Can sıkıntısı ile derin bir iç çekti Minho. Elemeler biteli 3 gün olmuştu ama onlar hiçbir şey yapmamışlardı. Otelin içinde dolanıp duruyorlardı, sadece Minho arada yürüyüş yapmak için dışarı çıkıyordu
Chan o olaydan sonra çökmüştü ama bunu Felix'e belli etmiyordu. Ikisi yine aynı odada kalıyordu, artık ne yaptıklarını veya ne konuştuklarını bilemiyordu Minho ama araları soğuk gibiydi
Bir iki günlüğüne MJ ve copilotu Jinwoo ile takılmıştı çünkü ikisi de eğlenceli kişilerdi ve şu anda da onların yanındaydı. Ikisi bağıra çağıra şakalașırken onlara gülüyordu sadece, aklında daha farklı şeyler vardı
Mesela yarın akşam Jisung buraya gelecekti...
Yüzüne aptal bir sırıtış yayılırken elini yanağına yaslayıp şarabını yudumladı. Otelin balkonundaydı ve soğuk rüzgar yüzünü okşarken yanındaki arkadaşlarının neşeli kıkırtılarını dinleyip Jisung'un sevimli yüzünü düşünüyor, bir yandan da çok sevdiği şarabını içiyordu. Şu an eksik olan tek şey soğuk havada üşüyen bedenini sıkıca saracak birisiydi
Nefesini verip şarabını bitirdi. Şakalașan ikiliye iyi geceler dileyip içeri girdi. Bardağını garsonlardan birisine verip lobiye yol aldı
Otele yeni giren Youngmin ve copilotu Donghyun ile karşılaştı. Ikisi yanına gelirken o da onlara ilerledi
"Tek başına mısın?"
Başını sallayıp omuzlarını kaldırdı Minho "Otelde dolaşıyorum işte" ikiliyi süzdü "Siz nereden?"
Elindeki poşeti kaldırıp "Yeni kıyafetler aldık" dedi Youngmin. Donghyun gayet sakin olsa da Youngmin Minho'ya ne zaman baksa gözlerinin içi parlıyordu. Onun hayranı olduğu ve şu anda Minho'yla iki kelime ediyor olmaktan onur duyduğu aşırı belliydi
"Sıkılıyorsan bizim odaya gelebilirsin"
Donghyun aniden teklif edince Youngmin'in eli ayağa birbirine dolandı. Tek kaşını kaldırıp "Sizin için sorun olmayacaksa olabilir" dedi Minho
"Yok canım, ne kusuru!?" Minho'nun odasına girecek olmasının verdiği heyecanla sırıtarak yürüdü Youngmin. Asansörde beklerken bile yandan yandan Minho'yu kesip gülümsüyordu
Asansörden inince de önden ilerleyip Minho'ya kapıyı açmak istedi. Aralarına baya mesafe girince yanında yürüten Donghyun'a "Bunun sorunu ne?" diye sordu Minho
"Seni çok seviyor da, heyecanlandı bir an"
Şirince gülüp yürümeye devam etti Minho. Bu sırada odasına dalan Youngmin yatağını ve eşyalarını düzeltip Minho'yu daha tertipli karşıladı. O kapıdan içeri geçerken de üstündeki ceketini iki yanından tutup saygıyla birleştirmiști
Sesini çıkarmadan içeri girdi Minho. Youngmin'in olduğunu tahmin ettiği yatağa oturdu
Lee Minho Youngmin'in yatağında oturuyordu! Ne mükemmeldi ama!
Youngmin kendi kendine kudururken başını onaylamazcasına salladı Donghyun "Biraz insan ol"
Eliyle Minho'yu işaret etti "Senden 3 yaş küçük adam için elin ayağın birbirine dolanıyor"
"Sen sus velet"
Donghyun'a kirli tişörtlerden birisini fırlattı. Çığlık atıp kaçtıktan sonra tişörtü alıp bu sefer de o Youngmin'e attı "Ulan ben Minho ile aynı yaştayım! Ben veletsem o ne!?"
"O bir efsane!" Donghyun ile didișmeye başladı. O Minho'yu sonuna kadar savunurken gülerek ikisini seyrediyordu Minho
En sonunda ikisi de yerlerine oturdu. Normal sohbetler 1 saat kadar devam etti ve Minho ikisine yarışlar hakkında taktik verirken dikkatlice dinlediler. En son araba motorlarının parçaları hakkında derin bir sohbete dalmışlardı ki saatin ilerlediğini fark ederek kalktı Minho. Donghyun ile beşlik çalarak, Youngmin ile ise sarılarak vedalaștı. Youngmin kafayı sıyırırken odadan çıkıp asansöre ilerledi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Go Live [Minsung]
FanfictionParalar, altınlar, kadınlar ve düşünebileceğiniz her şey... Yarışçı Lee Minho istediği her şeye sahip olmasına rağmen kendisini sokak yarışlarındaki tutkuya karşı zapt edemiyordu Aynı şekilde memur Han Jisung'a da Minsung, ChanLix, SeungIn, ChangJin