otuz altı: benzin

309 76 149
                                    

Hoş geldiniz canına yandıklarım,

Başladığınız tarihi şuraya lütfen

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu❤

Otuz altı: Benzin

Zaman...

Şu hayatta kıymetli olan tek şeydi. Oysaki biz insanlar bazen varlığını bile unuturduk. Artık ulaşamayacağım o günlere dönmek için sarf ettiğim dualar beni yıpratmıştı. Duaları da bırakmıştım. Ama içimdeki küçük kız hâlâ dualar ediyordu.

Elimdeki kağıdı hızla cebime atarak yatağımın üzerine oturdum. İstemsizce içime düşen umutlara karşı gelemiyordum.

'Yaşıyor olabilir mi? Gerçekten şu an hayatta olabilir miydi?'

Hayır bu imkansızdı. Cenaze törenine bile katılmıştım. Annesinin acı hıçkırıklarını duymuştum. Daha da acısı onun yokluğunu iliklerime kadar hissetmiştim.

"Bu Emre'den bana gelen ikinci not." dedim. 

İstemsizce dolan gözlerimden nefret ediyordum. Bu kadar duygusal olmak beni zayıf biri yapmaktan başka bir halta yaramıyordu.

Ellerimi kapatmış tırnaklarımı avuç içlerime bastırıyordum. Beni bu denli yıpratan şey her ne olursa olsun, bu kadar çok yanmamalıydı.

"Emre yaşıyor mu ki?"

Sorunun sahibine çevirdim bakışlarımı. Derin bir nefes çekip rahatlamaya çalıştım. Bu sefer bakışlarımı tavana çevirerek,

"Hayır, o yıllar önce bu dünyayı terk etmişti."

"O zaman Yavuz denilen adam seninle oyun oynuyor."

Bakışlarımı Barlas'a çevirerek ofladım. Her şeyi neden Yavuz'a yükleme derdindeydi bu? Ya Emre yaşıyorsa, ve bu notları gerçekten Emre yollamışsa?

"Tek yönlü bakıyorsun Barlas. Ya Yavuz değil de gerçekten Emre yollamışsa bu notları?" dediğim an sert bir sesle,

"Hayır Asra, tek yönlü falan baktığım yok! Asıl sen kapatmışsın gözlerini." durdu, gözerimdeki kahverenginin her detayını inceledi ve tekrar başladı konuşmaya,

"Anlaşılan Yavuz seninle oyun oynuyor."

"Yavuz'dan korkuyorum Barlas. O gerçekten kötü bir canavar. Fakat bu notalardaki yazının naifliği bana Emre'yi anımsatıyor." dedim üzgün bir tavırla.

Bu sefer Barlas ofladı. Oturduğu sandalyeden kalkıp yanıma oturdu. İkimiz yeşil yatağımın üzerinde oturmuşken,

"Lütfen duygusal davranma, lütfen." dedi.

Naif sesinin melodisi kulağımı okşarken bakışlarımı elalarına sabitledim. Beni anlamıyordu, anlıyor fakat zarar görmemi istemiyor da olabilirdi. Bilmiyordum, kararsızdım. Kararsız mıyım yoksa kararlı mıyım diye düşünürken bile kararsız kalırdım ben.

"Duygusal davranmıyorum." dedim şımarık ve net bir tonda.

"Duygusal davranıyorsun Asra. Bunu yapma, Yavuz sana da zarar verecek." dedi inatlaşarak.

"Yavuz bana zarar falan veremez!" dedim sertçe. Bu sefer ayağa kalkmış ve penceremin kenarına geçmiştim. Barlas'ta ayağa kalkmış ve o da arkamda durmuştu.

"Hadi ama Asra, o notların Emre'ye ait olmadığını ikimizde bal gibi biliyoruz."

Arkama dönmüş tam karşı çıkacakken aniden yaptığım bu hareketin çok yanlış bir zamanda olduğunu anlamıştım. Barlas ve pencere arasında kalmıştım. Ve asla karşı da çıkamamıştım.

Gecenin Matemi | tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin