1.9

193 26 7
                                    

...


"AMAN BİSMİLLAH!" Gözlerimi ovuşturup açtığımda elinde sürahi olan Şevval vardı. Ceren'in yatağına baktığımda o da benden farksız sayılmazdı.

"Napıyorsun lan!" Gözlerimi kocaman açıp ona kötü kötü bakmaya başladım. Etkilenmemiş olacak ki kahkaha atıyordu. Ceren yaşadığı sarsıntıdan çıkıp Şevval'i yatağa yatırıp gıdıklamaya başladı.

"Manyak mısın lan sen ne su döküyorsun suratımıza!" Kafamı yastığa koyup tekrar uyuyacaktım ki Şevval üzerime atladı.

"Ya kalkın geç kalıcaz."

"Ya Şevval çekil üstümden. Hem sen eve nasıl girdin?" Onlar toparlanıp çıkmak üzereydi.

"Geç kalıyoruz çabuk hazırlanın. Jale Teyze aldı içeriye."

"Ceren tiyatro metinlerini çantana koysana."

"İyi." Bu da ters tarafından kalkmış. Biz hazırlandığımızda aşağı inip kahvaltıya başladık. Ceren repliklerini tekrar gözden geçiriyordu.

"Ah Romeo Romeo neden Romeosun sen."

"Sen sor diye." Şevval'e beşlik çakıp sırıttım. Kahvaltımız bittiğinde okula geldik. Sınıfa gittiğimizde Hakan ile Kerem dışında herkes burdaydı. Ceren sorunca Alp sırıtarak cevap verdi.

"Kütüphaneyi temizleyeceklermiş Selami Hoca istedi." diyip güldü. Ceren İlayda'nın koluna girip bizim işimiz var diyince anladık az çok ne olduğunu. Dersin başlamasına on beş dakika vardı. Uzay ile şu işi konuşsam iyi olacak.

"Uzay gelir misin?" Yanıma geldi.

"Ne oldu?"

"Prodüksüyon şirketine gidecek miyiz?"

"Arya istemiyorum gözüm tutmadı."

"Ama bu para lazım değil mi Uzay bir kere daha düşün bizimkiler de gelir ne olurr? Hem sen kuruyorsun sadece."

"Bakarız." diyip yanımdan ayrıldı. Sadece çok kuşkucu ama düşününce onaylayacağından eminim. Hakanlar içeri girdiğinde kızlar kahkaha atmaktan kızarmıştı.

"Ne oldu Ceren?

"Ya bu salaklar kafalarına bandana takmış biz de bunları çektik onlar bizi dans olayı için utandırmayacak biz de onları." Güzel anlaşmaydı.

Dersler geçtiğinde öğle arasına geldik. Zil çalınca herkes çıktı.

"Gençler hadi tiyatro salonuna!" dedim. Aslında sadece altımız oynayacaktı ama bizimkiler destek için geliyorlardı. İndiğimizde tüm kadro buradaydı. Alp en başta sinirlensede sonradan ikna ettik İlayda'nın çıkmasına. Salonun bu kadar dolu olmasına sinir oldum alt tarafı seçmeler yapılacaktı.

"Evet çocuklar çalıştınız değil mi?" Selami Hoca herkeste göz gezdirip kontrol ediyordu.

"Hepsi hazır Selami Hocam."

"Ebru Hocam ilk çifti sahneye alalım. Çocuklar duygu katın çok önemli bu." Dediğinde önce Kerem ile Ceren çıkmıştı sahneye.

"Başlayabilirsiniz."

"Ah, ROMEO, ROMEO! Neden ROMEO'sun sen? İnkar et babanı, adını yadsı! Yapamazsan, yemin et sevdiğine, Vazgeçeyim Capulet olmaktan ben."

"Daha dinleyeyim mi, yoksa açılayım mı ona?"

"Benim düşmanım olan adındır yalnızca Sen sensin, Montague olmasan da. Hem Montague nedir ki? Ne eli bir erkeğin, Ne ayağı ne kolu, ne yüzü ne de başka bir parçası. N'olur başka bir ad bul kendine. Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte? ROMEO'nun da adı ROMEO olmasaydı, Kusursuzluğundan hiç bir şey kaybolmazdı. ROMEO, bırak, at bu adı! Senin parçan olmayan Bu ada karşılık al bütün varlığımı."

SESİNDE AŞK VAR || yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin