Bölüm 27

33 11 4
                                    

*Atlas'ın ağzından.*

"Oğlum. O kızı araştırdık. Hatta gamze konuşmaya gitti. Ama-"

"Ama ne baba?!" Dedim ani bir heyecanla. Aslında ben bile hangi hisse bürüneceğimi bilmiyordum o an. 

Sinirli,heyecanlı... hangisi?

"Kız ona,onunda adının Esil olduğunu,Gamze arkasından bağırınca korkup kaçtığını söylemiş." Dedi babam sıkıntılı bir ses tonuyla.

Donum kalmıştım.

İfadesiz bir surat ve ardı arkası kesilmeyen göz yaşlarım.

"Alo?... Atlas oğlum iyi misin?" 

"İ-iyiyim baba. Saol."

"Oğlum,istersen buraya gel."

"Gerek yok babam,iyiyim. Hem Rüzgar burada."

"Peki o zaman. Görüşürüz oğlum." 

Telefonu kapatım koltuğa bıraktım. O değildi.

O olaması ümitlerimi ,hayallerimi yıkmıştı. Kalbimdeki boşluk daha da büyüdü. Ama yinede inancımı yitirmeyeceğim. Eğer... eğer o gerçten öldüyse,onu kendim toprağa verene kadar yitirmeyeceğim. Onu benden alan derin mavi denizden alana kadar yitirmeyeceğim. O çıkıp bana gelene kadar asla...

Babam... o çoktan ümidini kesmiş gibi hissediyordum. Gamze'nin anlattıklarından sonra heyecanlanmıştı,tekrar ümit kaplamıştı içini. Ama... bu öğrendiklerimizden sonra hepimizin ümit ışıkları sönmüştü.

"Abi?!" 

Rüzgar'ın beni dürtmesiyle kendime geldim.

"E-efendim?"

"O değil miymiş?" Derin bir iç çektim. Cevap verecek durumda hissetmiyordum kendimi. Hayır kelimesinin ne kadar canını yalacağını tahmin edebiliyordum belkide.

Başını kollarının arasına aldı. Ne ağladı ne de tek bir kelime çıktı.

Telefonuma gelen mesaj sesi ile telefonumu elime aldım.

*Bir mesajınız var.

Gelen bildirimin üzerine tıklayıp,mesajı açtım.

@berenakyldzz: Merhaba. Ben Beren. Sabah,koşuda tanışmıştık. Nasıl olduğunu merak ettim.

Beren?

Evet,Esil sanıp peşinden gittiğim kız.

@atlas.e: Merhaba. Evet hatırlıyorum. İyiyim teşekkürler.

@atlas.e: O gün verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.

@berenakyldzz: İyi olmana sevindim. 

@berenakyldzz: Rahatzız etmedin,seni anlıyorum. 

@atlas.e: teşekkürler Beren:)

@berenakyldzz: :)

"Abi?!" Telefondan gözlerimi ayırıp beni ikinci kez dürten Rüzgar'a baktım.

"Hm?"

"Kiminle konuşuyorsun? Telefona bakıp gülüyorsun da. "

Telefonu kapatıp koltuğa bıraktım. Çünkü mesajları görürse on yıl Rüzgar'ın ağzından kurtulamam.

"Hiç kimseyle."

"Emin misin?" Diye sordu. 

"Hayır,benim adım Atlas." Yaptığım iğrenç espiriden sonra Rüzgar yanımdan kalkıp karşı koltuğa oturdu.

"Espiri anlayışına-" Gülerek lafını böldüm.

"Eee?"

"Hayranım." Diye tamamladı. 

Ertesi gün yine erken kalkıp koşuya çıktım. Arkamdan gelen sesle olduğum yerde durdum.

"Atas!" 

Bu Beren'di. O gün tanıştım ve dün konuştuğum kız. 

Yanıma gelip gülümsemeyle bakıyordu bana. O gün dikkatli bir şekilde bakmamıştım ona yakınımda olmasına rağmen.

At kuyruğu,omzuna kadar gelen kahverengi saçları,açık kahve gözleri ve açık teniyle bir prensesten farksızdı. Gülümsemesi,pırlantadan bile daha ihtişamlıydı.

Salan Atlas,kendine gel!!

"Merhaba." Dedi gülen gözlerle.

Bu arada mavinin teniyle olan muhteşem uyumundan bahsetmiş miydim?

Kendine gelir misin artık!?

"Me-merhaba" dedim titreyen sesimle. Neden titriyorki şimdi?! Of Rüzgar'dan daha salağım.

"Daha iyi görünüyorsun." Dedi. Elimi enseme atarak konuştum.

"Evet,daha iyiyim."

"Sevindim." Gülümsedim. Yanımızdaki banka geçip oturduk. Sohbet ettik. Belkide... her neyse.

Eve geldiğimde ilk yaptım şey duş almak olmuştu. Daha sonra yemek yiyip koltuğa uzandım.

Sürekli aklıma geliyordu ve ben her kendime geldiğimde kendimi gülerken buluyordum.

"Neden sürekli aklıma geliyor?! Bu çok sinirimi bozuyor."

(...)

Selamlar!

Beren ve Atlas hakkında ne düşünüyor sunuz? 

Ve evet o kız esil değildi. Yazarlen her ne kadar üzülsemde,siz üzülsenizde bana güvenin. Eğer bir problem olursa onu düzelteceğime inanın.

Yeni bölümde görüşmek üzere.

Oy ve yorum atmayı unutmayın:D

KAYBOLAN IŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin