1.2

260 31 4
                                    

...


Sabah olmuş olacak ki gözlerimi aydınlığa açtım. Ceren'in homurtuları geliyordu. "Çek şu ayağını ağzımdan Allah'ım heey sabah oldu sen de çek kafanı bacağımdan!"

Sıkışıp kalmıştı. Herkes yavaş yavaş uyandı. "Kalkın da bir zahmet!" İte kaka çadırdan çıktık. Uzay ve Kerem uyanmıştı sadece. Bir de hocalar vardı. Ama Hakan'ın çadırının önündelerdi. Ceren'e baktığımda yanlarına gidelim dedi.

Yanlarına geldiğimizde Uzay'ın koluna dokundum. "Ne oluyor?"

"Hakan'ın çadıra bakıyorduk bir şey var mı diye."

"Herkesi uyandırın ormanı arayalım bulalım." Selim Hoca'nın demesi ile Kerem ve Ceren çadırlara gitti. Selim Hocaya döndüm.

"Hocam Hakan'a bir şey olmamıştır değil mi?" Eliyle başını ovaladı.

"Bilmiyorum Arya. Tek bildiğim buralarda öyle olaylar olmaz. Yani kaybolmutur. Belki de anayolu bulup evine gitmiştir." Yaren öğrense mahvolurdu. Hoca eliyle kolumu sıvazladı.

"Ölmesi imkansız merak etmeyin." Bir nebze de olsa ümitlendim. Arkadaşımızı bulmalıydık.

Herkes çadırlardan çıkıp gelmişti. Hülya Hoca yönlendirme yapıyordu.

"Selim ve Mehmet Hocanızla birlikte arayacağız biz. Siz de beşli gruplar halinde arayın. Yolu unutmayın gerekirse taş bırakın. Bir de siz kaybolmayın." Herkes gruplarını oluşturdu. İlayda da koşarak geldi.

"Nerede buldular mı?!"

"Herkes ayrılıp birlikte arayacak."

"Tamam kim kim gidiyoruz?" Alp İlayda'nın kolunu tuttu.

"Sen gelmiyorsun küçük hanım. Kardeşimi de kaybedemem. Şevval ile oturun." Şevval birden bağırdı.

"Ben niye kalıyorum be! Sen mi karar vereceksin?" Alp kafasını yukarı kaldırıp sabır diledi.

"Başınıza bir şey gelsin istemiyorum." Şevval'in yanına gidip başını elleri arasına aldı. "En değerli şeylerime zarar gelsin istemiyorum."

Ha biz piçiz yani.

Şevval yumuşadığında İlayda'nın koluna girdi. "Biz burada bekleyelim. Belki buraya gelir." İlayda ağlıyordu. Hali yoktu zaten. Tamam dedi ve çadırlara gittiler.

Kerem, Ceren, Alp, Uzay ve ben birlikte gidecektik.

Uzay'ın elini tuttum ve önden gitmeye başladık.

Biraz daha ormanın içine girdik. "HAKAN!" Beşimiz de bağırıyorduk.

"HAKAN! Neredesin be kardeşim." Alp ruh gibiydi. En yakın dostu kayıptı az bile yani verdiği tepkiler.

"Hele bi ortaya çıksın yumruk manyağı yapacağım onu." dedi Alp.

Hepimiz aramaya devam ediyorduk. Telefonlar burada çekmiyordu. Uzay ile arkada kalmıştık.

"Sence bulur muyuz?" Daha da sarıldı. Ben de ona sarıldım.

"Bulacağız tabiki. Pezevenk Hakan söz konusu ona bir şey olmaz." Tebessüm ettiğimde bizimkilere yetiştik.

Ayağıma bir şeye takılınca düşmemek için Uzay'a tutundum. Herkes yere baktığında ben de baktım.

Matara vardı. Biri düşürmüş olmalı.

Alp birden eğilip yerden aldı. "Hakan'ın matarası bu!" Gözlerimizi pörtlettik. Mataraya bakıyorduk hepimiz.

Demek ki buradan geçti. Alp matarayı elinde salladı. Hızlıca ikiye ayrıldık. Uzay ve ben yukarı diğerleri aşağı kısıma bakacaktı. Uzay'ın elini tutup toprağa basıp yukarı çıktım.

SESİNDE AŞK VAR || yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin