Saat öğlene gelirken yukarı kattan takırtılar geldiğini fark etti Jeongin. Ellerini yıkayıp hazırladığı kahvaltıya kısa bir bakış attı
Üst kata çıktığında Minho'yu pantolonunun kemerini bağlarken buldu. Jeongin "Bir yere mi gidiyorsun Hyung?" diye merakla sorarken etrafına bakınıp yatağın köşesine koyduğu cüzdanını cebine attı Minho
"Eve gidiyorum"
"Eve mi?" kapının pervazına yaslanıp masadan kol saatini alıp takan Minho'yu seyretti "Gerçekten eve mi gidiyorsun?"
Sesli bir şekilde nefesini verip "Evet" dedi Minho "Başka bir şey yapmayacağım, endişelenmeyi bırak"
Cevap vermedi Jeongin. Minho'nun kıyafetlerini tamamen giyindikten sonra etrafına bakınıp eksik bir şey var mı diye bakınmasını izledi sadece
"Geri gelecek misin?"
"Akşama dönerim" Minho odadan çıkıp banyoya ilerledi. Jeongin de peşinden gidiyordu. Yüzüne günlük bakımını yaparken bir yandan da konuşuyordu Minho
"Iki hafta sonra sezon başlayacak. Önceden orada bulunmak zorundayız. Gidip diğerleriyle konuşmalıyım"
"Anladım..."
Minho yüzüne maskesi sürmeye başlarken "Hemen mi gideceksin?" diye sordu "Kahvaltı hazırlamıştım"
Parmağının ucuna sıktığı maskeyi yanağına sürerken aynadan Jeongin'e baktı Minho "Yiyip giderim"
Mutlu olarak gülümsedi hemen Jeongin. Masayla ilgileneceğini söyleyerek koşa koşa aşağıya gitti
Derin bir nefes verip işine devam etti Minho. Birkaç gündür dışarı adımını atmadığı için biriken işleri vardı, onları halletmesi gerekiyordu
__________________
Son birkaç ayda kendi evine gitmekten gerçekten çekinir olmuştu Minho ama bu sefer hissettiği gerginlik diğerleri gibi değildi. 10 yıldır tanıdığı arkadaşları ile Felix'in ona bağırıp çağırmasına, dövmesine aşırı hazırlamıştı kendisini. Zaten o yüzden birkaç gündür eve uğramıyordu
Çelik kapıyı anahtarı ile açıp yavaşça kafasını içeri uzattı. Sessiz evi dinlerken tamamen içeri girdi, ceketini çıkarıp vestiyere astı. Anahtarını cebine atarken içeriye doğru ilerledi. Ilk kattaki salonda kimseyi bulamadığı için üst kata çıktı. Chan'ı salondaki koltukların birisinde uyurken buldu. Pencereye ilerleyip arka bahçedeki kulübeye baktı. Hyunjin'in atölye olarak kullandığı yerin ışıklarının yandığını gördü
Salondan sessizce çıkıp kapısını aralık bırakacak kadar kapattı. Boş koridorda gözlerini gezdirirken Felix'in nerede olabileceğini düşünüyordu
Saçlarını karıştırıp üçüncü kata çıktı. Sadece iki odanın bulunduğu katta direkt kendi odasına ilerledi. Önüne geldiğinde kapının aralık olduğunu fark etti. Kaşları çatılırken kapıyı tamamen açtı ve ayakta durmuş, duvardaki fotoğraflara bakan Felix ile karşılaştı
Minho'nun yürüdükçe kıyafetlerinden çıkan sesleri duyunca arkasını döndü Felix. Minho'yla karşılaşınca gözleri büyürken arkaya doğru bir adım attı "Gelmişsin..."
Bir şey demedi ama başını salladı Minho. Felix gibi o da yere bakıyordu. İkisi de göz temasından kaçınırken Felix'in yanına ilerleyip duvardaki fotoğraflara baktı "Hangisine bakıyordun?"
Başını kaldırıp fotoğraflara gözleri hüzünle parıldayarak bakan Minho'ya baktı. Sinirli olduğunu düşünmüştü, kimse odasına yabancı ve sevmediği birisinin girmesini istemezdi sonuçta ama normal davranıyor gibiydi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Go Live [Minsung]
Fiksi PenggemarParalar, altınlar, kadınlar ve düşünebileceğiniz her şey... Yarışçı Lee Minho istediği her şeye sahip olmasına rağmen kendisini sokak yarışlarındaki tutkuya karşı zapt edemiyordu Aynı şekilde memur Han Jisung'a da Minsung, ChanLix, SeungIn, ChangJin