Bölüm 26

28 13 16
                                    

*Atlas'ın ağzından.*

Ne olduğunu hatırlamak istemiyorum. 

Bayılmıştım. Daha sonra ise babamın evimdeki odamda uyandım. Annem ve babamın ısrarıyla orada kalıp uyumaya devam ettim. Ertesi gün eve geldim.

Şimdi ise Rüzgar ile birlikte benim evimde,salonda oturuyoruz.

"Sen emin misin?"

Başımı evet der gibi salladım.

"Babam o kızı araştırıyor. Yani kim olduğunu,neden kaçtığını falan öğrenmek için işte." 

Birden ayağa fırladı Rüzgar. Ne olduğunu anlamadım,boş bakışlarla bakıyordum bana yukarıdan bakan yüzüne.

"E o zaman biz neden bir şey yapmıyoruz?" Ağır ağır ayağa kalktım. kısık gözlerle baktım yüzüne.

"Rüzgar?"

"E-efendim abi?" Dedi titrek bir sesle.

"Otur." Korkat tavırlarla oturdu koltuğa. Ben de oturudum. Dirseklerimi dizlerime dayadım.

"Rüzgar,anlat."

"Neyi?" diye sordu tek düzde.

Bu çocuk cidden salak!

Anlamış olacak ki derin nefes  vererek başladı. 

"Abi. Bunu öğrendikten sonra tepkin ne olur bilmiyorum ama içimde tutmak istemiyorum."

"Tutma o zaman. Ne tepki vereceğime ben karar veririm. " dedim.

"Ben...onu sevdim. Nasıl oldu? Neden oldu bilmiyorum. Ama oldu işte. O gittiği günden beri tek bir gece bile uyumadım. Her gece,her gece köprüye gidip ağladım. Ben daha önce hiç kimseyi sevmedim onu sevdiğim kadar. Ben... Ben onu çok özlüyorum. Şimdi çıkıp gelse,söylerdim ona. Onu ne kadar çok sevdiğimi,her gece köprüde ağladığımı,günlerce hatta o gittiği günden beri bir gece bile uyumadığımı. "

Ağlıyordu. Onu her ne kadar kardeşimi sevdiği için dövmek istesemde,yapmadım. Yanına gidip kollarımla sardım. 

"Çok sevdim be abi." Elimi omzuna koyup okşadım.

"Anlıyorum kardeşim. " anlıyorum.

*3 yıl önce*

"Bitti. Ben onu seviyorum. Anla bunu artık."

"Sen...se-sen ciddi misin Aslı?"

"Evet. Ben Burak'a aşık oldum. Özür dilerim. Lütfen beni bir daha arama."

Arkasına bakmadan uzaklaştı... koşar adımlarla. 

Beni terk etti. Ona deli gibi aşıkken,onun için her şeyi yapabilecekken o beni terk etti. En yakın arkadaşımı sevdiğini,pardon ona aşık olduğunu söyleyerek beni terk etti.

O günden sonra beni sevdiğini söyleyen hiç bir kıza güvenmedim,inanmak istemedim. 

Esil hariç. Ve şu anda Rüzgar'ı çok iyi anlıyorum.

(...)

"Uyandın mı?" Dedim. Elimdeki kahve bardaklarını masanın üzerine koyup koltuğa oturdum.

"Ne oldu ki?"

Gülümseyerek kahvemden bir yuyum aldım.

"Uyuya kaldın." Koltukta yüzünü ovuşturarak doğruldu.

"Öyle bir rüya gördüm ki inanamazsın."

Kahvemin boğazıma-ya da her nereyeyse-kaçmasıyla öksürdüm. Öksürüklerimin arasında gülerken sordum.

"Ee,anlat bakalım. Ne gördün?" Elimdeki bardağı masaya geri bıraktım. Ellerimi birleştirerek sahte bir ciddiyetle ona bakmaya başladım.

"Ne? Neden öyle bakıyorsun?"

"Bilmem  neden ki?" Dedim alaycı bir ses tonuyla.

"Ne yani?! Onlar..."

Az önce de dediğim gibi,bu çocuk salak.

"Be-ben özür dileri-" elimle durmasını işaret ettim.

"Tamam. Bak Rüzgar. Her ne kadar kardeşimi sevdiğin için seni deli gibi dövmek istesem de yapmayacağım. Boşver şimdi bunları. Kahveni iç,soğuyor."

Sessizce kahvelerimizi yudumladık ve bir iki kelimelik sohbetimize devam ettik.

Onu sevdiği için kızmadım ama kıskandım. Sonuçta benim kardeşim. Ama yine de,eğer bir ümit varsa bir tebessümü için İstanbul'u alt üst etmeye hazırım.

"Seni deli gibi seven bir kalp atıyor,tam burada.

Bir ümit varsa izin verecek deli gibi atmasına.

Belkide sonsuza dek durmasına sebep olacak o ümit."

*Rüzgar'ın ağzından.*

Eğer o sen isen,sana söz veriyorum. Kaybolan Işıklarını sana geri getiricem.

(...)

Hepinize merhaba!

Rüzgar Esil'i sevdiğini itiraf etti. İkiside çok güzel seviyor,ben de onları seviyorum.

Yemun ederim neler olacağını ben bole kestiremiyorum. Esil beni nereye iterse ben oraya gidiyorum ve yazıyorum.

Yorum ve oy atmayı unutmayın:D

KAYBOLAN IŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin