"Sana inanamıyorum gerçekten," Jennie sinirle burnundan soluyor ve durmadan homurdanıyordu. "Öpüştüğünüz için dünyanın en mutlu insanı olabilirdim ama yarın maçımız var ve sen hasta oluyorsun Chae. Gerçekten harikasın." Parmak pasla havaya attığı topa dizlerini kırarak manşetle vurdu ve bunu sinirle yaptığı için top biraz fazla yukarı gitti.Derin bir nefes vererek duvara çarpıp bana geri gelen topa sert bir smaç bastım, bu sırada da "Ben iyiyim, sadece biraz halsiz hissediyorum," diyerek onu yatıştırmaya çalışıyordum ama sabahtan beri söyleniyordu haklı olarak. "Yarına kadar toparlanırım."
Hasta olmam en başta hiç umurumda değildi. Sevdiğim çocukla öpüşmüştüm, hayatımdaki en güzel anı yaşamıştım ve en önemli olan şey de buydu. Kapımın önünde dakikalarca öpüştükten sonra dudaklarıma minik bir öpücük daha bırakıp gülümseyerek iyi geceler demişti ve bu şekilde ayrılmıştık. Hiç gergin, garip bir an olmamıştı düşündüğüm gibi. Aksine, sanki erkek arkadaşım beni eve bırakmıştı ve gitmeden önce öpmüştü. Tabi, bundan sonra kapıyı açıp eve girmemle birlikte yere çöküp 20 dakika şoku üstümden atlatamamıştım. Jeon Jungkook ile öpüşmüştüm, hayattan daha ne isteyebilirdim onu iki yıl seven biri olarak?
Fakat hesaba katmadığım şey, soğuk havada mini elbisemle oturup dondurma yememdi ve şu anki durumuma bakacak olursam Jungkook'un sıcaklığı bile beni kurtaramamıştı. Sabah kalktığımda her yerim ağrıyordu, boğazım acıyordu ve hafif ateşim bile vardı. Kendin ettin kendin buldun mantıcıyla ilerleyip okula gelmiştim ilaç içip. Jennie sabah neredeyse beni dövecekti ki ona Jungkook ile öpüştüğümüzü söylemiştim ama bu sadece fiziksel olarak bana zarar vermesini engellemişti, çenesi hala açıktı.
Önemli değil, Jeon Jungkook beni öptü. Artık her şey önemsiz. Neredeydi acaba? Bugün okula gelmemişti, aynı takımda oldukları için Yugyeom'a sorunca ise ''Babasıyla bugün, sanırım şirketle ilgili bir şeymiş ben de tam anlamadım ama antrenmana geleceğini söyledi.'' cevabını almıştım.
"Sadece halsiz misin? Şimdi topu öyle bir atacağım ki kafana iki seksen serileceksin yere!" Yukarı bakarak topu parmaklarının ucunda sektirirken surat ifadesi oldukça kızgındı, onu anlayabiliyordum da. Dikkatsiz davranmıştım ve eğer yarınki maça kadar toparlanamazsam çok üzülürdüm. "Bütün gündür ölü gibi geziyorsun ve eğer oynayamayacak hale gelirsen Koç senin bu ölü bedeninin üstünde tepinir, yedeklerin hiçbiri senin kadar iyi smaçör değil çünkü."
Vurduğum topun sesi duvara vurmasıyla bütün salonda yankılandığında Koç bağırdı. "Aferin Chae Young, böyle devam!" Birazdan bayılacağım, ne devamı?
Oflayarak "Biliyorum, biliyorum çok haklısın ama dün akşam kendimde değildim ve tahmin edersin ki onun yanındayken soğuğu çok da düşünemedim." dedim sesimi alçaltarak. Etrafta birçok ses olsa da herhangi bir dedikodunun merkezinde olmak en son isteyeceğim şeydi, bir kez şu aptal dedikodu sitesine çıkınca neler yaşandığını görmüştük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
close as strangers |rosékook
Fanfiction"Çünkü biz seninle yabancılar kadar yakındık." Yüzüyorsun. İnanılmaz iyi bir yüzücüsün. Elini attığın her konuda başarılısın. Ama merak ediyorum, bu yüzden mi yüzüyorsun? Belki de sen bu hayatta boğulurken suyun altında nefes alabiliyorsundur, oraya...