thirty one

4K 368 171
                                    

3 Ay Sonra
Mayıs

"Açık konuşmak gerekirse," diye başladı sözüne ve bana samimi bir gülümseme yolladı. İki yıldır belki de ilk defa samimiyetine inanışımdı bu. "Ben her ne kadar ailenle içli dışlı olsam da bağlılığım ilk önce ve daima hastamadır. Başlarda gelişme göstermediğini düşünüyordum fakat şu son birkaç ayda imkansızı gerçekleştirdin Chae Young, seninle gurur duyuyorum."

Oturduğum koltukta ilk kez rahat hissediyordum, sırtımı rahatça yaslayabiliyor ve duvarlar üstüme gelmeden nefes alabiliyordum çünkü bu odaya bir daha girmek zorunda kalmayacağımı biliyordum. "Teşekkür ederim. Ben de uzun zamandır ilk defa bu kadar iyi hissediyorum."

"Ailenin aynı fikirde olmadığını bilsem de tamamen iyileşmiş bir hastayı kesinlikle burada daha fazla tutamam," Önündeki birkaç kağıda baktı ve bir şeyler yazdı, imzaladı. "Artık ilaçlara ya da seanslara ihtiyacın yok. Bu raporları onlara da mail olarak atacağım."

Ellerimi hızlıca havaya kaldırarak hayır anlamında salladım. "Buna gerek yok," Bu odada rahatça konuşabileceğim asla aklıma gelmezdi fakat şimdi her şeyi söyleyebiliyordum açık bir şekilde. "Eğer bana verirseniz onlara kendim teslim edebilirim. Yarın Avustralya'ya uçağım var."

Şok olmuş gibi ağzı açıldı ve mutlu olduğunu belli eden ufak bir kahkaha attı. "Bu gerçekten harika Chae Young, çok mutlu ettin beni. Prosedür gereği bunların bende kalması gerekiyor fakat sekreterimden hepsini alabilirsin."

Çantamı omzuma atarak ayağa kalktım ve "Pekala," dedim. Elimi ona doğru uzattım. "Teşekkür ederim."

Elimi sıktı. Bunca zaman onu da annemin ve babamın oyuncaklarından biri sansam da sanırım düşüncelerim bugün değişebilirdi. "Rica ederim fakat kendi adına ve benim adıma teşekkür etmen gereken kişi dışarıda seni bekliyor. Jungkook bu süreçte benden bile daha fazla rol aldı diyebilirim."

Gülerek bir adım geri gittim. Artık daha iyi bir dönemde olduğum için kendimi biraz daha açmış ve Jungkook'tan çok fazla detay vermeyerek bahsetmiştim. Bir psikiyatrist olarak bile ilaçlara değil de maneviyatın iyileştirmesine inanıyorsa düşüncelerimde haklı olmalıydım.

Raporlar ve genel prosedür ile ilgili birkaç bilgi daha verdikten sonra tam da kapıdan çıkmadan önce "İkinize de en iyi dileklerimi sunuyorum." demişti.

Buraya bazen Jennie ile gelirdim ama genelde yalnız olurdum. Boş bir koridor olurdu, odaya girerdim ve işkenceye uğramış gibi hissederdim. Her bir detay rehabilitasyon merkezini hatırlatırdı bana. Hasta değilim derdim, bazen de hiç iyileşemeyeceğim diye söylenirdim. Her bir hücremle nefret ederdim buradan, sanki her an odaya birileri girip yine ellerimden ve ayaklarımdan bağlayacaklardı, uyuşturucu krizine direnmemi söyleyeceklerdi.

Hiçbiri olmadı, kabuslar da kayboldu. Ben iyileştim ve son terapi seansımdan çıktığım gibi oturduğu yerden kalkıp kollarını etrafıma saran kişi de Jungkook oldu. Hep o olacaktı.

Kafasını boyun girintime sakladığından saçları yüzünden biraz gıdıklandım ama tam orayı öpünce hiç şikayet etmemiştim. Beni çok sık öpüyordu. "Seninle gurur duyuyorum güzelim."

"Bittiğine inanamıyorum," Gülümseyerek biraz daha sıkı sarıldım ona. "Artık krizler yok, kabuslar yok, ilaçlar yok."

close as strangers |rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin