twenty six

4.9K 405 310
                                    

Bazı duyguları bastırmaya çalışmak, dalgaların hüküm sürdüğü bir okyanusta kürek çekmek kadar anlamsızdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.










Bazı duyguları bastırmaya çalışmak, dalgaların hüküm sürdüğü bir okyanusta kürek çekmek kadar anlamsızdı. Hiçbir işe yaramazdı ikisi de, bastırdıkça daha çok çıkmak isterdi o duygular, o yoğun hisler dışarı. Biri gelse, çıplak elleriyle baskı uygulasa kalbine yine de gömülmeyecek hisler vardı. Üstüne toprak atılamazdı, başına bir mezar taşı dikilemez ya da yası tutulamazdı. Hep oradaydılar çünkü, bazen gizlenseler de öyle anlarda ortaya çıkarlardı ki alabora olurdunuz. Deneyebilirdik, yok olacağımızı bile bile o fırtınada dalgalara karşı kürek çekebilirdik ama sonumuzu bilirdi herkes, oradaki balıklar bile.

Boğulurduk. O derin sular yutardı bizi.

Sirenlerin ninnisi miydi bu duyduğum? Beni yanlarına mı çekmeye çalışıyorlardı? Ben şimdi nefes bile alamazken onlar akciğerlerime su dolsun istiyorlardı.

Jeon Jungkook, benim okyanusuma dalga olmak istiyordu.

''Burada olmaz,'' dedim ama sesim o kadar cılızdı ki zor duyulmuştu. Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez, bütün vücudumun sıcaklığı birdenbire yüzlerce derece artmıştı sanki. ''Burada yapamazsın ve bunu sen de biliyorsun.'' Beni öpmek istemişti, ona güvendiğimi söylediğim zaman öyle bir bakmıştı ki bana... Kırk yıl uğraşsam çizim yeteceğime rağmen hiçbir kalem çizemezdi o gözleri.

Boylarımız arasında hala fark olduğu için kafasını biraz eğmişti, dudakları düz bir çizgi halindeydi. Artık dudaklarıma bakmıyordu. "Biliyorum," derin bir nefes verdi. "Yanlış yer, yanlış zaman, doğru kişi."

Beni deli gibi öpsün istedim, ellerim o yumuşacık saçlarında gezinsin istedim ama pistin ortasında, önemli bir davette öpüşmek hiç de uygun bir hareket olmazdı. Aramızda öyle bir çekim vardı ki bir kez değince dudaklarımız, kendimi durduramayacağımı biliyordum. Jimin'in ailesine bu saygısızlığı yapamazdım, herkes iki tane gencin öpüşmesini konuşurdu ve onların arkasından da kötü şeyler söylenirdi. Böyleydi bu ortamlar, suçsuz olan en çok hüküm giyen oluyordu.

Bay ve Bayan Park nasıl böyle bir şeye izin verebilir?

Bay Jeon oğluna kendini tutmayı öğretememiş mi?

Kızı kimse tanımıyor, utanmıyor mu ailesi olmadan gelip bir de onu öpmeye? Edepsiz.

Terbiyesizler. Buraya iş konuşmaya geldik, iki tane çocuğun öpüşmesini izlemeye değil.

Müzik sesi kesildiğinde ve başka bir parça kulaklarıma dolduğunda ellerini belimden çekti, ben de eş zamanlı olarak boynuna doladığım kollarımı indirdim. Ne yapmalıydım? Ne demeliydim?

Az önce bakışlarının, nefeslerinin ve güzel sözlerinin hedefiyken şimdi aramızdaki tek adım bile içimi dağlıyordu.

Şimdi; tam burada ve şu anda doya doya öpsem seni, kızar mısın bana?

close as strangers |rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin