3.9

128 21 5
                                    

Ceren Karan'ı vurmuştu...

Şoktan ilk çıkan Arya oldu.

"CEREN KENDİNE GEL!"

"Ö-öldü mü?"

Nabzını kontrol ettiğimde ölmemişti. Şükürler olsun. Ceren'e dönerek gülümsedim.

"Ölmemiş."

Polisler ve sağlık ekipleri içeri girince Ceren'i kenara çektim. Kerem ise bir köşede olanları izliyordu. Polis memuru yanımıza geldi.

"İfade için bizimle gelmeniz gerekiyor." Bu halde Ceren gidemezdi.

"Arkadaşımın biraz psikolojisi bozuldu da sonra gelse o?"

"Birlikte geleceksiniz ifade vermek zorunda." Ceren benden ayrılarak polisin yanına gitti.

"Tamam gelirim."

"Emin misin Ceren?"

"Eminim."

Karan'ı ambulansa götürdüler. Uzay Kerem'in yanına gidiyordu. Biz de ifade vermek için çıktık.

Arya:

Yetişememiştik...

Eve giderken Doğan aramıştı ve yerlerini söylemişti. Uzay, Hakan ve ben gelmiştik.

Lakin biz çok geç kalmıştık. Ceren suçlu görünecekti...

"Kerem biz de kal istersen bugün." Uzay iyice deliriyordu bence. Polisler Kerem'in ifadesini almıştı.

"Kaçıp gidenin gidecek yeri vardır Uzay neden davet ediyorsun?" Sinirlendim. Uzay hala bu şerefsizi savunuyordu.

"Arya haklı kanka ben otelde kalırım."

"Bir zahmet." Dediğimde Uzay bana ters ters baktı.

Ne! Haklıyım ben.

Olay yerinde öncrden olmadığımız için ifademizi almadılar.

"Kerem Karan'ın yanına gitmeyi düşünüyor musun?" Hakan içinde tutamamış sormuştu.

"Bilmiyorum abi." Sıkıldığımdan Uzay ile Hakan'ın kolunu tuttum.

"Hadi gidelim." Kerem ile vedalaştıklarında eve doğru yola çıktık.

"Ne aksiyonlu gündü be." Cidden öyleydi.

"Lan evdeki adamı ne yapcaz?"

"Kızlar polise teslim etmiş." diyerek muhabbeti sonlandırdım. Eve yaklaşırken aklıma gelen fikirle Uzay'a döndüm.

"Hakan'ın doğum gününü yapamadık Ceren'in ki de yaklaştı beraber mi yapsak ikisininkini?"

"Bu durumda düşündüğün şey bu mu Arya?"

"Sadece fikir sundum kaba davranmana gerek yok." Madem Uzay bu kadar hevessiz ben tek giderim kafeye.

"Abi sağda durur musun?" Uzay kolumdan tutup "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Ben de ona cevabını iade ettim.

"Bu durumda düşündüğün şey bu mu Uzay?" Diyerek indim. Pastaneye doğru yola koyuldum. Uzay peşimden gelmedi.

Ceren:

İki gündür yaşamadığım aksiyon kalmamıştı ve epey yorgundum. Üstüne Karan'ı vurmuştum. Bu kadar ekşın bana fazlaydı. Yaşıyordu ama vurdum işte...

Polisler ifademi almak için karakola getirmişti ve yanımda Doğan vardı.

"Elektronik ifadenizi de alacağız." Doğan kaşlarını kaldırarak sordu. "Onu neden alıyorsunuz ki?"

"Görev gereği beyefendi."

Elektronik ifade de tamamlandığında Doğan ile karakoldan çıktık. Suçsuz olduğum anlaşılmıştı.

"Evet küçük hanım artık sözümden çıkacak mısınız?"

Şu kadının basenleri çok mu büyük acaba?

Bu ağacı neden buraya dikmişler?

Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?

"Ne pastası Ceren ne diyorsun?"

"Ben onu dışımdan mı söyledim?" O bana iflah olmaz bakışları atarken elimi tutarak taksiye bindirdi. Elimi tuttu...

"Bahçelievlere abi."

"Tamam evlat."

Yolun akışını izlerken dakikalar geçiyordu. Kafamı çevirdiğimde bakışlarımız Doğan ile kesişti.

"Niye öyle bakıyorsun?" dediğimde mal mal cevap verdi.

"Nasıl bakıyormuşum?"

"Böyle." Bir anda kendini toparlayıp önüne döndü.

Bu üniversite sınavı ne olacak ya? Amaaan yaparım ben mükemmelim.

Geldiğimizde taksiden inip binanın merdivenlerine çıktım. Doğan da arkamdan geliyordu. Asansöre bindiğimizde üçüncü katın düğmesine bastım. Asansör ikinci katta iken durdu. Ben telaş yaparak Doğan'ın kolunu sıkmaya başladım.

Kalbim sıkışınca nefes almaya çalıştım.

"Doğan neden durdu!"

"Bilmiyorum bekle." Düğmelere basarak bir şeyler yaptı ama çalışmıyordu. Asansör yerinden oynayınca Doğan'a tutundum. Kalbim korkuyla hızlıca attı.

"DOĞAN BİR ŞEY YAP! YARDIM EDİN!"

"CEREN TUTUN!"

"YARDIM EDİN!" Telefonumu çıkarıp İlayda'yı aradım. Telefon çekiyordu.

"Hadi aç nolur aç."

"Efendim Ceren?"

"ASANSÖRDE KALDIK KOŞUN YARDIM EDİN HADİ!"

"Tamam geliyorum sakin olun itfaiyeyi arayacağım!" Asansör tahminimce şu an yan duruyordu. Deli gibi korkuyordum.

"KİMSE YOK MU!"

"Ceren sakin ol gelecekler." Korkudan Doğan'a sarılmıştım. Aniden asansör bir daha sallandı.

"DOĞAN!"

"CEREN TUTUN!" On dakika kadar öyle durup bağırmıştık. Korkuyordum. Her hareketimizde asansör daha da sallanıyordu. Dışarıdan gelen ses ile telaşla gülümsedim.

"CEREN SES VERİN GELDİK!"

"İLAYDA BURADAYIZ ASANSÖR SALLANIYOR!"

"ÇOCUKLAR SAKİN OLUN. BEN İTFAİYE EKİBİNDEN FATİH ABİNİZ. ŞİMDİ BAKTIM HALATLAR KOPMAK ÜZERE DÜŞEBİLİRSİNİZ. BİZ KAPIYI AÇMAYA ÇALIŞACAĞIZ EĞER AÇAMAZSAK SIKI TUTUNUN HER AN DÜŞEBİLİRSİNİZ. ASANSÖR BOŞLUĞUYLA ARANIZDA YİRMİ BEŞ METRE VAR SAKİN OLUN."

"ABİ KURTARIN ONLARI!"

Doğan'a döndüm ve sıkıca sarıldım.

"Doğan eğer burdan çıkamazsak-" Ağzımı eliyle kapadı.

"Sus burdan çıkacağız tamam mı?Gerekirse sırtımda tutarım seni kurtulacaksın." Başımı göğsüne yasladı.

"ÇOCUKLAR KAPI SIKIŞMIŞ AÇAMIYORUZ. ŞİMDİ DEDİKLERİMİ SAKİNCE YAPIN. DEMİRLERE TUTUNUN. ELLERİNİZLE BAŞINIZI KOLLARINIZI VE VÜCUDUNUZU KAPATIN. CENİN POZİSYONUNDA YERE YATIN. YİRMİ BEŞ METRE DÜŞECEKSİNİZ BİRBİRİNİZE TUTUNUN."

"Doğan seni seviyorum."

Asansör sallandığında biz yerde birbirimize sıkıca tutunup cenin pozisyonunu almıştık. Asansör büyük bir hızla yere düşerken ben kafamı demirlere çarpmış ve bir darbeyle bayılmıştım...

xxxxxxxxxxxx

Bir aksiyon bitmedi la.

SESİNDE AŞK VAR || yarı texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin