"Yorgundum, tükenmiştim ama üstüme üstüme gelen duvarların altında kalmayacaktım. Her şeye rağmen dik durmayı öğrenecek ve mutlu olacaktım..
Bugün günlerden 9 Eylül'dü bu da okulların ilk günü demekti. Geçmişi bir kenara bırakıp yeni hayatıma, okuluma hoşgeldin diyecektim.
" Asraa, kalk artık saat 8.00'a geliyor. "
Kardeşim benden sadece bir yaş küçük olduğu için lise son sınıfa gidiyordu bu yüzden onun için bir sıkıntı yoktu aynı okuluna gidiyordu.
Ama ben çok heyecanlıydım, mutfağa gidip kahvaltı hazırlayacaktım bir anda sandalyeye oturdum ve bir buçuk ayda ne de çok şey yaşamıştım. Belki de hala yaşayacağım bu yüzden hayatıma hiç insan almayacaktım herkesden uzak duracak sadece derslerime odaklanmalıydım. Gözümün önüne Derin'in "Ne zaman işin bitecek" demesi gelmişti zaten o günden sonra hiç görmedim, hiç aramadı bana bunu yapacak en son insan olarak görüyordum. Ama o beni paramparça edip terk etmişti. Tüm şeyleri kafamdan atıp kahvaltıyı hazırlamıştım kardeşime, ben sabahın erken saatlerinde kahvaltı yapamadığım için ben yemeden üstümü giymeye gitmiştim. Ama ne giyeceğimi hiç bilmiyordum. Dolabımı biraz daha karıştırdıktan sonra siyah jeans, dama unisex gömlek çıkarttım. Onları giydikten sonra saçlarımı taradım ve açık bıraktım. Hafif makyaj yaptıktan sonra sırt çantamı alıp odadan çıktım. Kardeşim hala kahvaltı yapıyordu.
"Asra ben çıkıyorum sende biraz acele etsen iyi olur"
"Tamam Gece"
Evden çıkmış taksiyi bekliyordum hayat daha da çok zorlayacak beni çünkü çalışmam gerekecekti annemin parası bize ne kadar yetebilirdi ki. Taksi gelmişti sonunda gideceğim yeri söyledikten sonra sürmeye devam etti.
Okulun önünde duran taksiden adeta inmek istemedim, çünkü başıma neler geleceğini asla bilmiyordum ve korkuyordum. En sonunda indim ve okula girmek için yürüyordum ama sanki birden düşeceğimi sanıyordum.
Okulun bahçesinde birçok insan vardı ve hepsi birbirinden farklıydı.
İç mimarlık bölümünde okuyacağım için o sınıfa gitmiştim. Sınıfta pek kimse yoktu bir kaç kisi tek vardı bende bi sıraya geçip oturdum. Telefonumu elime alıp biraz gezindim. Sonra arkamdan bir kız sesi geldi. "Merhaba"
"Merhaba" demiştim.
"Yanına oturabilir miyim"
"Tabi oturabilirsin"
"Bu arada ben Özge"
"Bende Gece".
"Ne Gece mi gerçekten mi ismin çok güzel"
"Teşekkür ederim" deyip gülümsemiştim..
Biraz daha oturduktan sonra sınıfın yarısı dolmuştu ilk gün olduğu için sonra ardından hocanın gelmesini bekledik.
Hoca içeri girdi biraz kendinden bahsetti konuştu falan.
Kafamı tamamen hocaya vermek istiyordum ama olmuyordu. Kafamdaki beni mahveden anılardan, düşüncelerden kurtulamıyordum. Annemi özlüyordum, babamdan korkuyordum çünkü her şeyi yapabilecek bir nefret besliyordu bana karşı insanlarla konuşmaya korkar hale geldim ya babam tutmuşsa diye.. Peki kalbimin en güzel yerine koyduğum adam nerde hani beni bırakmayacaktı, daha güzel günlerimiz olacaktı... Kalbim acıyordu defalarca parçalanmış kalbim.
"Kızım bi bakar mısın" hocanın sesiyle etrafa baktım sonra hocaya
"Sana diyorum"
"Buyurun Hocam"
"Senin ismin ne"
"Gece" sınıfta uğultu olmuştu her yerden aynı ses Gece mi diye şaşırmışlardı..
"Gece mi"
"Evet hocam"
"Güzel bir ismin varmış seni dalgın gördüm de bir sıkıntı mı var"
"Hayır hocam gayet iyiyim ilk gün olduğu için herhalde"
"Peki" hoca benimle konuşmayı bırakıp bizlere birşey anlatıyordu.
"Bakın çocuklar size dersle hiç bir alakası olmayan bir şey anlatmak istiyorum. Ben orta yaşta bir insanım bir çok şey görmüş geçirmiş biriyim..
Ama hiç bir zaman öyle acılı bir hikayem olmadı hayat bize oynadığı oyunda yaşa göre davranmaz. Burda bir çok öğrenci var belki hepiniz çok kötü şeyler yaşadınız en sevdiklerinizi kaybettiniz. Daha çok yaşayacaksınız belki ama şunu unutmayın ki bir zaman gelecek herkes gitmiş olucak tek kalıcaksınız eskiden yaptığınız tüm hataları, yanlışları daha iyi anlayacaksınız ve geriye keşke diye bir kelime kalacak.. Bunu dememeniz için kendinizi sevin, kendinize en iyi siz bakın kimseden bir şey beklemeden.. Hayattaki önceliğiniz her zaman kendiniz olun hiç bir şey sizin kadar önemli değil. Öyle değil mi Gece" Ne güzel konuştun hocam işte bana neden taktınız bir anda sinirlenip cevap verdim.
"Değil hocam" bir anda herkes bana baktı hoca dahil.. Kimseye fırsat vermeden konuşmaya başladım.
"Mesela hocam en sevdiklerimizi kaybediyoruz ya da canı yanıyor o an bir çoğumuz keşke senin yerine bana olsaydı deriz. Çünkü hiç kimse sevdiğinin yanında kendi canını düşünmüyor.. Ama keşke düşünebilse çünkü her defasında hep en sevdiklerimiz tarafından kırılıp üzülüyoruz.. Geriye keşkeler kalmıyor geriye kırılmış bir kalp ve bir göz yaşı damlası kalıyor ve maleseef onlar hep aynı acıyla kalıyor sadece zaman geçtikçe alışıyoruz..." sonra sustum. Onlarda benimle birlikte sustu. Sonra hoca konuşmaya başladı.
" Benimle aynı fikirde olmayan, kendi düşünceleri olan herkesi severim ama bu bir kız olunca daha çok severim çünkü kendi düşüncesi olan kız, konuşan kız her zaman güçlüdür. "
Hocaya sadece bakmıştım başka bir şey yapmamıştım zaten 3 dakika sonra zil çalmıştı çantamı hızla alıp herkesten önce sınıftan çıkmıştım. Bahçeye hızlı adımlarla gidiyordum herkesten biraz uzakta oturdum.
Büyük bir ağaca yaslandım ve biraz dinlendim.
Bu nasıl bir gündür ya her şey bu kadar kötü olmaz onlarca insanın arasında benim hayatımı mı merak ediyordu. Karşısına geçip evet hocam hayat yaşa bakmıyor bir buçuk ayda babam annemi öldürdü, benim için bir erkek tutup aşık ettikten sonra herşeyin oyun olduğunu açıkladı, benden nefret ettiğini söyleyip defoldu. Şimdi kardeşimle yaşıyorum. Nasıl beğendiniz mi.
"Hayır" bir anda korkup ayağa kalkmıştım.
Bağırarak "Kim var orda" dedim. Sonra ağaca yaslanan biri vardı.
Ama yüzünü göremiyordum çünkü sweatshirt giymiş şapkasını da kafasına takmıştı. Sinirlenerek konuşmaya başladım.
"Ya sen hiç utanmıyor musun beni dinlemeye insanlar ne ara bu kadar kötü oldu anlamıyorum ki"
Bir anda ayağa kalktı boyu tahmin ettiğimden uzundu. Soğuk ve umursamaz bir tavırla.
"Ben sana gel bana hayatını anlat demedim sen anlattın ayrıca ben dinlemedim o kadar bağırarak konuşuyordun ki duydum."
"O kulaklarınla duydusan ağzınla da susucaksın"
" Tehdit mi ediyorsun"
Sert bir tavırla "Hayır" deyip olduğum yerden uzaklaşmıştım. O kadar sinirlenmiştim ki ikinci derse girmeden okuldan çıkmıştım. Biraz yürüyecektim sonra eve giderdim. Okuldan çıktıktan sonra biraz yürüdüm sonra telefona bir bilirdim geldi.. Tanımadığım bir numaradan mesaj vardı. Mesajda "Pişman mısın"
yazıyordu, ne alaka şimdi bu.
Bende kimsin yazdım. Sonra telefonu çantama koyup umursamadan bir bank bulana kadar yürüdüm sonra oturdum. Gözlerimi kapattım ve bunların hayal olmasını diledim sadece. Sonra biri banka oturdu.
Ona baktım ama onuda o çocuk gibi şapkası vardı bu yüzden yüzü görünmüyordu.
Bende aldırış etmeden oturmaya devam ettim.
"Pişman mısın" deyip yüzünü açtı.
Okuldaki çocuktu. Bir anda çok korkmuştum.
"Kimsin sen"
"Belayım"...Merhabalar cancağızlarım farkındayım çok uzun zaman oldu yeni bölüm atmayalı. Moodum yerinde değildi, sonra okumalar düştü ve yazmaya hevesim yoktu bu yüzden yazamıyordum bu bölümde yazmaya çok zorlandım.
Geç bölüm attığım için öncelikle özür diliyorum. Umarım beğenirsiniz. Sizleri çok seviyorum kendinize iyi bakın ❤️🌼(oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın).
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY VE GECE
Teen Fiction"Acı çekmenin yaşı olmazdı ve olmadı da... Acı çeke çeke büyüdüm acılarımın üstesinden gelerek, ayakta dimdik durarak büyüdüm tüm kadınlar gibi... Baba sevgisinden yoksun bir kadın olarak büyüdüm ve bir babanın kızına yapabileceği tüm kötülükleri y...