twenty five

4.8K 402 507
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Chae Young sen benim bu dünyadaki sabır sınavım falan mısın?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.








''Chae Young sen benim bu dünyadaki sabır sınavım falan mısın?"

Her ne kadar yapamayacağımı düşünsem de yataktan çıkmadığım, mideme tek bir lokma dahi yollamadığım ve ruhsuz bir şekilde tavanı izlediğim bir cumartesi gününü atlatıp pazar gününe geçmeyi başarabilmiştim. Ne kadar iyi olduğum tartışılırdı ama nefes alıyordum ve hayat benim yetişebileceğimden çok daha hızlı ilerliyordu. Şu an evimin içinde dört dönen üç kız da öyle.

Bugün Jimin'in ailesinin daveti vardı, çok nüfuzlu ve çevresi geniş bir aile olduklarından çok büyük bir etkinlik olacaktı. İş adamları, çeşitli yerlerde etkin olan önemli insanlar ve aynı zamanda aile dostları katılacaktı. İş konusuyla hepimiz çok alakasız kalıyorduk ama Jimin'in en yakın arkadaşları olduğumuzdan biz de davetliydik. Böyle ortamları iyi bilirdim, Avustralya'da Park çifti yüzünden girmediğim sosyete ortamı kalmamıştı bu yüzden bazen ne kadar yapmacık olabildiğini de çok iyi biliyordum ama bu sefer bir sürü insanla tanışıp sahte gülücükler atmak zorunda kalmayacaktım çünkü baş davetlilerden değildim, muhtemelen tüm gece verilecek atıştırmalıklara, içeceklere saldıracak ve bizimkilerle geçirecektim vaktimi.

Jennie, Lisa ve Jisoo üçlüsü de orada bir sürü zengin, yakışıklı ve potansiyel CEO adayları olacağını düşünüp daha fazla özen göstermeye karar vermişlerdi. Şimdi evin içinde bir o yana bir bu yana koşuşturuyorlardı.

Ben ne mi yapıyordum?

Yatağıma uzanmış, Archie'ye sarılıyordum.

Peki Jennie ne yapıyordu? Haftalar önce birlik olup bana aldırdıkları beyaz elbiseyi yüzüme çarpıp beni çekiştiriyordu. ''Lan kalksana şimdi döveceğim şurada seni ayak üstü! Ne saçın ne makyajın hazır SEN BENİ DELİRTECEK MİSİN BE KADIN?'' diye bağırdı dramatik bir şekilde. Genel olarak senaryo hep aynıydı aslında, en yakın arkadaşım fazla sosyaldi ve sürekli bir yerlere gitmek istiyordu, ben istemiyordum, birbirimize sataşıyorduk ve o kazanıyordu çünkü ben bir yerden sonra uğraşmayı bırakıyordum.

Suratımı buruşturdum ve Archie'ye biraz daha sokuldum. ''İstemiyorum ben gitmek falan, yorganın altında durup ölmeyi bekleyeceğim.'' Bembeyaz, yumuşacık tüylerini okşadım. Son günlerde bana huzur veren nadir şeylerden biriydi bu.

close as strangers |rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin