Telefonun rahatsız edici titreșimleri yüzünden küfrederek gözlerini araladı Jisung. Minho'nun göğsündeki yerinden kalkıp komodine uzandı ve kim olduğuna bakmadan açtı
"Ne?"
"Nerede kaldın?!"
Changbin'in kızgın sesini işittince bir süre boşluğa baktı. Bugün sabahlayacakları aklına gelince panikle yataktan attı kendini. Ayakta dolanıp yanına alması gereken eşyalara bakınırken "Özür dilerim, geliyorum hemen!" dedi ve telefonu kapattı. O kıyafetlerini giyinirken Minho huzursuzca gözlerini açtı ve karanlıkta zar zor seçebildiği siluete baktı "Nereye?"
"Changbin Hyung'un yanına gideceğim. Sen uyu, dinlen"
Yatağa dizini yaslayarak Minho'nun üstüne eğildi. Aşağı kayan pikeyi tekrar üstüne örtüp gözlerini yuman Minho'nun yanağını basitçe öptü. Minho saniyesinde uykusuna dönerken hazırlanıp odadan çıktı. Çabucak alt kata inip Changbin ve Hyunjin'in odasına gitti. Kapıyı Changbin'in açmasını ve Hyunjin'in uyuyor olmasını beklemişti ama onu Hyunjin karşıladı. Basit bir baş selamı ile içeri geçti ve bilgisayarın başına kurulmuş Changbin'in yanına oturdu
Yarın konferans yapılacaktı ve bu sabah araçların son kontrolü yapılmıştı. Ya bu gece ya da herkesin boş olduğu yarın bir şey yapılacaktı. Garaja gizlice kurdukları kameranın kayıtlarını izleyecek ve ters bir şeyleri fark ederlerse derhal oraya gideceklerdi
O gece beklentileri karşılanmadı ama. Bilgisayarın başında geçirdikleri saatler sonrasında hiçbir şey yaşanmamıștı. Changbin güncel dakikaya bakarken Jisung son iki günün kayıtlarına da bakmıştı ama bir şey çıkmamıştı
Ertesi gün yine aynı şekilde odada bekliyorlardı. Changbin tamamen bilgisayara dikkat kesilmiş, Hyunjin uyuyor, Jisung ise düşünüyordu
O gün basın yine Minho'yu dibe çekmek için birlik olmuştu sanki. Konferanstan geri döndüklerinde saatlerce Minho'yu teselli etmeye çalışmıştı Jisung ve şu anda Minho'yu yukarıda tek başına bırakmak pek içine sinmiyordu. Uykusunda ağladığına bile şahit olmuştu sonuçta...
Derin bir iç çekiş ile karanlık odayı süzdüğü sırada Changbin yerinde diklești. "Bu ne? Bu kim?"
Ekrana yaklaşıp görmeye çalıştı Jisung. Yüzüne basit maskelerden geçirmiş birisi garajda el feneri ile dolaşıyordu. Gruplara ait kapıların önünden her geçișinde ışıkla üstlerine bakıyor ve geçip gidiyordu. Birisini, bir şeyi arıyor gibiydi
CJ Team... Baş harflerden oluşan logo ile kırmızı kapıyı görünce feneri kemerine sıkıştırdı adam. Elinde taşıdığı alet çantasını yere bırakıp içinden çıkardıkları ile garajın çelik kapısının kilitlerini açtı
"Ya katil ya da ortağı!" bilgisayarı yatağa bırakıp hemen ayaklandı Changbin. Yatağa bırakılan bilgisayara uzanıp ekrandaki kişiye baktı Hyunjin
"Bekle..." kaşlarını çattı. Gözleri şüphe ile kısılırken mırıldandı
"Donghyun'a benziyor bu"
Changbin silahını kaparken ekrana daha yakından baktı Jisung. Büyümüş gözlerle "Çünkü o!" diye bağırdı. Beklemeden yerinden kalktı ve Changbin ile odadan çıktılar
Hyunjin bilgisayar ile baş başa kalmıştı. Çıkıp giden ikilinin ardından şaşkınca baktı ve bilgisayarı kucağına alıp kamera kayıtlarını izlemeye devam etti. Ne yapmaya çalıştığını birkaç dakikanın ardından anlamıştı
Hemen telefonunu çıkarıp Changbin'i aradı "Geri gelin. Karışmayın ona"
"Ne?"
"Aradığımız o değil, merak etme. Basit bir şey yapıyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Go Live [Minsung]
Fiksi PenggemarParalar, altınlar, kadınlar ve düşünebileceğiniz her şey... Yarışçı Lee Minho istediği her şeye sahip olmasına rağmen kendisini sokak yarışlarındaki tutkuya karşı zapt edemiyordu Aynı şekilde memur Han Jisung'a da Minsung, ChanLix, SeungIn, ChangJin