*Esil'in ağzından.*
Banyodaki işlerimi halledip çıktım. Salona gittiğimde gördüğüm kalabalıkla donup kalmıştım.
Abim yanıma gelip kolunu omzuma attı. Gülümseyerek kulağıma eğilim fısıldadı.
"İlk süprizim. "Dedi.
Herkes buradaydı. Babam,Selin,Asel,Rüzgar. Hepsi dolu gözlerle ve yüzlerini kaplayan şaşkınlık ifadesiyle bana bakıyordu. Benim yüzümdeki ifade de onlarınkinden farksızdı.
Çok geçmeden etrafımda toplanıp tek tek sarılmaya başladılar. Herkesi bir arada görmenin verdiği şaşkınlık,bana sordukları bütün soruların cevabı oluyordu.
Sarılma faslının ardından herkes eski yerlerine geçip oturdu. Hepsi benden bir cevap,açıklama bekliyordu. Abim yanıma oturup kulağıma tekrar fısıldadı.
"Sakin ol ve herşeyi anlat. Korkma,ben yanındayım." Dedi. Abimin söylediklerinin verdiği güven duygusuyla başımı sallayıp anlatmaya başladım.
"Ve hepsi bu kadar. Şimdi iste buradayım,yanınızda."
Yüzlerindeki ifade yumuşadı ama hepsinin gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. Öldüğünü sandıkları kardeşi,kızı,arkadaşları bir yıl sonra geri gelmişti.
Biliyorum,hepsinin içinde barındırdığı bana ait olan kızgınlık,özlem,karma karışık duygular vardı ve bu duygular bütünleşip evin içine sessizlik olarak çökmüştü.
Uzun süreli sessizliği bozan babam olmuştu. Kollarını iki yana açıp "kızım." Dedi dolu gözleriyle bana bakarak.
Kendimi babamın kollarının arasına bırakarak bende kollarımla sardım onu.
"Özür dilerim baba. Çok özür dilerim." Dedim göz yaşlarımın arasından.
"Dileme kızım. Biliyorum ve anlıyorum. Bende seni çok özledim ama korkma. Bak,hepsi geçti. Buradasın,buradayız. Korkma." Dedi şevkatla saçlarımı okşayarak.
"Esil?" Dedi babamın yanında oturan kadın. Kafamı kaldırıp kadına baktım.
Gözleri,saçları,herşeyi çok tanıdık geliyordu. Kokusu bile. Sanki daha önce defalarca sarılmışım gibi bir his vardı içimi tırmalayan.
Kadın,kollarını iki yana açtı. Göz yaşlarının arasından acı ve özlem dolu bir gülümseme kondurdu yüzüne.
"Kızım. Benim,Esra annen." Dedi.
"Anne?" Kelimesi süzüldü sadece dudaklarımın arasından.
Esra annem.
Babam beni her şirkete getirdiğinde beni yanına bıraktığı,her yanına gittiğimde annem olmasını istediğimi söylediğim o kadın.
"Anne!" Babamdan ayrılıp Esra annemin boynuna sardım kollarımı. Bir eli sırtımda,diğer eli ile saçımdaydı. Eliyle saçlarımı okşayarak konuştu.
"Canım kızım." Dedi. Sesindeki özlem ve hüzün ok gibi saplandı kalbime. Acıtmadı ama sızlattı.
"Özür dilerim. Hemde çok."
"Dileme. Anlıyorum seni güzel yavrum." Dedi. Küçüklüğümde de beni hep 'güzel yavrum' diyerek severdi.
Herkesle tek tek ve uzun uzun sarıldım. Bir yılın hasretini,bir günde mutluluğa çevirmişik. Kendimi yanlız hissettiğim her an bir sevgi kalabağı varmış aslında beni saran.
Onun bana verdiği nefret tüm bu sevgi kalabağını uzaklaştırmıştı benden.
Günün akşam saatlerine doğru Esra annem ve babam istemeyerekte olsa gitmişlerdi.
Şimdi ise evde ben,abim,Selin,Asel ve Rüzgar kaldık. Onlarla ettiğimiz sohbetin ardından Asel ve Selin de evlerine gitmişti. Şimdi abim ve ve Rüzgar sessizce oturuyorduk.
Sessizliği Rüzgar,abime soru sorarak bozmuştu. Bütün gün sessiz kalmıştı. Sesini bir yıl sonra ilk kez duymuştum. Bu biraz... Garip hissettirmişti. Özlem gibi.
"Atlas abi?"
"İznin olursa Esil ile konuşmak istiyorum." Dedi.
"Konuş işte." Dedi abim garip bir ifadeyle.
"Abi-" Birden ayaklanıp Rüzgar'ı böldü.
"Ben markete gideyim o zaman. Birşey ister misiniz?"
Ben olanları tam kavrayamamıştım. Boşverip 'hayır' der gibi başımı salladım. Abim evden çıktı ve gidişiyle evde ikimiz kalmıştık.
"Konuşmak istediğini söylemiştin." Dedim uzatarak.
Neden uzattıysam.
"Evet." Dedi.
Evet mi?! Ne bu!? "En kısa cevabı veren kazanır" yarışması falan mı!?
"Sen gittiğin o günden beri tek bir gece bile uyumadım. Seninle ilk tanıştığımız gün gelip durdu aklıma hep. 'Hayır.' Diye bağırdığın gün,omzumda ağladığın gün. O gün kalbimde hissettiğim o sızıyı bir yıl boyunca hep hissettim."
"Rüzgar?" Beni dinlemeden devam etti. Sanki bugün susarsa bir daha konuşamayacakmış gibi.
Evet,garip ve yine evet,garip davranıyor. Ya da bana öyle geliyor.
"Be-ben sana aşığım Esil. Ben sana seni ilk gördüğüm günden beri aşığım. Nasıl oldu neden oldu bilmiyorum ama oldu işte. Ben hergün,her gece o köprüde oturup saatlerce ağladım. Ben daha önce kimse için bu kadar göz yaşı dökmedim Esil. "
Kurduğu cümleler beynimin içinde yankılanıyordu. Sadece bu. Hissettiklerimi tarif etmek zor geliyor. Hepsi bu.
Dolu gözleriyle bana bakıp acı,hüzün içinde tebessüm etti.
"İzin verirsen sana bir kez sarılabilir miyim? Seni... çok özledim." Dedi.
"Hı hı." Dedim başımı sallayarak. Zihnim,bedenim bana iteat etmiyordu. Sanki hakimiyetimi kaybetmiştim.
O ayağa kalkınca bende kalktım. Kollarıyla beni sıkıca sarınca bende kollarımı bedenine sardım.
"Küçücüksün." Dedi gülerek. Minik bir kahkaha atıp başımı kaldırdım.
"Hayır,sen fazla büyüksün." Dedim gülerek.
Kuruğum cümle,tebessümünü gülümsemeye,sonrada kahkakaya çevirmişti. Mutluydu,mutluydum,mutluyduk ve mutluyuz.
Evet,mutluyum. Hemde hiç olmadığım kadar.
(...)
İwet canlarım.
Bir bölümün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bu bölümü iki kez yazdım,sinir oldum ama olsundu.
Rüzgar Esil'e de itiraf etti artık rahat rahat ölebilirim. Dndndxnxn Şaka şaka.
Tabiki bunu demeden geçemiycem.
Atlas, sen asıl bir kingsin yia? Xndnxnx
Yorum ve oy atmayı unutmayın keyifli okumalar.:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLAN IŞIKLAR
Teen FictionEsil Aycan. Anne ve babasının boşanması sonucu,babası ve ailesinden koparılıp annesi ile yaşamak üzere İstanbul'a taşınmıştır. Peki bundan sonra ne olacak? "Ben Esil Aycan. Benim hikayemi okumaya var mısınız?"