nine

5.2K 445 225
                                    

Başka bir hayat yaşıyor olsaydım bile yine severdim seni.

Daha önce yaşamış mıydım ya da bundan sonra ruhum başka bir bedenin içinde barınacak mıydı bilmiyordum ama o, yine benim karşıma çıkardı ve yine kalbim teklerdi. Bu olmamalıydı, bu yaşanmamlıydı. Ben gittiğimde arkamda hiçbir kalp kırıklığımı bırakmamalıydım ama şimdi nedense değil kırık, külleri bile kalmayacakmış gibi hissediyordum. Neydi içimdeki bu endişe?

Bana tatlı olduğumu söylemişti. Dudaklarının arasından çıkan tek kelimeyle dizlerim titremişti ve yaptığı belki de çok büyük bir şey değildi çoğu kişiye göre ama benim için devasaydı. Beni hep etkisi altına alıyordu ama bu defa hipnoz etmiş olmalıydı çünkü gittikten sonra 15 dakika boyunca hiç hareket etmeden evimin önünde durmuştum.

Üzerimde böylesine bir etki bırakmasına ne zaman izin vermiştim?

Tutunacak bir şeyler arıyordum, bu kırılmak üzere olan bir dal parçası bile olsa avuç içlerimi cam parçaları yerine kıymıklar kessin istiyordum. Ailemin zorla vurup beni düşürdüğü yerde çok fazla kırık vardı, ayağa kalkamıyordum yıllardır çünkü sırtımda annemin hiç ayağından çıkarmadığı topuklu ayakkabıları, burnumda ise babamın içtiği sigaranın kokusu vardı. Neden hiç baş kaldırmamıştım onlara? Sonumun abim gibi olacağından korkmuştum belki de ama bir bakıma ikimizin de kaderi aynı cümlelerle yazılmıştı, çabalasam bile boşuna gideceğini biliyordum.

Bugün pazartesiydi. Maçı vardı. Kazanacağından gram şüphem yoktu ama herkes gibi ben de orada olacaktım.

Yine uyuyamadığım bir gecenin ardından sabah kalkıp okula gelmiştim ve direkt olarak kantine gidip bir şeyler yemiştim çünkü bugün bayılıp kalmak istemiyordum. Jungkook daha gelmemişti, gözlerim istemsizce etrafta dolaşıyordu ama o hariç herkesle göz göze geliyordum.

Taehyung beni özellikle sorguya çekmek istiyordu ki inanılmaz şüphe çeken bir şekilde diğerleriyle oturduğumuz masadan beni kaldırmış ve bahçedeki çardağa sürüklemişti, Jennie de elbette bizi yalnız bırakmamıştı. Hemen onu aramadığım için bana kızacaktı muhtemelen ama bu duyguya şaşkınlık ve heyecanı eklenince üstüme atlamamasını umuyordum.

Taehyung'un ensesine bir tane geçirdi ve "Var yine sabah sabah sizde bir şeyler," diye mırıldandı ve oturdu. "Dökülün. Hemen."

"Tamam be kızım dur iki dakika..." Taehyung homurdanırken ensesini ovalıyordu, Jennie'nin yanına geçtiğinde ben de karşılarına oturdum. Heyecanla ellerini birbirine sürttü. "Hemen anlat, öpüştünüz mü, seviştiniz mi? Lütfen seni eve attığını söyle. Korundunuz değil mi? Aslında sevişseydiniz bence Jungkook bana söylerdi çünkü en yakın arkadaşım ama daha dün oldu bunlar-"

"Ay sus!" Alnına vuran ve gözlerini sabır diler gibi kapatan Jennie'ye baktım. Bu hallerine kıkırdamadan edememiştim. "Neyden bahsediyor yine bu?"

"Dün bu salak beni aradı," Taehyung'u işaret ettiğimde bana baktı ve orta parmağını kaldırdı. "Jungkook'un evime yakın olan basketbol sahasında yalnız başına olduğunu ve Archie'yi de alıp oraya gitmemi söyledi. Yürüyüş yapıyor da karşılaşmışız gibi."

"Oha," diyip yana döndü ve hayranlıkla baktı Taehyung'a. "Kanka ben senin böyle zeki olduğunu bilmiyordum, helal olsun bir boka yaramışsın." Bana baktı. "Ama seni hain, bana bunları nasıl anında anlatmazsın?"

close as strangers |rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin