gözlerle yere baktı. Chan onu umursamadan kendi dünyasında geziniyordu. Felix'in de Minho'nun yaptığı gibi kaçtığının farkındaydı ve ona göre en ironik şey de buydu

"Birkaç güne finaller var"

Felix'in konu açma çabası karşısında dudaklarını bastırdı. Kendisiyle çelișmekte master yapmak üzereydi resmen

Sakin kalmaya çalışarak umursamaz bir tonda "Hmm" dedi

"Heyecanlı mısın?"

"Neden olayım? Neredeyse 10 yıldır bu işi yapıyorum zaten"

Başını sallayarak sustu Felix. Yanlış konuyu seçmişti

Müzeyi bitirene kadar bir daha ağzını açmadı. En arkadan gelen Minho ve Jisung da dışarı çıkınca başka bir kattaki kafelere gittiler. Herkes farklı yerden içecek aldı ve ortak bir masaya oturdular. Bir köşesi birleşik koltuklardan oluşan yere Chan, Felix, Seungmin ve Jeongin oturdu. Diğerleri sandalye çektiler. 12 kişilik kalabalık ve gürültülü bir masa oluşmuştu

Myungjun ve Jinwoo sohbeti tamamen ele geçirip espirileri sıraladılar. Onların iyi yanı buydu zaten, herkesin moralini yükseltiyorlardı. Birkaç dakika öncesine kadar mutsuz görünen Jisung bile Minho'nun kolunun altına girmiş ve elini çenesine yaslarken gülüyordu. Diğer kolunu masaya yaslayan Minho ise arada esprilere katılıyordu ve açıkçası bu da Jisung'un hoşuna gitmiști

Bu aynı anda Hyunjin'in sinirlerini bozuyordu tabi. Diğerleriyle sohbet etmek yerine Changbin ile konuşuyordu ama Changbin de masadaki sohbete odaklıydı

Ayağa kalkıp yüksek sesle konuşmaya başlayan Myungjun'u Donghyun tişörtünden tutarak geri oturtturdu. Direkt sandalyesine düşerken hemen yanında, koltukta, oturan Felix'e çarptı Myungjun. Ani refleksle geriye, Chan'a doğru kaçtı Felix. Bilinçsizce gözünü yumdu

Myungjun'un elindeki milkshake de üstüne dökülürken gözlerini aralayıp omzundan tutarak onu kendisine çeken Chan'a baktı. Sadece birkaç santim uzağında olan dudağı fark edince büyümüş gözlerle hemen başını çevirdi. Myungjun "Özür dilerim, özür dilerim!" diyerek Felix'e bir sürü peçete uzattı. Dizine dökülen milkshake'i temizlemesine yardım etti

Chan'dan uzaklaşıp "Sorun değil" diyerek gülümsedi. Üstüne dökülen milkshake'i temizlerken "Bana ver" dedi Chan. Felix'in elinden peçeteyi alıp dizinin üstünü sildi

Diğerleri tekrar sohbete döndüler. Yeni bir peçete ile silmeye devam etti Chan, Felix'in iç bacağını sildikten sonra kısa bir bakış atıp kızarmış yüzünü gördü

Go Live [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin