5.2

12.9K 1.5K 997
                                    

Gözlerini mutluluk hissi ile araladı Minho. Dün gece çok fazla içmesine ve başı ağrımasına rağmen öyle huzurlu hissediyordu ki kendini beyaz yatağında bir kedi gibi gerinirken gözleri kapalı sırıtıyordu. Güneşin taze ışıkları ile parlayan odada gözlerini gezdirip hemen yanında arkası dönük uyuyan bedeni görünce güldü. Hemen yanına yanașıp beline kolunu sardı ve göğsünü onun sırtına yaslarken boyun girintisini öptü.

Dün gece saatlerce ağlamıştı Jisung. Minho ile konuşmamak için hemen odaya gelip uyumaya çalışmıştı ama ağlamasına mani olamayınca odadan çıkıp gitmiş, hangi katta olduğunu bile bilmediği karanlık bir koridorun dibine çöküp içindeki volkanları patlatırcasına ağlamıştı. Aslında orada uyuyakalmıştı ama neyse ki koridordan geçen birisi onu uyandırmıștı da geri odasına dönmüştü. Bulanık beyni bu sefer ağlamadan uykuya dalmasına izin vermişti.

Dün gece içmemişti belki ama Minho'dan daha çok ağrıyordu başı. Gözleri de öyle ağrıyordu ki sanki birisi biber gazı sıkmıştı. Minho boynuna sokulup sevgi dolu öpücüklerini yerleştirirken gözlerini aralayamamıștı bile. Çünkü ışığa baktıkça gözleri ağrıyordu, oda da parlıyordu resmen

Camdan duvara arkasını dönüp Minho'ya doğru uzandı. Gözlerini hala aralamamıș, hafifçe çatılmış kaşlarla uykusuna devam ediyordu.

Yüzündeki masum tebessüm ile arkasını döndü Minho. Telefonundan saatini kontrol edip tekrar Jisung'a baktı

Birkaç yüzük takılı olan uzun parmaklarını Jisung'un siyah tutamlarının arasına attı. Parmakları ile tarayıp yavaşça okşarken fazlasıyla sevimli göründüğünü düşünüyordu Minho. İpeksi saçları yumuşacıktı ve şişkin yanaklarının arasındaki dudakları da en az onlar kadar yumuşak görünüyordu. Yumuşaktı da zaten, defalarca tadına baktığı dudakların dokusunu çok iyi biliyordu Minho. Ama yine de kendisini o dudakları öpmekten alıkoyamadı. Küçüğünün yanağını okşarken basit bir öpücük bıraktı o pembeliklere. Bu Jisung'un gözlerini sonunda tam anlamıyla açmasına ve Minho'nun yastığa gömdüğü yüzünün gülümseyen yarısını görmesini sağlamıştı

"Günaydın"

Derin bir iç çekerken "Günaydın" dedi Jisung. Gözlerini iyice ovalayıp ağrıya alışmaya çalıştı. Bu sırada Minho hala daha yavaş yavaş saçlarını okşuyor bir yandan da Jisung'u seyrediyordu

Gözaltlarını fark etmemesi için aptal olması gerekirdi

Jisung gözlerini ovalamaya devam ederken sorsa mı diye düşündü. Bir buçuk hafta önce bir mesele olmuştu - ki ne olduğunu Minho da bilmiyordu - ve belki de sebebi buydu. Bir buçuk haftadır merakını bastırıyordu Minho ama içten içe ne olduğunu sormak istiyordu, endişeleniyordu. Ikisi de sorun yok gibi davranmıştı, Jisung'u rahatlatmak için özellikle nazik davranıyordu ona ama Jisung'un aklı karman çormandı. Hissettiği bu nazikliğin gerçek olup olmadığını bilemiyordu.

Jisung tekrar gözlerini kapatınca "Kalkmamız lazım" diye mırıldandı Minho. Sesinde kullandığı ton bile onu incitmekten sakındığını belli ediyordu

Dün gece pek uyuyamayan Jisung yüzünü yastığa sürtüp "Biraz daha" dedi. Minho'nun gülümsemesini sağlamıştı bu, yastığa yasladığı şişkin yanağını sıkma isteği ile doldu

"Aslında ben de kalkmak istemiyorum. Bütün günü seninle geçirebilirim" yatakta doğrulup Jisung'un belini kavradı Minho. Zorla kaldırıp Jisung'un sızlanmasına sebep olurken "Ama kazanmam gereken bir yarış var!" diye güldü.

Jisung'a kendisine gelmesi için zaman tanıyıp banyoya gitti. Duşunu alıp içeride kıyafetlerini giyindikten sonra dışarı çıktı. Jisung içeri girdi bu sefer. Yarım saat sonra hazırlanabildiklerinde birlikte yemekhaneye indiler. Diğerleri hala uyanmamıştı ama Felix ve Chan'ı köşede bir masada baş başa buldular

Go Live [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin