Bölüm 6 ''Bu içimdeki his özlemdi.''

55 18 17
                                    

Sınıfımın olduğu kata çıkıp sınıfımı buldum. Gen gün oturduğum sıraya geçip oturdum. çantamın femuarını açıp telefonumu çantamdan çıkarttım. Telefonumun tuşuna bir kaç saniye basılı tuttum. '' Kapat,Yeniden başlat,Uçak moduna al.'' seçenekleri telefonumun ekranında belirdiğinde ''Telefonu kapat.'' seçeneğine basıp telefonumun ekranının kararmasını  izledim

Telefonum kapattıktan sonra çantama attım ve çantamı camın kenarına koydum. Üzerimdeki hırkamın şapkasını kapama geçirdim ve kafamı sıranın üzerine yaslayarak kollarımla çevreledim. Tek istediğim saatler hatta belkide günler boyunca uyumaktı.

Gözlerimi sıkıca kapattım. O an sadece sonsuz bir uykuya dalmış olmayı diledim.

(12:30 öğlen arası)

Omzumda hissetiğim hafif dürtüyle birlikte gözlerimi yavaşça araladım. Başımı sıranın üzerinden kaldırıp beni uyandıranın kim olduğunu görmeye çalıştım. 

Karşımda gözleri elaya dönük,saçları kahverenginin en güzel tonu olan sabit üz ifadeli bir durmuş,bir eli omzumda öylece beni izliyordu. Ben ise ela gözlerinin derinliğine ruhumu teslim etmiştim...

''iyi misin? saatlerdir uyuyorsun.''

bilmem kaçıncı seslenişiyle kendime gelip irkildim. Gözlerim ondan başka her yere bakıyordu. İrkilişim ile birlikte kolunu omzumdan çekip yanımdaki boş sandalyeye oturdu. 

''Gece pek uyuyamadın sanırım. Okula geldiğin ilk andan beri hiç kıpırdamadan uyuyorsun.'' 

uyuyor muydum? hemde okula geldiğim ilk andan beri! o andan beri benim izlemişti? hayır canım neden beni izlesin,saçmalama!

Dirseklerimi sıraya sertçe yerleştirerek uyumaktan şişmiş olan yüzümü ellerimle gizlemeye çalıştım. İç sesimle yaptığımın bir kaç saniyelik tartışmanın ardından yüzümü kapattığım ellerimi yüzümden ayırdım ve arkama yaslandım. tek düz bir sesle

''saat kaç?'' diye sordum. Sorumu sorarken yalnızca karşımda duran duvarı izliyordum. Yüzümde ne bir gülümseme,ne bir en ufak tebessüm vardı. Tek düz bir ses ve ifadesiz bir surattan ibaret değildim.

Elini üzerindeki siyah hırkanın cebine attı ve telefonunu çıkarttı. Telefonunun yan tuşuna basarak ekranının açılmasını sağladı. 

''12.45''

''Pekala,teşekkürler.'' dedim ve başımı tekrar sıraya dayayıp uykunun bedenimi sarmasına izin verdim. 

Uçurum... Sonu belli olmayan,sonsuz bir uçurum... Arkamda ismimi sayıklayan birçok insan... Babam...

''Kızım!'' Tanıdık gelen bir ses... Naif ama kindar bir ses tonu... İçten olmayan bir duygu... Bu,Bu sahte hüzün. Annem.

Çok yakından gelen ama bir o kadar uzak olan bir ses... Huzur verici ama ürpertici... Dalgalar.

Bedenime değen o his... Sendeleyici bir his... Rüzgar... Üzerimde,rüzgarın etkisi ile uçuşan beyaz bir elbise.

İki yana istemsizce açılan kollarım... Kapanan gözlerim... Geride bıraktığım o insanlar. Çoğunu tanımıyorum bile.

Bedenimin öne doğru eğildiğini,hayır alçaldığını hissdiyorum. Sonrası zifiri karanlık,sesler kesildi,derin bir boşluk.

''HAYIR!'' Aniden dudaklarımın arasından geçip gitmesine izin verdiğim bir bağırış... Rüya görmüştüm. Bunların hepsi bir rüyaydı aslında. Uyandığımda karşımda gördüğüm bom boş bir sınıftı. 

Elimi kalbime götürüp gözlerimi kapattım. Derin derin nefesler almaya çalışarak bunun bir rüya olduğunu kabullenmeye çalıştım. 

(İki dakika sonra.)

Öğlen yanıma gelen adını bile bilmediğim sınıf arkadaşım olan kişi nefes nefese sınıfa girdi. Kapının önünde dikilmiş nefesinin kontrol altına almaya çalışıyor ve aynı zmanda beni izliyordu. Bense bir elim kalbimde diğer elim ile sıradan destek alıyor ve onu izliyordum.

Bir iki saniye sonra hızlı adımlarla yanımda belirdi. 

''Ne oldu? Neden bir anda bağırdın?'' şaşkınlıkla bir iki adım karşımda duran tanımadığım kişinin yüzünü izliyordum. 

''İyi misin?'' kendime gelip başımı öne eğdim. Ellerimi kucağımda birleştirip parmaklarımla oynuyordum. O an gözlerimin dolduğunu hissetmiştim. Çünkü...

Çünkü hayatımda ilk defa,biri benim için endişelenmişti. Yada ben öyle hissetmiştim. Belkide oda annem gibi maskesini takınmıştı yüzüne. 

Gözlerimden süzülen bir iki damla yaş avuçlarıma düşmüştü. Ellerimi birbirine sürtüp silmeye çalıştım. Ellerimi avuçlarına almasıyla o an bütün vücudumu karıncalar bastığını hissettim. Başımı yavaşça kaldırıp sulu gözlerimle elanın en güzel tonu olan gözlerine baktım.

Saniyeler sonra başımı göğsüne yaslarken buldum kendimi. 

O an... O an gerçekten insan olduğumu,bir hayalet olmadığımı hissettim. 

Bu hissettiğim aşk,hoşlanmak,sevgi değildi... Bu içimdeki his özlemdi...






Yeni bir karakter geldi. Yeni karakter hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Tekrardan merhaba. Her bölüm kısa oluyor biliyorum ama sizi pek fazla boğmak istemiyorum. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum umarım beğenirsiniz. Bölümü salı günü yayımlamayı düşünüyordum fakat erken yayımlamaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarını bekliyorum...




KAYBOLAN IŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin