*Atlas'ın ağzından*
Uyandığımda ilk yaptığım şey,uyku mahmurluğuyla saate bakmak olmuştu.
Saat 12;50'ydi. Her hangi bir programım olmadığından-her zamanki gibi- uyumaya devam ettim.
Tam uykuya dalacakken kapının çalmasıyla istemeyerek yatağımdan kalktım.
"Bir rahat bırak be oğlu-"
"Merhaba. Atlas abi." Karşımda duranın Rüzgar olmadığını fark edince duruşumu düzelttim. Elimle ensemi ovuşturarak konuştum.
"Hoşgeldin,Gamze."
Gelen Gamze'ydi. Babam ve Esra ablanın evlat edindiği yeni kız kardeşim.
"Esra abla bunları gönderdi. Aslında benle göndermeyecekti ama ben ısrar ettim."
"Anladım. Te-teşekkür ederim. Buyurmaz mısın?"
Elindekileri alıp içeri çağırmamak olmayacağından,her ne kadar yorgunluktan gebersemde içeriye davet ettim.
Ardından kapıyı kapatıp yanına gittim.
"Sen salona geç istersen. Bende kahve yapıp geleyim. Rahatına bak. Kendi... Evinmiş gibi."
Gülümseyerek teşekkür etti. Bende mutfağa gidip,dolaptan iki kupa bardak çıkartıp tezgahın üzerine koydum. Daha sonra kahveleri yapıp salona geçtim.
Gamze'nin elinde Esil'in günlüğü vardı. Okumasını istemiyordum cünkü o benim kadeşimindi. Anlıyorsunuz değilmi? Kardeşimin...
Kapağını açacakken ani bir haraketle öksürdüm. Duyar duymaz elindeki günlüğü bırakıp yanıma geldi.
"İyi misin? Atlas abi?" Gülümseyerek başımı evet der gibi salladım. Elimdeki bardakları masanın üzerine bıraktım. Koltuğa yakınlaşpı,Esil'imin günlüğünü elime aldım.
"Sen otur keyfine bak. Ben birazdan dönücem."
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır hayır. Üzerimi... değiştirecektim."
Kafa sallayıp cevap verdi. "Peki."
Odama gidip Esil'in günlüğünü çekmeceme koyup anahtarı aldım. Esil'imin odasının anahtarını.
Odaya gidip kapıyı dışarıdan kilitledim. Sırtımı kapıya yaslayıp gözlerimi kapattım. Nefes almaya çalıştım. Anahtarı cebime koyup salona geri döndüm.
"Üzerini değiştireceğini söylemiştin. Hala o mavi kazakla duruyorsun."
Evet,mavi kazak...
"Şey ben-" Eli ile durmamı işaret edip elindeki bardağı masanı üzerine bıraktı.
"Anlıyorum. Açıklama yapmana gerek yok. Bak,her ne kadar kardeş olarak gözüksekte ben senin gerçek kardeşin değilim. Ama... inan ki öyle olmayı çok isterdim. Beni oraya bıraktıklarında üç yaşımdaydım. Ona beni bırakmaması İçin çok yalvardığımı hatırlıyorum. Ama o bıraktı. Günlerce ağladım,yemek yemedim,kimseyle konuşmadım."
Bunları anlatırken bile canı yanıyordu. Kalbinin ağrıdığını hissedebiliyordum. Nasıl hissettiğini. Aynı onun gibi,annem de Esil'i bırakmıştı. Oda acılar çekti. Çekmeye devam ediyordu.
Bunların hepsini biliyorum ama,ama hala mutlu olduğuna inandırmak istiyorum kendimi.
"Anlatmak zorunda değilsin." Dinlemedi,duymazdan geldi. Devam etti. Her cümlesinde dahada artıyordu göz yaşlarının şiddeti. Her haliyle,onu anımsatıyordu bana.
"Sonra bir gün Emel teyze beni çağırdı. 'Seni görmek isteyenler var.' Dedi. O geldi sandım. Gitmek istemedim. Ama sonra o olmadığını söylediklerinde istemeyerekte olsa gittim. Sonra onu gördüm. Demir Aycan'ı. Bana'Eğer sende istersen,senin baban olmak istiyorum.' Dedi. Esra ablada oradaydı. Oda bana 'Senin gibi dünyalar tatlısı bir kız evlat istiyordum ve Allah karşıma seni çıkarttı.' Dedi. Sonra bir süre gelip gittiler. Onlara o kadar çok alıştım ki. Eski ailemi,acılarımı unutturdular bana. Sonra öğrendim ki Esil'de aynılarını yaşamış. " acı içinde gülümsüyordu.
Devam etmesini istemedim. Dinlemek istemediğimden değil,onunda üzülmesini istemedim. Hepsi bu.
Ayağa kalkıp yanına gittim. Kollarımla sardım onu. Ağladı. Daha çok ağladı. Ben saçlarını okşadıkça,geçti dedikçe ağladı.
Ağlamaktan yorgun düşüp uyuya kalmıştı. Uykusunu bölmek istemedim. Üzerine battaniye örtüp balkona çıktım. Elime telefonumu alıp babamı aradım.
"Alo baba?"
"Oğlum? Nasılsın?"
"Ben iyiyim baba. Siz nasılsınız?"
"Bizde iyiyiz oğlum. Gamze hala oradamı?"
"Ha evet baba. Uyuyor. Eğer müsadeniz olursa bugün burada kalsın."
"Olur oğlum. sen nasıl istersen."
"İyi akşamlar baba. Bu arada yemekler için Esra ablaya teşkkür ettiğimi söyle."
"Tamam oğlum. İyi akşamlar." Telefonu kapatıp balkondaki koltuğa oturdum. Kafamı kaldırıp baktım gök yüzüne.
Bir yıldız vardı ki,adeta.
"Ben buradayım. Ne olursa olsun parlamaya devam edeceğim." Diye haykırıyordu.
Babaannem ben küçükken hep şöyle derdi.
"Ölen insanlar bizi gök yüzünden izlerler. Yıldız olurlar ve var gücleriyle parlarlar."
Belkide Esil'de yıldız olmuştur. Belkide o parlayan yıldız o'dur.
İnandırmak istiyorum herkesi buna...en çokta kendimi.
Şimdi içeride bir kız uyuyor. Masum,her şeyden habersiz bir kız. Gamze. Kız kardeşim,kız kardeşimiz.
"Söz veriyorum Esil. Onu her daim koruyacağım."dedim gök yüzünü izleyerek.
(...)
İnstegram; simgehub_
Yorum ve oy atmayı unutmayın. :)
Gamze Atlas'ın evine geldi ve ona gecmişini anlattı. İnanın yazarken ben bile duygulandım. Sizce ilişkileri nasıl olur? Yorumlarda belirtin
Keyifli okumalar:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLAN IŞIKLAR
Teen FictionEsil Aycan. Anne ve babasının boşanması sonucu,babası ve ailesinden koparılıp annesi ile yaşamak üzere İstanbul'a taşınmıştır. Peki bundan sonra ne olacak? "Ben Esil Aycan. Benim hikayemi okumaya var mısınız?"