"Ben öldüm, bu defa gerçekten öldüm." Bambam kendini yanımdaki sandalyeye attığında homurdanmaya devam ediyordu. "Bittim oğlum bittim. Kavurun helvamı."
Yugyeom, onun bu haline kahkaha attı ve eliyle ağzını kapatarak durmaya çalıştı ama şu an birkaçımız cidden komik gözüküyordu. "Gerizekalısın. Çalışsaydın. Şimdi böyle götün tutuşur işte."
Bambam elbette ki laf atmadan duramazdı çünkü şu an morali bozuktu. Masanın üstünde duran kalemi ona fırlattı. "Lan sen kızlarla gününü gün ederken iyiydi amına koyayım, nasıl iyi geçer?" Jimin'e döndü. "Sen de öyle, her gece başka kız ne yaptınız ne ara çalıştınız?"
Jimin, onun bu söylediğiyle havaya girdi ve sırıtarak kollarını bağladı. "Hem bel altım hem de aklım çalışıyor kardeşim."
Taehyung hemen lafa atladı. "Hadi lan oradan, bölüm birincisi önünde oturan da nenemdi zaten. Şanslı piç."
Sınavlar başlamıştı, az önce hepimiz ilk sınavımızdan çıkmıştık ve ben dahil bu noktaya gelene kadar durumun ciddiyetinin farkında değildik. Bir şeyler bitiyordu ve bazı adımları atmamız gerekiyordu. Her ne kadar okuduğumuz okul bize birçok kapı açacak olsa da iyi notlar alırsak çok daha iyi yerlere gelirdik. Sınavım iyi geçmişti, belki daha iyi olabilirdi ama elimden geleni yapmıştım.
Daha fazla gücümün kaldığını zannetmiyordum zaten. Etrafım kasvet doluydu ve ben onu elimle kışkışlamaya çalıştıkça hiçbir yere varamıyordum.
Bütün hafta sonu neredeyse hiç uyumayıp artık elimde kalemle sızana dek ders çalışmıştım, şu an muhtemelen bir ölü gibi gözüküyordum ve Taehyung sabahtan beri sürekli iyi olup olmadığımı soruyordu. Yine Jungkook'la atıştığımızla ilgili bir şeyler gevelemiştim ağzımda, çıkıp da en yakın arkadaşın uyuşturucu satın aldı diyemezdim çünkü bu fena halde aralarını bozardı ve ben bunu istemiyordum.
Elimdeki kahveyi daha da sıkı tuttuğum sırada etrafa baktım, ortalıkta gözükmüyordu. Masada bir sohbet dönüyordu ama sadece dinliyordum, ciddi anlamda enerjim yok olmuş gibiydi ve böyle olmaktan nefret ediyordum. Resmen aynaya baktığımda negatifliği hissedebiliyordum.
"Bir sene daha kalmayacağım bu siktiğimin okulunda," Yoongi rahatça derin bir nefes verdi. "Yazdığım kopyalara değdi."
Lisa, gözlerini devirip çikolatalı sütünü içmeye devam etti. ''Hepimizin senin gibi iyi geçmedi,'' Ardından Jisoo'ya döndü. ''Senin bir arkadaşının mekanı vardı, değil mi?'' Jisoo kafasını salladı. ''Tamam, diğer dersler boş geçecek zaten. Çıkış iznimiz var, oraya gidelim.''
Taehyung, ellerini heyecanla birbirine sürttü. ''Sınav haftası sarhoş olmak, en sevdiğim.'' Kaşlarımı kaldırıp ona baktım, kafayı bulana kadar içmesine izin vereceğime inanıyorsa çok yanılıyordu. Bana tatlı bir şekilde gülümsedi.
Karşımda oturan Jennie omzumun üstünden arkaya bakarak ofladı. ''Yine mi ya?'' Gözlerini kısıp kafasını iki yana salladı. ''Bu okulu ilaçlamıyorlar mı? Böcek ilacı sıkıldığını sanıyordum.''
Hepimizin bakışları oraya döndüğünde gördüğümüz iki beden kantin kapısının orada konuşan Jungkook ve Sora'dan başkası değildi. Onun arkası buraya dönüktü ama Sora da bu defa cilve yapmıyordu, ciddi bir şeyler konuşuyor gibi gözüküyorlardı. Donuk bir şekilde oraya bakarken ''Ben Mina'yı sepetledim bu hala kıza yol veremiyor.'' dedi Yoongi. Jungkook sürekli bana bilmediğin şeyler var diyordu. Taehyung'un hiçbir şey bilmediği açıktı ama Yoongi biliyor muydu acaba? Ondan bir yaş büyük olmasına rağmen abi kardeş gibi olduklarını biliyordum ama sorsam da Min Yoongi'nin bana tek kelime bile edeceğini sanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
close as strangers |rosékook
Fanfiction"Çünkü biz seninle yabancılar kadar yakındık." Yüzüyorsun. İnanılmaz iyi bir yüzücüsün. Elini attığın her konuda başarılısın. Ama merak ediyorum, bu yüzden mi yüzüyorsun? Belki de sen bu hayatta boğulurken suyun altında nefes alabiliyorsundur, oraya...